Balast sularını arıtma zorunluluğu sektörü zorlayacak
Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO)’nün tüm gemilere balast arıtma sistemi getirmeye hazırlandığını hatırlatan Gemi İnşa Mühendisi Kaan Tunçelli, bu zorunluluğun pazarda ciddi bir iş yükü oluşturacağını söyledi.
Arıtılmadan tekrar denize bırakılan balast suyu, deniz ekosisteminin baş düşmanı... Her geçen yıl daha da artan tehlike, bazı türleri çoktan yok etti bile. Yüzlerce deniz canlısı türü arıtılmadan denize bırakılan balast suları yüzünden tehlike altındı. Konuyla ilgili kolları sıvayan Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), balast sularının arıtılması için küresel bir zorunluluk getirmeye hazırlanıyor. IMO’nun bu düzenlemesiyle büyük çevre facialarının önüne geçileceğini söyleyen DOP Danışma Organizasyon Pazarlama şirketinden Gemi İnşa Mühendisi Kaan Tunçelli, düzenlemenin aynı zamanda ekonomik etkilerinin de büyük olacağına dikkat çekti.
TÜRK ARMATÖRLER KARARI BEKLİYOR
Günümüzde bütün tersaneler ve armatörler için en önemli konulardan birinin balast suyunun arıtılması olduğunu söyleyen Kaan Tunçelli, IMO’nun zorunluluk kararıyla birlikte denizcilik sektöründe büyük bir değişim yaşanacağına işaret etti. Hem çalışmakta olan hem de yeni inşa edilecek olan tüm gemiler için balast arıtma sisteminin zorunlu hale gelmesinin pazarda ciddi bir iş yükü yaratacağını kaydeden Tunçelli, “Bu kolay değil. Dünya denizlerinde çalışan 50 bin gemi var. Bu da dünyanın çeşitli yerlerinde 50 bin tane arıtma sistemi üretileceği anlamına geliyor. Bu ciddi bir iş yükü. Üretilen sistemler, o kadar kapasitede olacak mı, olmayacak mı büyük bir soru işareti. Bazıları ön hazırlık yapıyor, bazıları şimdiden monte etmeye başlıyor. Ama Türk armatörleri, kuralın yürürlüğe girmesini bekliyor” diye konuştu.
KARADENİZ’İN MİDYESİ KANADA’NIN BAŞINA BELA OLABİLİYOR
Tunçelli, balast sularının arıtılmamasının etkilerini şöyle anlattı: “Amerika'da yaşayan deniz canlılarıyla, Türkiye 'de yaşayan deniz canlıları aynı ekosistemde değil. Balast suyu olarak aldığınız deniz suyu içerisindeki mikro organizmalar veya deniz canlılarını başka bir denize bıraktığınızda ekosistemdeki düzeni bozuyor. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalardan birinde şöyle bir tespit yapılıyor. Karadeniz'den alınan ve içinde midye olan balast suyu Kanada'da boşaltılıyor. Ve oradaki ortam öyle değişiyor ki, midye o denizi çok seviyor, ona göre değişim gösteriyor ve oradaki bütün deşarj boru sistemlerini tıkıyor. Ve büyük paralar harcıyorlar bu sorun için. Ekonomik olarak da zarar veriyor. Türkiye sularına Kızıldeniz'den gelen balıklar var. Akdeniz'de okyanus balıkları bulundu. Bunlar hoş durumlar değil. Ekosistemi korumak lazım.”
“GEMİ İNŞA SEKTÖRÜ FİNANSAL ZORLUKLAR YÜZÜNDEN BÜYÜYEMİYOR”
Türkiye’de gemi inşaat sektörünü “butik” olarak adlandıran Kaan Tunçelli, seri gemi inşaatı veya Kore'deki gibi paket projelerin Türkiye’de bulunmadığını belirtti. Sektörün dinamik olmasına rağmen finansal zorluklar yüzünden potansiyelini değerlendiremediğini dile getiren Tunçelli, “Yabancılara satılan gemilerin, hemen hemen hepsi butik. Dizaynı burada yapılır İsteklere göre değişiklikler yapılabilen projeler. Bunlara uyum sağlamak gerekiyor. Aslına bakarsanız Türk gemi inşaat sektörü bu anlamda dinamik. Sürekli aynı işi yapan tersaneler göremezsiniz. Ama dinamikliğinin yanı sıra büyük bir sektör değil. Ne yazık ki daha büyük olamadı. Olmamasının sebebi ise süreklilik ve finansal güç. Tersanelerin yapacakları iş için sağlayacakları finansmanda güçsüz kalıyorlar. Bunu sağlayabilseler, daha fazla iş alabilirler ama öyle işler alınamıyor çünkü garanti veremiyorlar. Bizim piyasa, dünya sanayisi ile birebir ilerleyen bir piyasa. Dünyada gemi sanayisi nasıl ilerliyorsa, taşımacılık nasıl ilerliyorsa bize de direkt etkisi var. Sektörde süreklilik olmak zorunda. Yani, insan kıyımı olmasın. Ve ileriye yönelik planlama lazım. Bunu uluslar arası konjonktüre uygun olarak yapmanız lazım. Devletin de katkısı gerekiyor. Özellikle, Ulaştırma Bakanlığının ileriye yönelik vizyon açması lazım. Tersaneler tek başına bunu yapamaz. Birliktelik sağlanmalı. Sektördeki bu tür kurumlar ve devletin de katkısıyla vizyon belirlenmeli. Bu sayede düzgün ilerleyebiliriz. Plan olmadan bu işler olmaz” ifadelerini kullandı.
BALAST SUYU NEDİR?
Gemiler dengelerini sağlamak için sadece bu amaçla ayrılmış tanklarına, balast suyu olarak adlandırılan temiz deniz suyunu alır. Taşınan balast suyu yaklaşık geminin taşıma kapasitesinin yüzde 30‐35'ini oluşturur. Yılda yaklaşık 7 milyon ton balast suyunun gemiler tarafından taşındığı tahmin ediliyor. Bu da 7 binden farklı türün gemilerin balast suyu tanklarında her gün farklı limanlar arasında taşınması demek. Türkiye limanlarında ise yılda 23 milyon ton balast suyunun deşarj edildiği tahmin ediliyor. Türk denizlerine 19 istilacı türün yerleştiği tespit edildi.
Burak GÜNER – Marin&Port
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.