Biz bu ülkeyi sevmiyor muyuz?

Biz bu ülkeyi sevmiyor muyuz?

Son günlerde çok sevilen ve esprileri herkesin dilinde olan bir dizi oyuncusu var: Gaffur. Ben de en çok ‘sen beni sevmiyor musun?’ sözüne bayılıyorum....

Son günlerde çok sevilen ve esprileri herkesin dilinde olan bir dizi oyuncusu var: Gaffur. Ben de en çok ‘sen beni sevmiyor musun?’ sözüne bayılıyorum. Bir mucize ile tüm varlıklar dile gelse, Türkiyem de herhalde ‘siz beni sevmiyor musunuz?’ derdi. Aşağıda sayıları daha da çoğaltılabilecek, ancak benim bulabildiğim örnekleri okuduğunuzda, bana hak vereceğinizi umuyorum. Bakalım bu yıl neyi artık yapmayacağız…

- Zonguldak Havalimanı 7 yıl önce açıldı. Ancak tek bir sefer bile yapılmadı. Nedeni ise yanıbaşındaki Bostanlı Dağı. Yetkililer pisti yaparken görmedikleri dağı şimdi uçaklar çarpmasın diye kesmeye hazırlanıyor. Bu tip acele kotarılmış projeleri bu yıl da görecek miyiz acaba?

- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Karadeniz Otoyolu Projesi’nin çok yanlış bir proje olduğunu belirterek, "Kıyıya paralel taşımacılık yapılmaz. Namus belası. Mecburen bitireceğiz. 560 kilometrelik yol 750 milyon dolar maliyetle planlandı. Bugüne kadar 4.5 milyar YTL yedi. Bir o kadar da yol bakım maliyeti olacak" dedi. 2007’de yeni itiraflar gelmesin demekten başka çare yok.

- Para basacak denilen balık çiftliklerinde denetimsizlik, su sirkülasyonu ve derinliğin azlığı nedeniyle kirlilik had safhaya ulaştı. Başta Bodrum olmak üzere, turistik kıyılarımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kriterler belirlenmeden başlatılan doğru bir proje, çevre felaketine yol açmak üzere. Yeni yılda dünyada bu iş nasıl yapılıyor. Zarar vermeden kotarmak mümkün değil mi sorusunun yanıtının aranacağını umuyoruz.

- İstanbul Teknik Üniversitesi Deprem Bilgilendirme Grubu (İTÜ-DEPBİL), Gemlik Körfezi ve Balıkesir-Bayramdere depremlerinin, Marmara'da beklenen büyük deprem için ''uyarıcı'' olarak kabul edilmesi gerektiğini bildirerek, bir an önce önlem alınması uyarısında bulundu. Ancak, “GELİYORUM” diyeni takmama ısrarımız sürüyor.

- Türkiye, savaşa girmeden her yıl büyük bir ilçe nüfusunu kaybedip, büyük bir il nüfusunun da yaralanmasına neden olan karayolları ile çevrili. Trafik kazalarının önemli bir bölümünün temelinde demiryollarımızı ihmal etme  sorumsuzluğunun yattığını, bu yıl fark edebilecek miyiz dersiniz?

- 2006’da otobüs firmalarımız kan ağladı. Rekabet uğruna gülünç fiyatlarla yolcu taşıdılar. Dünyada, bizim gittiğimiz uzaklıklara hala otobüsle gitmeye çalışan birkaç ülkeden biriyiz. İndirim yarışına girmek yerine, uçuşun olmadığı merkezden, içeriye yolcu taşımanın avantajlarını bu yıl fark edebilecekler mi sizce?

- Belediyelerimiz, kaldırım söküp yeniden yapmanın seçmenin asabını bozduğunu, onların birkaç müteahhite minnet borcunu ödeyeceği bu çalışmanın, bir gün balık hafızalı seçmene dahi ‘yeter artık’  dedirteceğini bu yıl öğrenecekler mi acaba?

Evet, örnekleri çoğaltmak kesinlikle mümkün. Okurken, mutlaka sizin de aklınıza birkaç tane gelmiştir. Bence, bu kategoriden ayrı tutulması gereken bir madde var ki, en önemlisi de o. Türkiye, 1980’li yıllardan sonra güzel hasletlerini birer birer yitirmiştir. Bizim insanımız bunu yapmaz, dediğimiz birçok şeyin pekala da yapıldığını medya aracılığıyla izliyoruz. Ama, kişisel dengesizlikleri bir yana bırakırsak, toplumsal onurumuzu yitirdiğimizi kimse söyleyemez. Fakat, özellikle Avrupa Birliği’ni şehvetle istememizdeki ısrarın, diri kalan az sayıda değerlerimizden olan toplumsal onurumuzu incittiğini de büyüklerimizin görmesini istiyoruz. Kucağına oturduğu küçük bir toplumun, dikte ettiği cümleleri bize dayatan AB, bu yıl da aynı yöntemi uygulamaya kalkarsa, bir vatandaş olarak yalvarıyorum; Türkiye’nin de ‘dik’ durabildiğini gösterin.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.