Çözüm belli, ama yine suçlu ilan ediliyoruz
Uluslararası nakliyeciler, İstanbul trafiğinin tek sorumlusu gibi gösterilmekten oldukça rahatsız. Sorunu yürüme yasaklarıyla çözmeye çalışmanın...
Uluslararası nakliyeciler, İstanbul trafiğinin tek sorumlusu gibi gösterilmekten oldukça rahatsız. Sorunu yürüme yasaklarıyla çözmeye çalışmanın beyhude bir çaba olduğunu kaydeden Uluslar arası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Ruhi Engin Özmen, köprüdeki onarımdan kaynaklanan 3 aylık çalışmanın sektöre maliyetini 10 milyon Euro olarak açıkladı.
Köprüler onarıma alındığında, “En azından İstanbul’u transit geçecek TIR’ları Zeytinburnu, ya da Ambarlı’dan arabalı vapurlarla Haydarpaşa ya da Pendik’e taşınması trafikteki yoğunluğu biraz azaltırdı” diye önerdiklerini ifade eden Özmen, “Ama bunu hayata geçirmediler. Basının ihraç yükü taşıyan TIR’larımıza yönelik olumsuz göndermeleri bizi üzüyor. Basın mensubu arkadaşlar, 18-20 saatlerinde yüzlerce TIR’ın resmini çektiler ve ‘Bu TIR’lar yürüme yasağına takılmadan buraya nasıl geldiler?’ Sorusunu sordular. Oysa, biz o gün 6.5 saatte gişe önüne gelebilmiştik. Bu algı bizi çok üzüyor. Trafikteki sıkışıklığın ya da bu organizasyon bozukluğunun nedeni karayolu taşıması yapan nakliye firmaları değil. 3 aydır yapılan bu köprü onarım çalışmasının araçların bekleme maliyetleri, ufak tefek kazalar ve yaktığımız akaryakıtla birlikte sektöre maliyeti 10 milyon Euro’dur. Yaklaşık 200 aracın gidip, 200’ünün de geldiğini düşündüğünüzde gemilere yetişecek araçların 1 gün geç kalması demek 2 gün ekstra gecikmek anlamına gelir. Bu da uluslararası literatürde 1 günlük gecikmeyi 250 Euro’dan hesaplarsak, 500 Euro eder. Biz sadece köprüdeki 6-7 saatlik gecikmeden kaybettik. Tam tersini düşünüp, Ro-Ro’ya inen bir aracınızın köprüdeki gecikmeden kaynaklı iki günlük gecikmeyi de koyduğunuzda, bu hesabın gerçekçi olduğu ortadadır. Yetkililer, bu sorunun çözümü noktasında ellerinden gelenin daha fazlasını yapabilirler. Bunun açılımı da, transit geçen TIR’ların deniz yoluyla Asya’dan Avrupa’ya; Avrupa’dan da Asya’ya geçebilmesini sağlamaktır. Bunu hala yapmamış olmalarına üzülüyoruz” açıklamasını yaptı.
ÇÖZÜM YASAKTA DEĞİL, TRAFİĞİ AKITMAKTA ARANMALI
Yürüme yasaklarıyla trafik sorununu çözmenin mümkün olmadığını defalarca söylediklerinin altını çizen Ruhi Engin Özmen, “Avrupa ve dünyada örnekleri var öncelik trafiğin akışını sağlamaktır. Trafiği 40 km süratle sürekli akıtırsanız, TIR’ların bu trafikte seyrüsefer halinde olmasını da gerçekleştirirseniz hiçbir sorun çıkmaz. Ama, siz 14’te, 16’da TIR’ların trafiğe çıkmasını engelleyip, sonra 22’de 24’de trafiğe açıyorsunuz, bir anda gelişen büyük trafik yoğunluğu trafiği çıkmaza sokuyor. Yürüme yasağına takılmamak için herkes aynı anda trafiğe çıkıyor ve sorun başlıyor. Bunu anlamamak için insanın gözünün kapalı olması gerek. Ama bunu bir türlü anlatamadık. İstanbul’da trafik 24 saat akar hale gelmeli. Eğer uluslararası nakliye yapan TIR’lar sol şeritte seyahat edip, trafiği engelliyorlarsa, en ağır cezayla cezalandırsınlar. Bizler, Avrupa’da araç süren insanlarız. Avrupa’daki kurallara riayet ederek seyrüsefer yapıyoruz, Türkiye’deki kurallara da rahatlıkla uyarız” diye konuştu.
Selçuk ONUR – EDİRNE / LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.