Denizcilik sektöründe tehlike çanları
Kuru ve dökme yük gemilerinin küresel fiyat izleme indeksi olan Baltic Dry Index'i (BDI), 1985 yılında başlamasından bu yana en düşük seviyeye indi.
Navlun fiyatlarının dip yapması ve gemi varlık değerlerinin yüzde 60 düşmesi ile birlikte, gemi işletmecileri ve armatörler, korku rüyaları görmeye başladı.
Global krizin başladığı 2008 Mayıs ayında 11 bin 793 puan seviyesinde olan Baltic Dry Index'i, bugüne kadar süren 8 yıllık zaman sürecinde, yüzde 98 düşüş yaşayarak tarihinin en dip seviyesi olan 290 puandan işlem görmeye başladı.
Baltic Dry İndex (BDI) kayıtlarının başladığı 1985 yılından bu yana demir cevheri, çimento, tahıl, kömür ve diğer kuru yük nakliyelerinin maliyetini ölçen BDI, armatörlerin kabusu haline geldi.
Demir cevheri ve kömür gibi 150 bin DWT'luk yüklerin taşınmasını yapan capesize tipi gemilerin günlük kazancı, 2 bin 776 dolardan, 2 bin 756 dolara düştü. Diğer taraftan Panamax tipi gemilerin günlük kazancı 2 bin 417 dolardan 2 bin 503 dolara yükseldiği görülürken, Handysize tipi gemilerde indeks 2 puan, supramax tipi gemilerde ise 3 puan düştüğü görüldü.
TÜRK ARMATÖRLERİ KABUS GÖRÜYOR!
Türk armatörünün 1980'li yıllarda koster olarak bilinen küçük tonajlı gemiler ile çıktı yolda 35 yılı geride bırakırken, 35 yıl önce Türk deniz ticaret filosunun yüzde 65'i kamuya ait toplam 1 milyon 800 bin DWT taşıma kapasitesine sahip filodan, 2015 yılının başında tarihinin en büyük tonajı olan 32 milyon DWT'a ulaştı. Ancak global krizin yoğun bir şekilde denizcilik sektörü vurması ile birlikte, 2016'ın ilk ayında, Türk deniz ticaret filosu, 6 milyon DWT kaybederek, 26 milyon DWT'a düştü.
Bunun en büyük sebebi olarak görülen navlun fiyatlarının düşüşü, gemi varlık değerlerinin düşmesine neden olurken, yoğun sermaye gerektiren armatörlük iş kolunda, finans kuruluşlarının sağladığı kredileri geri çağırmasının önünü açtı.
Finans kuruluşlarının, kredilerin gemi varlık değerlerinin üstünde kalması sonucu, yeni teminat talepleri armatörler tarafından karşılanamaması üzerine gemiler, kredilerini kurtarmak maksadıyla finans kuruluşları tarafından satışa çıkarılıyor.
Türk Armatörler Birliği Başkan Vekili Erol Yücel, finans kuruluşlarının armatörlere bakışının olumsuz olduğunu kaydederek, Kredi kuruluşlarının; kredi miktarının gemi değeri içerisindeki oranına baktığını söylüyor. Erol Yücel; "Bankalar aradaki farkın kapatılması için ya nakit ödeme yapılmasını veya ilave teminat verilmesini talep etmektedir. Kredi oranını yüzde 70 olarak kabul ederek yapacağımız bir örneklemede 25 milyon dolarlık gemi için 17,5 Milyon kredi vermiş olan bir banka; değeri 11 milyon dolara düşmüş gemi nedeniyle kredi miktarının 7,7 milyon dolara düşürülmesini talep etmektedir. 25 milyon dolarlık bir yatırım için armatörün 17.3 milyon dolarlık ödeme yapmış olması gerekir. Bu ise başlangıçta yüzde 30 özkaynak ve yüzde 70 kredi olarak başlayan projenin bugün yüzde 70 özkaynak ve yüzde 30 kredi şekline dönüşmesini gerektirmektedir. Türk Armatörü 2015 yılını iyi kapatmadı. Ciddi bir kan kaybı söz konusudur. 2016 yılının da 2015 yılından daha iyi olmasını beklemiyoruz. Önümüzde iki sıkıntılı yıl daha bulunuyor diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
DENİZCİLİK HAYATİ ÖNEME SAHİPTİR
Tüm dünyada denizciliğin bir devlet politikası altında yapıldığını söyleyen Türk Armatörler Birliği Başkan Vekili Erol Yücel, “Dünyanın en liberal ülkesi olan ABD, konu ‘Denizcilik’ olunca “korumacılık” politikası izlemekte. Üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada konumunda olan ülkemiz dış ticaret yüklerinin yüzde 90’a yakın kısmı deniz yoluyla taşınıyor. Denizcilik Türkiye için hayati öneme haiz bir sektördür. 2003 yılından itibaren Türk bankalarının denizcilik sektörüne olan ilgi ve katkıları çok önemli ölçüde arttı. Eski yılların aksine Türk bankaları denizcilik sektörüne çok daha değişik bakma eğilimine girdi. Ülkemizde düzenlenen denizcilikle ilgili uluslararası konferanslara katılım, sponsorluk faaliyetleri gibi denizcilik ile ilgili olarak görevlendirdikleri elemanlarını yurt dışında düzenlenen denizcilik konferanslarına göndermeye başladı. Gemi inşa sanayini başarılı kılmak adına önemli katkılarda bulundu. Ancak 2008 krizi sonrası sektöre bakış açıları maalesef değişti. Büyük kaynak ihtiyacı içerisinde bulunan armatörlerimiz; kaynak bulmak bir tarafa, adeta kredi tasfiye operasyonuna girişen bankalara karşı ödeme yapabilme gayreti içerisine girdiler. Bu aşamada Hükümetin denizcilik sektörü kredilerinin yeniden yapılandırılmasına imkan veren Kredi Garanti Fonu’nu devreye sokması ve yıllar itibariyle geçerlilik süresini sürekli uzatmak suretiyle katkıda bulundu. Bunun dışında Türk Armatörü’nün ülkemizde kaynak bulma ihtimali son derece zayıftır. Armatörlük sermaye yoğun bir sektör olması nedeniyle, sektöre finansman sağlayacak bir oluşumun sağlanma ihtiyacı bulunuyor. Hükümetin buna acil bir çözüm bulması gerekiyor” dedi.
SEKTÖRE DEVLET DESTEĞİ GEREKİYOR
Dış ticarette 2023 hedefi 2023 hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin dış ticaret hacminin 1 milyar doları aşacağı öngörüldüğünü söyleyen Türk Armatörler Birliği Başkanı Erol Yücel, "Bu doğrultuda deniz taşımacılığını payının arttırılması için bu kısa süre içerisinde gerek özel sektör tarafında gerekse kamu tarafında atılması gereken adımlar bulunuyor. 2023 yılı hedeflerine ulaşma konusunda bir çalışma ve yatırım yapılmadığını varsayarsak ne olacağına bakmamız gerekiyor. Yapılan hesaplamalara göre 2023 yılında beklenen dış ticaret taşımalarının yapılabilmesi için takriben 30 milyar dolara ihtiyaç olacaktır. Hükümet nezdinde yapmış olduğumuz girişimler yanlış değerlendirilmektedir. Tersanelerimiz “Teşvik” istememektedir. Tersanelerimiz uluslararası sahada “Rekabetçi” hale getirilmelerini talep etmektedir. Uzak doğuda faaliyet gösteren tersaneler kendi devletlerinden en üst düzeyde teşvik almaktadır. Ucuz sac, ucuz işçilik, ucuz elektrik vs. Biz ne yapıyoruz? Tersanelerin kullandığı deniz yüzeyinden bile kira ödüyoruz. Çözüm Türk Tersanelerini Türk armatörleri için Uzakdoğu fiyatlarına eşit maliyete göre gemi inşa edebilir hale getirmeliyiz. Yabancı gemilere navlun ödeme yerine kendi filomuzu yaratmalıyız. Aslında bugün krizi fırsata çevirmenin tam zamanıdır. Türk Deniz Ticaret Filosunu geliştirmek amacıyla yaratılacak bir fon ile gemi fiyatlarındaki düşüşler sayesinde çok düşük bir yatırım ile büyük bir filo meydana getirmek mümkün olabilecektir. Yeterli filoya sahip olunamaması nedeniyle geçen sene deniz taşımacılığına 11,5 milyar dolar navlun ödendiği ve bunun da 9 milyar dolarlık kısmının yabancı armatörlere ödendiği düşünüldüğünde bu konunun dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Haber: Recep CANPOLAT / Deniz Haber Ajansı
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.