Denizcilik terimlerinin anlamları
Sahil Güvenlik Komutanlığının kültür yayınları arasında yer alan, Deniz Kıdemli Albay Turgay Aytaç tarafından derlenen ''Deniz Dili'' adlı sözlük,...
Sahil Güvenlik Komutanlığının kültür yayınları arasında yer alan, Deniz Kıdemli Albay Turgay Aytaç tarafından derlenen ''Deniz Dili'' adlı sözlük, denizcilikte kullanılan yüzlerce terim ve anlamlarını içeriyor.
Sahil Güvenlik Komutanlığının internet sitesinde de yer alan sözlükte, denizcilikle ilgili bilinen kelimelerin yanı sıra babadan bastona, bıyıktan sakala, bülbülden cevize, fistandan huriye kadar aşina olduğumuz çok sayıda kelime, ilginç anlamlar buluyor.
Buna göre, ''Baba'' kelimesi denizcilikte ''Halat volta etmek için ağaç veya madenden yapılmış silindirik biçimli, başlıklı veya halatların kurtulmaması için çıkıntılı güverte veya rıhtıma bağlanan sabit gereç'' olarak tanımlanıyor.
Basra Körfezi'nde, Arabistan Yarımadası kıyısı açıklarında Bahreyn Adası ile 30 kadar küçük adadan oluşan bir ülke olan ''Bahreyn'', deniz dilinde '' iki deniz'' anlamına gelirken, Kızıldeniz'e ''Bahr-i Ahmer'', Büyük Okyanus'a ''Bahr-i Muhit'', Akdeniz'e ''Bahr-i Sefit'', Karadeniz'e ''Bahr-i Siyah'', deniz kuvvetlerine ''Bahriye'' deniliyor. ''Bahri'' kelimesi ''Denize ilişkin'' kelimelerin yerine kullanılıyor.
''BIYIK, SAKAL, KAŞ''
Erkeklere özgü bıyık ve sakal da denizcilerin dilinde farklı anlamlar taşıyor. ''Bıyık'', ''Büyük ve kontra baston ventolarını (bir çeşit halat), bu bastonlardan açık bulundurmak için ana cıvadranın her iki tarafına yakın olmak ve kemerelere (güvertenin döşenebilmesi için posta uçlarını birleştiren omurgaya dik konan kısımlar) paralel olarak bulunmak üzere konan serenler (gönder)'' olarak tanımlanırken, gemilerin su altında kalan dış kısmında (karina) meydana gelen yosunlara ise ''Sakal'' deniyor.
Denizciler, yağmurlu havalarda geminin su üstündeki dış kısmından akan suların pencerelerden içeri girmemesi için pencerelerin üst taraflarına konulan yarım ay şeklindeki olukları da ''kaş'' olarak niteliyor.
KELİMELER VE ANLAMLARI
Deniz dilinde farklı anlam bulan diğer bazı kelimeler şöyle:
''Bakla: Zincirin her bir halkası.
Bando: Tutulmakta veya sağılmakta olan bir halatı aniden bırakmak veya indirilmekte olan bir cismi, bot, motor veya filikayı birden bire indirmek için verilen komut.
Baston: Ana cıvadranın üzerinde ileriye doğu uzatılmış çubuk.
Baş: Bir teknenin ön ve ileri kısmı.
Bayılma: Gemi veya deniz araçlarının herhangi bir sebeple sancak veya iskele tarafına yan yatmaları.
Bocalamak: Gemilerin fırtınalı ve denizli havalarda ilerlemeyip, yalpa yapmasını önlemek ve uygun bir zamanda aksi rotaya dönmek suretiyle denizleri kıçtan almak.
Bodoslama: Gemilerin baş ve kıçını oluşturmak üzere omurganın baş ve kıç tarafından kaldırılan ağaçtan veya saçtan yapılan sütun.
Bülbül: Bir halat ve en az iki makaradan oluşan kaldırma mekanizmasındaki halatın uçlarının bağlanması için makaraların alt kısmına konan madeni halka biçimindeki malzeme veya kasalar.
Ceviz: Halatların çımalarına, halat kollarının örülmesi suretiyle yapılan düğümler.
Çalımlı: Başı yüksek ve yapısı dar olan tekneler.
Çene: Omurga ile baş bodoslamanın birleştiği köşe.
Çörek: Halatın ucundaki düğüm.
Dana: Üst üste kıçtan kara olmuş durumda yatmakta olan teknelerin tümü,
Davlumbaz: Yandan pervaneli gemilerin pervanelerinin üzerini kaplayan yarım daire şeklindeki saç levha.
Dayak: Kuru havuza alınan geminin iki yanına konulan dikey destekler.
Dayakçı: Tersanelerde gemileri dayaklamak işinde çalışan işçi.
Dil: Makaraların ve bastikaların kanalları içinde mil üzerinde dönen oluklu tekerlekler.
Falaka: İki matafora (Teknelerde veya sahilde filika veya botların asılabilmesi için uçlarında palanga bulunan aygıt) cundaları arasında bulunup can halatlarının bağlandığı tel halat
Felek: Ufak deniz araçları ile filika ve kiklerin (bir tür ağaç tekne) sahile çekilmesi için omurgaları altına konulan yuvarlak kütükler.
Fistan: Güverteye dik olarak konulmuş direk, baca gibi aksamın güverteye giren kısımlarından içeriye su girmemesi için güverte ile temas eden yerlerinin etrafına çepeçevre konulmuş ve sızdırmazlığı temin edilmiş ağaç veya demirden yapılmış çerçeve.
Huri: Tek parça kütüğün oyulması suretiyle yapılan ince yapılı kürek veya yelkenle hareket eden tekne.
Irgat: Demirli gemilerin zincirini almada, sahile verilen halatların boşunu almada kullanılan stim, motor, elektrik veya elle çalışan güverte makinesi.
Kemane: Gemilerin ön taraflarındaki suya yakın olan kısmı ile uç kısmı arasındaki iç bükeylik. Baş tarafları bu şekilde yapılmış olan teknelere kemane başlı teknelere deniyor.
Kıble: Güney; güneyden esen rüzgar.
Öksüz Vardiya: Üç vardiya ile tutulan nöbetlerde bir vardiyaya hep aynı saatlerin gelmemesi için 16-18 ve 18-20 saatleri arasında tutulan ikişer saatlik nöbetler.
Safra: Geminin denize elverişli bir durumda bulunması için zorunlu koşullardan biri olan su çekimi ve dengeyi sağlamak amacıyla gemiye alınan ve gerektiğinde yüksüz olarak da yolculuk edebilmesine olanak sağlayan su, kum veya taş gibi fazla ağırlıklar.
Tava: Geminin su kesiminden yukarıda kalan dış kısmındaki iskelelerin altında ve üstünde durulacak yer.
Volta: Bir halatın babaya veya 'küçük babalara' bir kez dolaştırılarak bağlanması.''
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.