“Denizde büyük kazalar yaşanabilir!”

“Denizde büyük kazalar yaşanabilir!”

1. Ulusal Denizci Sivil Toplum Kuruluşları Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinde, kılavuzluk hizmetlerinin rekabete açılmasının büyük kazalara yol açabileceğine vurgu yapıldı.

Denizcilik Federasyonu, ülke genelindeki denizcilikle ilgili 21 sivil toplum kuruluşunu bir araya getirerek gerçekleştirdiği 1. Ulusal Denizci Sivil Toplum Kuruluşları Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi yayınlandı. Denizcilik sektörünün en kritik sorunlarına dikkat çekilen bildirgede, kılavuzluk hizmetlerinin rekabete açılmasıyla yaşanabilecek sorunlardan, kadın gemi personelinin yaşadığı iş bulma problemleri ve mobbing gibi konuların altı çizildi.

 

“KILAVUZLUK HİZMETLERİNİN REKABETE
AÇILMASI BÜYÜK SORUNLAR DOĞRUCAK”

“Kılavuzluk Hizmetleri kamusal bir hizmet olup,  rekabete açılması seyir emniyeti ve güvenlik  bakımından büyük sorunlar doğuracaktır” ifadelerine yer verilen bildirgede, bu durumun büyük kazalara yol açmasının olası bir durum olduğu belirtildi. Konuyla ilgili şu ifadeler yer aldı: “Kılavuzluk hizmetlerinde rekabet, gemi operasyonlarında, ticari talepler yanında yer almak anlamına gelmektedir. Kılavuz kaptanların yüksek riskli operasyonlarda bağımsız karar vermelerini engelleyerek büyük kazalara yol açılması olasıdır. 28 Kasım 2006 tarihli Kılavuz Kaptanların Eğitimi, Belgelendirilmeleri ile ilgili yönetmeliğin 18. Maddesine göre, ‘Herhangi bir kılavuzluk hizmet bölgesinde, ilk defa bir kılavuzluk teşkilatı kurulduğu veya mevcut bir kılavuzluk teşkilatının herhangi bir nedenle hizmetinin sona ermesi nedeniyle başka bir kılavuzluk teşkilatı hizmete başladığı hallerde; kılavuzluk hizmet bölgesinde kılavuz kaptan yeterlik belgesine sahip kimse yoksa veya herhangi bir sebeple temini mümkün değilse, bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yeterlik düzeyleri sayılan liman kılavuz kaptan yeterlik belgelerinden herhangi birisine önceden sahip kılavuz kaptanlar, o kılavuzluk hizmet bölgesinde kılavuzluk yapabilir’ demektir. Nemrut koyu örneğindeki gibi yanlış uygulamalara son verilmelidir.”

 

“OLASI LNG FACİASI EN AZ 3 MİLYON KİŞİYİ ETKİLER!”

Bildirgede öne çıkan bir diğer konu ise İstanbul Boğazı’ndan gemilerle LNG taşınmasının riskleri oldu. Konunun, kamuoyuna anlatılması gerektiğine vurgu yapılan bildirgede, “Her ne kadar gemiler teknolojik olarak çok sayıda emniyet tedbirleri ile donatılmış olsa dahi, İstanbul Boğazı gibi dar ve tehlikeli sularda kaza riskini sıfırlamak mümkün değildir. Sonuçları itibarıyla böyle bir facia, en azından 3 milyon kişiyi doğrudan etkileyeceği için bu tip bir risk kabul edilemez. İlgili ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, İstanbul Boğazından LNG gemilerinin geçişinin engellenmesi sağlanmalıdır. Halen bir LNG terminali inşası projesi olan Ukrayna dahil diğer Karadeniz ülkelerinin alternatif yöntemleri kullanması gerekliliği her platformda dile getirilmelidir” ifadelerine yer verildi.

 

Türk boğazlarından halen hiçbir teknik kontrole maruz kalmadan geçmekte olan risk ve yüksek derecede risk taşıyan gemilerin kaza olasılığını artırdığı anlatılan bildirgede, “Uluslararası kabul görebilecek, gemi trafiğini aksatmayacak bir düzenleme ile uygun zamanlarda özellikle yüksek risk taşıyan gemilerin seyir emniyeti bakımından teknik incelemelerinin yapılacağı, Panama Kanal örneğindeki gibi bir sistemin oluşturulması gerekmektedir. Çok hassas bir çalışma ve sağlanacak böyle bir uygulama;  gereksiz beklemeler ve benzeri ticari kayıpların önüne geçebileceği gibi yüksek standart yakalanmasını özendirecek ve kaza olasılığını minimize edecektir” denildi.

 

“GEMİLERDE KADIN-ERKEK EŞİTSİZLİĞİNE SON VERİLMELİ!”

Çalıştayın sonuç bildirgesinde, gemide çalışan kadınlara yapılan psikolojik baskı ve mobbing ile önyargılı yaklaşım da eleştirildi. MLC 2006 kapsamında getirilen şikayet mekanizmasının bir parçası olarak isim gizliliği şartıyla kadın denizcilerin cinsiyet ayırımcılığı ve yaşadıkları baskı konusunda haklarını arayabilecekleri çevrimiçi bir bakanlık şikayet biriminin kurulması gerektiğine vurgu yapılarak, “Bir erkeğin hatası tüm erkeklere mal edilmezken, bir kadının mesleki hatası tüm kadınları etkilemektedir. Şirketler bu konuda katı görüşlü olup, mesleğini icra etmek isteyen kadın denizcilere önyargılı davranmaktadırlar. STK’lar ve Bakanlık ile işbirliği içerisinde seminerler verilerek kadın denizcilere bakış açısını değiştirmek çok önemlidir. Seminerler denizcilik şirketlerine kadın denizcilerimizle birlikte verilmeli ve bilgi paylaşımı sağlanmalıdır” uyarısı paylaşıldı.

 

Denizci kadın öğrencilerin staj ve iş bulma güçlüklerine de yer verilen bildirgede, şu ifadeler yer aldı: “Ülkemizde mevcut denizcilik eğitim kurumlarının öğrencilerinin yeterlilik alması için bir zorunluluk olmasına rağmen staj yapmak konusunda büyük zorluklar yaşanmaktadır. Bu zorluk kadın öğrenciler için çok daha büyüktür. Öğrencileri sadece kadın oldukları için stajyer olarak alamayacaklarını belirten şirketler bulunmakta olup bu durum kabul edilemez. Gemi tipleri, çalışma bölgeleri ve kapasiteleri doğrultusunda gemilerde stajyer ve minimum kadın stajyer sayısı uygulamasına gidilmesi gerekmektedir. Stajyer bulundurmanın gemi işletmesine bir maliyeti olabilir ancak unutulmamalıdır ki stajyer yoksa ileride gemileri çalıştıracak gemi-insanı da olmayacaktır. Mezun olduktan sonra da kadın zabitlerin birçoğu gemilerde iş bulamamaktadır. Cinsiyet ayrımına dikkat çekilmeli, kadın zabit istihdamında da minimum sayının zorunlu tutulması gerekmektedir. Bu konuda UDHB tarafından düzenlemeler yapılması, gerekirse kadın istihdam sayısının en azından önerilerek, kadınların denizcilik kariyerlerinin teşvik edilmesi gerekmektedir.”

LOJİPORT

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.