İzmir'den direkt e-ihracat çıkışları başlıyor
E-ihracat yapan şirketler için artık İstanbul tek seçenek değil. Aramex Türkiye ocak ayı itibarıyla ürün çıkışlarını İzmir'den yapmaya başlayacak.
Esas hayali bir havayolu şirketinde çalışıp dünyayı gezerken vizyonunu geliştirmekken, şans eseri yolu lojistik sektörüne çıkıyor Tolgahan Bulut'un. Havayolu çalışanı olma hayaline veda ettiği sıralarda sektörün tanınan isimlerinden Can Akça'yla yolları kesişiyor ve UPS'in call center'ında işe başlıyor. Sonra yavaş yavaş satış temsilciliği ve bölge satış yöneticiliğiyle ilerliyor ve (şimdilik) son durağı Aramex Türkiye oluyor. "Beni buraya getiren sebeplerden birisi öğrenmeye çok aç olmam ve çok fazla soru sormam" diyen Bulut, bu merakını işini iyi yapma arzusunun diri tuttuğunu söylüyor. Öğrenmenin sürekli devam ettiğini unutmamanın ve öğrendiklerini paylaşmanın önemine değinen Bulut, kendine ünvanlar vermeye ya da yönetim tarafından atanmaya inanmıyor. Zira zamanında Aramex Türkiye'ye ülke müdürü olarak atanmaya direnç göstermiş ve CEO'nun teklifine "Şirkette kimse beni tanımıyor, beni ülke müdürü olarak buraya getiremezsiniz" yanıtını vermiş. Buradaki amacıysa ekibin yönetici kimliğini kabul etmeden önce yönetim yeteneğini bizzat görmesi ve bu olurken de işleyişe, ekibe ve ekibin motivasyonlarına hakim olmakmış. Sonuç olarak ilk 1 yıl iş geliştirme yöneticisi olarak dahil olmuş Aramex Türkiye'ye. Bu sürenin sonunda ülke müdürü olarak atandığında ise tebrik beklerken ekipten aldığı yanıt şu olmuş: "Zaten genel müdür değil miydin?" Anlattığı hikayelerde sık sık çemberin dışından seslenen Tolgahan Bulut'un e-ihracat yapan markalara hız ve maliyet yani rekabet avantajı sağlayacak bir müjdesi de var. Gelin kulak verelim...
*Nasıl bir yönetim tarzı benimsiyorsunuz?
Eğer bir ekiple çalışıyorsanız ekibinizdeki insanlara güvenmeniz gerekiyor. İnsanlar sonuçta koltuk doldurmak için burada değiller ve zaten bir şirketin başarısı da şahıslara değil, kolektif çalışmanın gücüne dayanır. Çoğu şirkette departmanlar birbirine bağlı olduğu halde birlikte çalışamıyorlar. Bu da verimi düşürmenin yanı sıra doğru sonuçlar elde etmeyi engelliyor. Göreve geldiğimde ilk söylediğim şeylerden biri şirketin kendi içinde bir münferit yapı olduğu ve hepimizin şirkete çalıştığı. Şirket bir şekilde kişilere bağımlı olduğunda ve sadece onlar olduğunda işler yürüdüğünde bu başarısızlıktır. Sadece şirketin değil yöneticinin de başarısızlığıdır. Ben şirketin en yoğun olduğu dönemlerde izne çıkıyorum ve yönetimi çalışma arkadaşlarıma bırakıyorum. Ki arkadaşlarım yönetebilecek kapasiteye zaten sahipler. Bu gibi dönemlerde yöneticinin başta durmak yerine yönetebilecek özgüvene sahip çalışanlara görevi teslim etmesi şirketin sağlıklı gelişimini sağlıyor. Yani özetle ben olmasam da şirket ilerleyebiliyor, sistem çalışıyor, departmanlar verimli iş birlikleri yapabiliyorlar, karar verebiliyorlar, verdikleri hatalı bir kararda birlikte çalışıp bu hatayı telafi edebiliyorlar...
Sonuçta hiç kimse bulunduğu pozisyonda daimi değil ve yönetimden ayrıldıktan sonra başarınızın en net kanıtlarından biri işleyen bir sistem bırakabilmek oluyor. Ekibinizdeki insanların şirketin kritik pozisyonlarında rol alabilecek cesarete, özgüvene, bilgiye ve en önemlisi deneyime sahip olmaları gerekiyor. Kritik dönemlerde şirketi aslında gerçek sahiplerine emanet etmek daha verimli oluyor.
*E-ticaret ekosisteminde yaşanan aksaklıkların sizce kaynağı nedir?
Türkiye e-ticaret altyapısı açısından dünyayla rekabet etmeye hazır değil. Mevzuatlar ne kadar basitleştirilmiş gibi görünse de çok sıkıntılı. Hatta neredeyse kati ihracattan bile daha zor hale getirilmiş durumda. Türkiye'de e-ihracatı hâlâ tam anlamıyla kavrayamadık. Çok ihracat yapabilmek ve o 500 milyar dolar seviyelerine ulaşabilmek için önce 500 milyar dolarlık ihracatı yapabilir kapasiteye ve altyapıya sahip olmanız gerekiyor. O altyapıya sahip olmadan o rakamlara ulaşamazsınız. Satmış olabilirsiniz peki ya ulaştıramazsanız? Ki ulaştırılamıyor.
*Rekabet koşullarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İşe rekabet açısından baktığımızda Türkiye'deki ihracat yapacak şirketler birbirleri ile rekabet etmemeli. Yurt dışındaki şirketlerle rekabet etmeyi hedeflemeliler. Herkes lojistik maliyetlerinin yüksek olduğundan bahsediyor kimse altyapı sıkıntıları ve yapılması gereken yatırımlardan bahsetmiyor. Türkiye'de işler genelde şöyle yürüyor; Göç yolda düzülür, biz bir ihracata başlayalım da volüm yükseldiğinde çözeriz işi. Ama yok öyle bir dünya. Türkiye'de Kayseri, Antalya, Bursa gibi farklı bölgelerde üretim üsleri olsa da tüm ürünlerin çıkışı İstanbul'dan yapılıyor. Zaten aktif e-ihracat çıkışı olan iki kapımız var. Bir tanesi çalışmayan kara kapımız diğeri de İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçe Havalimanı seçenekleri olan hava kapımız. E-ihracat yapılacak bu iki havalimanının e-ihracatla beraber çıkışı gerçekleştirilecek gümrük mevzuatlarını gerçekleştirecek yapıya ve kapasiteye sahip olması gerekiyordu. Peki ne oldu? E-ihracatı koordine edebilecek toplam geçici depolama alanının olmadığı tespit edildi. Bu işi yapan 3 şirket var ama siz 500 milyar dolarlık bir e-ihracat yapmayı planlıyorsunuz? Cevap vereyim hiçbir planlama yok. Zemine inip paydaşlara çözüm önerileri sorulmalı. Daha iyi ihracat yapılabilmesi için bilinçli lojistikçilerin olması gerekiyor. Çünkü amacımız Türkiye'nin e-ihracat volümünün artması. Dışarıda bizim için boşta bekleyen bir pazar yok. O pazarların hepsi dolu, bizim o ülkede faaliyet gösteren ülkelerin potansiyelini kendi ülkemize çekmemiz gerekiyor. Yani mevcut hizmetleri daha hızlı (ki Çin bile bizden daha hızlı) ve kaliteli sunmanın yollarını bulmak zorundayız. Bunun için öncelikle süreçlerin ve prosedürlerin basitleştirilmesi gerekiyor.
*Aramex Türkiye sektöre ne tür inovatif çözümler sunuyor?
Aramex'in en iddialı olduğu konu geliştirdiği bakış açıları. E-ticarete ilk başlayan şirketlerden birisiyiz. "Neden biz yurt dışında Türk Hava Yolları ve Efes Pilsen olarak tanınıyoruz? Neden bu kadar çok ve kaliteli üretim yaparken sadece iki markayla anılıyoruz?" derken e-ticaret yolumuz açıldı. Başlarken yol haritamız şuydu; daha çok iş yapmak istiyorsak önce ihracatın artması gerekiyor, ihracatın artabilmesi için ihracatçının minimum lojistik maliyetlerine erişebilmesi gerekiyor ve diğer ihracatçının diğer ülkelerle rekabet edebileceği bir pazar yaratılması gerekiyor. Türk markalarına eğitim vererek e-ihracatı aslında ne kadar basit yapabileceklerini anlatıp prosedürleri gösterdik. Tüm kargo şirketleri hub merkezleri ile çalışır. Mesela Orta Doğu'ya gidecek olan ürünler kargo şirketinin hub'ı Köln'de olduğu için ilk önce Köln'e gider orada dağıtımı yapılır ardından da Orta Doğu'ya geçer. Ya da başka bir kargo şirketi tüm ürünleri önce Fransa'daki hub merkezine götürür ondan sonra Orta Doğu'ya gönderir. Bu bir maliyet. Biz hub merkezimiz olmadan çalışıyoruz, bütün ülkelere direkt gidiyoruz.
*Hub merkezi olmadan çalışma süreci nasıl evrildi?
Bize en başta dediler ki "Zarar edersiniz, potansiyeliniz yok." Biz de dedik ki yatırım yapıyoruz. O uçağın içerisinde 1 tane bile paketimiz olsa o uçakları kullanacağız prosedürüyle başladık işe. Sonrasında volümler artmaya başladı ve birçok havayoluyla anlaşma yaptık. Bizim ve havayollarının potansiyelinin arttığı ve müşterinin maliyetlerinin düştüğü üç tarafın da kazandığı bir sistem kurduk. Siz İstanbul'dan Adana'ya sipariş verdiğinizde 2 günde teslim oluyor biz buradan 1 günde Dubai'ye teslimat yapıyoruz. Haliyle yurt dışında yeni kurulan marketplaceler de gözünü Türkiye'ye çevirmeye başladılar çünkü en başta oradaki tüketiciye Türkiye'den ürünlerin ne kadar hızlı gelebildiğini gösterdik. Böylelikle söz konusu marketplace'ler Türkiye'ye geldiler ve toplu alımlar yapmaya başladılar. Sonra bu ürünleri depolarına çekmek yerine direkt müşteriye teslim etmek istediklerini söylediler, ona da çözüm bulduk. Oluşan her sorunu çöze çöze ilerledik.
Lojistik bir ürünü depolamak ya da bir yerden başka bir yere taşımak değildir. Bunun adı hamallıktır. Asıl lojistik maliyeti kısacak akılcı yöntemler geliştirmek, bir ürünün nasıl daha değerli hale getirileceğini araştırmak, rekabet avantajı yakalamak, sürekli çözümler sunmaktır. Yani fikir üretmeniz gerekiyor.
*Gündeminizde ne gibi yenilikler var?
İzmir'den ilk uçuşlarımızı yapmaya başlayacağız. Kimsenin cesaret etmediği şeyi yaparak İzmir'deki ve Ege bölgesindeki e-ihracat yapan şirketlere daha hızlı ve daha uygun maliyetlerle dünyaya açılma imkanı sağlayacağız. İzinlerimizi tamamladık, ocak ayında başlamayı hedefliyoruz. Şirketlerin ihracat beyannamelerini İzmir'de açarak, tüm işlemlerini İzmir'de tamamlayarak aynı gün içerisinde İzmir Adnan Menderes Havalimanı'ndan yurt dışına gönderebilecekleri bir sistem getiriyoruz. Bu pilot çalışma tabii, bir sonraki hedefimiz bunu Ankara'da yapmak.
Gizem YILDIZ – PLATİNONLİNE.COM
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.