“Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı’ndan 13 kat daha güvenli olacak”
İkincisi düzenlenen Türkiye Denizcilik Zirvesi’nde konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Gerçekleştirdiğimiz tüm modelleme ve simülasyonlar göstermiştir ki, Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı'ndan 13 kat daha güvenli olacaktır” dedi.
Türkiye Denizcilik Zirvesi İstanbul’da bulunan ‘Tersane İstanbul’da başladı. Zirvenin açılış oturumuna Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve birçok ziyaretçi katıldı. Zirvede konuşan Bakan Karaismailoğlu, deniz taşımacılığının küresel ithalat ve ihracattaki öneminden bahsederek, Kanal İstanbul projesinin bu anlamda katacağı ivmeye vurgu yaptı.
Karaismailoğlu, Kanal İstanbul’un ulaşım sektöründe yeni çağın kapısını aralayacağını ve bu projenin dünyayı Türkiye’ye bağlayacağını söyledi. Kanal İstanbul’un güvenliği hakkındaki sorulara da yanıt veren Bakan Karaismailoğlu, “Gerçekleştirdiğimiz tüm modelleme ve simülasyonlar göstermiştir ki, Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı'ndan 13 kat daha güvenli olacaktır” ifadesini kullandı.
‘Deniz taşımacılığı küresel ithalat ve ihracatın bel kemiğidir’
Deniz taşımacılığının dünya ticaretindeki yeri ve önemini dile getiren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, şunları kaydetti:
“Dünya ticaretinin yüzde 90’ınını üstlenen deniz taşımacılığı, şüphesiz ki dünya ekonomisinin, küresel ihracat ve ithalatın belkemiğidir. İnsanların yaşam standartlarını belirleyen denizcilik, bir bakıma insanların hayatlarının her aşamasına dokunmaktadır. Düşük maliyet ve verimlilik avantajıyla deniz taşımacılığı; sürdürülebilir ekonomik gelişim ve refah için olmazsa olmazdır. Denizyolu taşımacılığı; havayolu taşımacılığına göre 22 kat, karayolu taşımacılığına göre 7 kat, demiryolu taşımacılığına göre 3.5 kat daha ekonomiktir. Ayrıca çok büyük miktardaki yüklerin bir seferde ve güvenli olarak taşınması, deniz taşımacılığını diğer taşımacılık türlerine göre avantajlı hale getirmektedir.”
‘Ulaşım sektöründe yeni bir çağın kapısını aralıyoruz’
Geçtiğimiz günlerde ilk yapısının temeli atılan Kanal İstanbul projesinin denizciliğe sağlayacağı faydalardan bahseden Bakan Karaismailoğlu, şunları söyledi:
“Tüm dünya denizcilerini yakından ilgilendirdiğini düşündüğüm dünya deniz taşımacılığına yeni bir soluk getirecek Kanal İstanbul Projemizin ilk yapısı olan Sazlıdere Barajı üzerine inşa edilecek ilk köprümüzün temelini beş gün önce Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleri ile attık. Bu proje dünyada ve ülkemizde yaşanan teknolojik ve ekonomik gelişmeler, değişen ticari yönelimler ve gerek ülkemizin gerekse dünyanın ulaştırma altyapıları konusundaki artan ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkan bir vizyon projesidir.
İstanbul Boğazı’ndaki keskin dönüşler ve sert akıntılar, 54 iskelede günde 500 bin yolcu taşıyan şehir içi vapur ve feribotların oluşturduğu şehir içi deniz trafiği gibi nedenlerin oluşturduğu seyir zorluğu apaçık ortadadır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi sayısı sözleşmenin imzalandığı 1930’lu yıllarda ortalama 3 bin iken bugün ortalama 45 bin mertebelerindedir. Ancak İstanbul Boğazı’nın emniyetli yıllık geçiş kapasitesi 25 bindir. Mevcut trafik yüküyle boğazda seyir, can, mal ve çevre güvenliğinin nasıl tehdit altında olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bölgesel ve global gelişmeler dikkate alındığında trafiğin 2050’li yılarda 78 bin, 2070'li yıllarda 86 bine ulaşması bekleniyor. Bugün için bile büyük sorun teşkil eden Bu kadar geminin boğaz dan geçmesi mümkün değildir.
İstanbul Boğazı’na alternatif bir güzergâhın yapımının önemi gün gibi ortadır. Kanal İstanbul’un uzunluğu 45 kilometre taban genişliği 275 metre ve derinliği 20.75 metre olacaktır. Proje tamamlandığında İstanbul Boğazı ve çevresindeki vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlaması ve Boğazın tarihsel ve kültürel dokusunu korumasının yanı sıra; İstanbul Boğazı’nın trafik yükü hafifleyecek, boğaz giriş ve çıkışlarında bugün için yaklaşık 2 güne ulaşan, ilerde çok daha artacak beklemeler azalacaktır. Şu an bile Marmara da boğazdan geçmeyi bekleyen onlarca geminin beklerken oluşturduğu çevre kirliliği çok büyük bir sorun olarak önümüzde duruyor.”
‘İstanbul Boğazı’ndan 13 kat daha güvenli olacaktır’
Karaismailoğlu, Kanal İstanbul’un güvenliği ile ilgili açıklamada bulundu:
“Gerçekleştirdiğimiz tüm modelleme ve similasyonlar göstermiştir ki, Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı'ndan 13 kat daha güvenli olacaktır. Bu nedenle Kanal İstanbul, muhtemel bir deniz kazası sonrasında yaşanabilecek olayların önlenmesi açısından Türkiye için büyük önem arz etmektedir. Daha geçen hafta, seyir hâlindeki kargo gemisinin bir balıkçı teknesine çarpması sonucu iki balıkçımızın hayatını kaybetmesinin acısı yüreğimizde. Bu da İstanbul Boğazı’nda alternatif bir geçiş güzergâha ne denli ihtiyaç olduğunu apaçık gösteriyor. Mühendislik çalışmalarında 204 bilim insanının görev aldığı Kanal İstanbul Projesi, dünyanın kavşak noktasındaki İstanbul Vadisi’nin ön plana çıkarılmasında ve sürdürülebilir yeni nesil bir şehir oluşturularak Türkiye’de lojistik üs, teknoloji geliştirme ve yaşam merkezi kurulmasında önemli bir görevi de yerine getirecek.”
Bakan Karaismailoğlu Kanal İstanbul ile birlikte Türkiye’nin ticarette daha etkin rol oynayacağını belirtti:
“Süveyş Kanalı’nda yaşanan, küresel ticarete günde 9.6 milyar dolar zarar veren Ever Given kazası hepimizin hafızalarında hala tazedir. Ülkemizin ekonomik hedeflerine ulaşması, toplumun refah seviyesinin yükseltilmesi amaçlarıyla Kanal İstanbul’un etkin, verimli ve süratli bir şekilde yapılmasını hedefliyoruz. Kanal İstanbul ile Türkiye’nin denizyolu taşımacılığındaki rolü güçlenecek; Karadeniz, Türk Ticaret Gölü hâline dönüşecektir. Ülkemiz, uluslararası ulaştırma ve lojistik koridorlarından daha fazla pay alacak ve küresel ticarette daha etkin rol oynayacak. İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, yapacağımız limanlar, demiryolu bağlantıları ve dünyanın en büyük projelerinden biri olan Kanal İstanbul ‘dünyayı Türkiye’ye bağlayacaktır’. Geleceğimizi tasarlayan stratejik bir hamle ve kelimenin tam anlamıyla vizyon projesi olan Kanal İstanbul ile aslında ulaştırma sektöründe yeni bir çağın kapısını aralıyoruz.”
‘Türkiye, kendini çekemeyen iç ve dış mihrakların tezgâhladığı darbe teşebbüsüne rağmen hız kesmeden büyüyor’
Adil Karaismailoğlu, büyüyen ve gelişen Türkiye’de denizciliğin de gelişmesi için her türlü desteğin sağlanacağını ifade etti:
“Türkiye büyüyor; hem de mücadele ettiği teröre ve engellemelere rağmen büyüyor. Çevresindeki ateş çemberine rağmen büyüyor. Güçlenen Türkiye’yi çekemeyen iç ve dış mihrakların beraber tezgâhladığı darbe teşebbüsüne rağmen hız kesmeden büyüyor, yoluna devam ediyor. Türkiye, iktidara 19 yıldır olan güven ve istikrar sayesinde büyüyor. Küresel problemlere gözünü yummayarak, bölgesel ve küresel barış ve dünyada adil bir yönetim sağlamak için gerekli adımları atarak büyüyor. Kamu yatırımlarını özel sektörün dinamizmiyle harmanlayarak, dünyanın gıptayla izlediği projeleri gerçekleştirerek büyüyor. Bakanlığımız, ülke menfaatlerimizi gözeterek denizciliğin gelişmesi için de gereken her türlü çalışmanın gereğini yapmaya devam edecektir. Türkiye denizcilik alanındaki ağırlığını gelecekte daha fazla hissettirecek, rekabet gücünü yükselterek sektörde dünyanın önde gelen ülkelerinden olacaktır.”
İstanbul Valisi Yerlikaya: Kanal İstanbul ile Türkiye’nin kalkınma tarihinde yepyeni bir sayfa açıldı
Zirvenin açılış oturumunda konuşan bir başka isim İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ise, şunları söyledi:
“Bugün Avrupa, Ortadoğu ve Asya arasında bir köprü olmamız sebebiyle, sahip olduğumuz taşımacılık koridorları ve limanlarımızla, deniz ticaretinde stratejik bir konumdayız. Dünya ticaretinin en önemli merkezlerinden biridir. Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan, Akdeniz-Ege-Karadeniz aksında tarih boyunca alternatifsiz bir suyolu olan boğazıyla kilit bir geçiş noktasıdır. İstanbul Boğazı’ndan 1930’larda yılda 3 bin gemi geçerken, bu rakam günümüzde 45 bine ulaştı. Artık gemilerin boyu da 40-50 metre değil, 350 metreyi aştı. Aynı zamanda, İstanbul’un 54 ayrı iskelesinden günlük 2 bin gemi hareketi, yarım milyonu aşkın insan trafiği de söz konusu. Bu yük, gözbebeğimiz olan boğazımızın taşıyabileceği kapasiteyi fazlasıyla aşıyor. 2050 yılında dünyada deniz ticaretinin ulaşacağı hacim ve boğazlardan geçecek gemilerin kapasitesini düşündüğümüzde, Kanal İstanbul’la ne kadar önemli bir adım atıldığı çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bildiğiniz gibi, geçen hafta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Türkiye’nin kalkınma tarihinde yepyeni bir sayfa açıldı. Kanal İstanbul! Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Bismillah diyerek, denizlerimizdeki hakimiyetimizi pekiştirecek asrın rüya projesi Kanal İstanbul’a Sazlıdere Köprüsü ile geçen hafta ilk kazma vuruldu. Hayırlı olsun.”
Baylan: Denizcilik sektörü pandemide yüzde 30 daraldı
Zirvenin açılışında konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan, Kabotaj Kanunu'nun 96'ncı yıl dönümünü tebrik etti.
Baylan, bu yıl zirvede, dünyada ve Türkiye'de denizcilik sektöründe özellikle salgın sonrasında yaşanılan gelişmelerin değerlendirileceğini, lojistik anlamında önemli bir kavşak noktası olan Türkiye'nin deniz yolu taşımacılığındaki geleceğine yönelik planlamalarının ele alınacağını bildirdi.
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerine göre, Kovid-19 salgınının sebep olduğu küresel ticaret daralmasının 2008 küresel finansal krizinde gözlemlenenden daha derin olduğunu, yüzde 30'lara varan bir daralma gerçekleştiğini ifade eden Baylan, “Yine UNCTAD verilerine göre, konteyner navlunlarında yaşanan yüzde 12'lik bir artış dünyada ortalama enflasyonu yüzde 1,6 artırmaktadır. Avrupa'ya yakınlığımız ve orta koridorun tam merkezinde yer almamız sebebiyle taşımacılıkta üstleneceğimiz rolün ve fırsatların konuşulacağı 'Türk Denizcilik Sektörü Vizyonu: Türk Filosunun Geliştirilmesi' oturumunda; 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planında yer alan hedefleri yakalamak için bugünden atılması gereken adımlar, salgının neden olduğu tedarik zinciri sorunları ve taşıma maliyetlerindeki ciddi artışların etkileri ile Türk denizcilik sektörünün finansmana erişiminde yaşadığı sorunlar ele alınacaktır” diye konuştu.
"2026 yılında gemilerdeki zabitan açığının 90 bini geçeceği öngörülmekte"
Ünal Baylan, dünya ticaretinin çok büyük bir bölümünün gerçekleştirildiği deniz yolu taşımacılığında, 75 bin gemi ve bu gemilerde istihdam edilen yaklaşık 2 milyon gemi insanının bulunduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“Uluslararası Deniz Ticaret Odası verilerine göre, 2026 yılında gemilerdeki zabitan açığının 90 bini geçeceği öngörülmektedir. Ülkemizde her yıl 100'ün üzerindeki denizcilik eğitim kurumundan 4 bin gemi insanı adayı mezun olmaktadır. Sahip olduğumuz yaklaşık 135 bin gemi insanını sadece kendi ticaret filomuzda istihdam etme imkanımız bulunmadığından kalifiye denizcilerimize yeni iş imkanları oluşturmak ile denizcilerin özlük hakları ve gemideki yaşam standardı gibi konuları düzenleyen Denizcilik Çalışma Sözleşmesi'ne ülkemizin taraf olma sürecinin değerlendirileceği konu başlıkları 'Gemi İnsanı İstihdamı: MLC Sözleşmesinin Etkileri' isimli ikinci oturumumuzda değerlendirilecektir.”
Türkiye'nin çok önemli bir coğrafyada yer alarak küresel lojistik hareketleri için bir üs görevi gördüğünü ifade eden Baylan, gerek coğrafyanın gerekse de dünya deniz ticaretinin geleceğinin Türkiye'nin de katkılarıyla inşa edildiğini söyledi.
Bazı limanların şehirler ile etkileşiminin fazla olmasının limanların gelişimini sınırlayarak elleçlenen yük hacminin artışına engel teşkil ettiğini belirten Baylan, “Bu gibi limanlardaki yoğunluğun iç merkezlere aktarılarak lojistik altyapısının kurulması temel hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Mevcut kapasitemiz ve bu kapasitenin kullanımındaki dar boğazlar ile mevzuatsal eksiklikler değerlendirilerek 2053 hedeflerimizi yakalamak için mevcut deniz yapılarımızın geliştirilmesi ve ihtiyaç duyulacak yeni tesis yatırımlarına yön verecek stratejilerin belirlenmesi amacıyla 'Lojistik Odağında Deniz Yapıları' oturumu yine zirvemiz kapsamında gerçekleştirilecektir.” dedi.
Baylan, zirvenin son oturumunda "Mavi Vatan" stratejisi çerçevesinde Türkiye'nin politika, strateji ve hedefleriyle doğru orantılı olarak menfaatlerinin korunması için atılan adımların, bu doğrultuda ekonomik ve ticari alanlarda yapılan planlama ve projelerin, ilgili kurumların üst düzey yetkilileri tarafından ele alınacağını bildirdi.
Kıran: Son 20 yılda Türk denizciliği gurur veren başarılara yelken açtı
İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran ise denizciler için 1 Temmuz tarihinin ayrı bir önem ve anlamı olduğunu ifade ederek, 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile Türk liman ve iskeleleri arasında yük ve yolcu taşımacılığının münhasıran Türk bayrağı taşıyan gemilere verilerek millileştirildiğini, dahildeki her türlü denizcilik faaliyetinin Türk vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılmasının kabul edildiğini anımsattı.
Kıran, 96'ncı yılı kutlanan Kabotaj Kanunu'nun denizciliğin gelişip büyümesinde çok önemli rol oynadığını vurgulayarak, “Ülkemizde son 20 yılda sağlanan reform ve istikrar adımlarıyla denizcilik sektörümüz gurur verici başarılara yelken açmış, uluslararası camiada yer edinmiş, karar verici ülkeler arasında saygın bir konuma yükselmiştir. Sektörün hızla gelişmesine imkan tanıyan 500'e yakın mevzuat düzenlemesi, bu dönemde uygulamaya konulmuştur.” diye konuştu.
Reformlar sayesinde bugün Türk denizciliğinin 31,2 milyon DWT'lik filosu, yıllık 4,65 milyon DWT üretim kapasiteli 84 tersanesi, toplamda yaklaşık 550 milyon ton yük elleçleyebilen 210 liman, iskelesiyle ve sektörün diğer tüm unsurları ile kol kola Türkiye'nin “Denizci Millet, Denizci Ülke” hedefi doğrultusunda emin adımlarla yoluna devam ettiğini aktaran Kıran, sözlerini şöyle sürdürdü:
Geldiğimiz noktada Türk denizciliği gelişerek, büyüyerek ilerliyor ama önümüzde alınacak daha çok uzun bir yol, hep birlikte atacağımız çok daha büyük adımlar var. Hem Kovid-19 salgını sonrasında küresel tedarik zincirinde yaşanan dönüşüm hem de AB'nin Yeşil Mutabakatı ve iklim değişikliği çerçevesinde atılan adımlar önemli fırsatları ve tehditleri içinde barındırmaktadır. Özellikle iklim değişikliğiyle mücadele ve Yeşil Mutabakat uygulamaları ile gelecek düzenlemeler sonucu önümüzdeki 10 yıl gibi kısa sürede Türk sahipli filomuzun büyük oranda yenilenme ihtiyacı ortaya çıkmıştır.”
Kıran, başta salgın olmak üzere yakın zamanda yaşanılan olayların, denizcilik sektörünün ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğunu, dış ticaretinin tonaj bazında yüzde 90'ını deniz yoluyla yapan Türkiye için deniz taşımacılığının hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Türk sahipli deniz ticaret filosunun güçlendirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın koordinasyonunda yeni bir yol haritasının belirlenmesinin büyük önem arz ettiğini belirten Kıran, “Denizciliğimizi bir bütün olarak düşünüp devlet politikası haline getirerek, her alanda güçlendirmemiz, mutlak bir zorunluluk haline gelmiştir. Önümüzdeki zorlu dönüşüm sürecini de kamu, özel sektör el ele vererek başarıyla gerçekleştireceğimize inancımız sektör olarak tamdır.” diye konuştu.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nın katıldığı zirvede, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yetkilileri, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İMEAK Deniz Ticaret Odası üyeleri ve sektör paydaşları de hazır bulundu. Zirve yarın sona erecek.
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.