'Liman Otoritesi' modeline geçiş şart!

'Liman Otoritesi' modeline geçiş şart!

Elleçlenen yükte yarım milyar tonu aşan Türk limancılığı, rekabette geri kalmamak için öncelikli 10 acil ihtiyacını belirledi. Mevcut sistemle bu dönüşümün sağlanamayacağını savunan limancılar, acilen ‘Liman Otoritesi' modeline geçilmesini talep ediyor.

Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM), ‘Türkiye'de Limancılık Sektörünün Etki Analizi ve İhtiyaç Değerlendirmesi’ raporunu yayınlandı. Sürdürülebilir çevre konusundan yeni ticaret rotalarına kadar birçok konunun detaylı bir şekilde ele alındığı 122 sayfalık raporda, Türk limancılık sektörünün küresel rekabet gücünü artırması ve gelecek hedeflerine ulaşabilmesi için acil ihtiyaçları masaya yatırıldı.

Türkiye’nin küresel büyüme hedefleri doğrultusunda limanların kritik bir rol üstlendiğini vurgulayan TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Genç, hazırlanan etki raporuna ilişkin yaptığı açıklamada, “Coğrafi konumu sayesinde Türkiye, kilit bir transit ticaret merkezi olup Avrupa ile Asya arasında bir köprü ve Akdeniz'e açılan ana çıkış noktası konumunda yer alıyor. Dolayısıyla limanlarımız ülkemizin gelişimi adına büyük önem taşıyor. Bu amaçla ihtiyaçların, fırsatların, tehditlerin detaylı bir şekilde ele alındığı bu rapor, dış ticaretimiz için olduğu kadar sektörümüzün de geleceğine ışık tutuyor” dedi. 69 TÜRKLİM üyesi ile yapılan anketin sonuçlarına dayandırılarak hazırlanan raporda; küresel ticaret hacmindeki büyüme beklentilerinin, yeni trendlerin ve değişen rotaların limanlarda yatırım ihtiyacını zorunlu kıldığı vurgulanıyor. Gelişmiş ve hızla gelişmekte olan bütün ekonomilerin, küresel rekabette stratejik bir alan olarak gördüğü limanlara yönelik yatırımları artırdığına dikkat çekiliyor. Rapora göre; ekonomik gelişim denizyolu bağlantılılığının merkezinde olmayı gerektiriyor. Gelişmiş ve hızla gelişmekte olan bütün ekonomiler, ağın merkezindeki konumlarını korumaya ve güçlendirmeye çalışıyor.

Akdeniz limanları önem kazanıyor

Akdeniz, Avrupa’nın ve Uzak Doğu ticaret rotasının hem bir aktarma bölgesi hem de nihai varış noktası olarak dünyanın en işlek suyolları arasında yer alıyor. Özellikle Doğu Akdeniz limanlarının Kuşak ve Yol Girişimi’nin etkisi ile önemini önümüzdeki dönemde artırması öngörülüyor.

Türkiye limanlarında elleçlenen yük miktarı yıllık yaklaşık 500 milyon tona ulaştı. Elleçlenen yük son yıllarda yıllık ortalama yüzde 3.5 arterken, en büyük gelişim konteyner alanında oldu. Konteynerin toplam elleçlenen yük miktarındaki payı, son yıllarda yüzde 19’lardan yüzde 25’e kadar çıktı. Türkiye’de konteyner yüklerinin hızlı bir şekilde artması ve küresel ticarette mega gemilerin filoya katılması limanlarda kapasite ihtiyacını artırdı. Sadece önümüzdeki üç yılda konteyner elleçleme miktarında 2020’ye göre yüzde 16’ya yakın artış hedefleniyor. Bu yılın ocak-haziran döneminde limanlarda elleçlenen konteyner miktarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,2 artarak 6 milyon 164 bin 384 TEU'ya, yük miktarı ise yüzde 5.1 artarak 255 milyon 901 bin 853 tona ulaştı.

Hedef; yıllık 1 milyar ton

Dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde yer alan, büyüme hırsı ve potansiyeli bulunan Türkiye’nin, limanlarında 25 yıl içerisinde bu rakamın 1 milyar tona çıkması hedefleniyor. Ancak bunun için büyüyen gemi boyutları ve artan talebe bağlı olarak kapasite yatırımlarının yanı sıra, verimliliği artıracak dijital dönüşümün sağlanması bir zorunluluk olarak değerlendiriliyor. Yine büyüyen gemi boyutları ve artan talebe bağlı olarak liman kapasitelerinin artması gerektiği belirtiliyor. Limanların etkin kullanılması ve sanayicinin lojistik maliyetini azaltacak demiryolu bağlantılarının sağlanmasına ihtiyaç duyuluyor. Türkiye’de birçok limanın küresel rakiplerinin aksine demiryolu bağlantısı bulunmuyor.

Küresel rakipler fonlarla destekleniyor

Öte yandan, İklim değişikliği ile mücadele kapsamında IMO tarafından geliştirilen strateji ile Avrupa Komisyonu’nca ortaya konulan Yeşil Mutabakat, sera gazlarının 2050 yılı itibariyle sıfırlanmasını şart koşuyor. Bundan kapsamı göz alındığında en fazla limancılık sektörünün etkileneceği uyarısı yapılıyor. Türkiye’deki limanların birçoğu elektrikli ekipman geçmiş olsa da üretim kaynağının karbon ayak izi nedeniyle 2050 hedeflerini yakalamada yeterli olmayacağı ve limanların hızla bir dönüşüm içerisine girmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, limana yanaşan gemilere temin edilecek enerji altyapısının ile gemilerin yakıt ihtiyaçlarının karlanmasına yönelik yatırımların ileride limanların sırtına ağır yük getireceği ifade ediliyor. Avrupalı rakip limanların Yeşil Mutabakat kapsamında oluşturulan fonlardan yararlanarak gerekli yatırımları yaptığını, ancak Türkiye’de benzer finansal desteklerin olmamasının rekabette dezavantaj yarattığı dile getiriliyor.

Raporda, “Limanların ihtiyaç duyulan bu yatırımları zamanında yerine getirmesini beklemek aşırı iyimser gözüküyor. Hedefe yönelik açık bir stratejik belgeye ve finansmana ihtiyaç var. Türkiye limancılık sektörü için uzun vadeli, hedefe yönelik bir stratejinin geliştirilmesi, sektörün sürdürülebilirliğini artıracak” vurgusu yapılıyor. İhtiyaç duyulan yatırımların zamanında yapılabilmesi için tüm büyük ekonomilerde olduğu gibi acilen ‘Liman Otoritesi' modeline geçilmesi gerekliliği sektörün en öncelikli konularından biri olarak gösteriliyor.

Tedarik zincirinin en önemli unsuru olan limanlarda yaşanacak sorunların dış ticarete maliyeti yüksek ve uzun zaman alacak darboğazlara yol açacağı, bu haliyle limanların zincirin zayıf halkası haline gelebileceği uyarısı yapılıyor.

2020 yılı itibarıyla Türkiye'deki genel ve kuru yükün yüzde 68'inin; sıvı kimyasal yükün yüzde 100'ünün; elleçlenen konteynerlerin yüzde 96'nın ve bitmiş araç lojistiğinin yüzde 89’unun TÜRKLİM üyesi limanlardan gerçekleştiği belirtiliyor. Limancılık sektörü, Türkiye ekonomisine 228 bin kişilik istihdam ve ciro bazında 96,3 milyar TL'lik katkı sunuyor.

Rakipler, tek elden yönetilirken Türk limanları 4 bakanlığa bağlı

ABD, Uzak Doğu ve Avrupa’da ağırlıklı olarak ‘Liman Otoritesi' (Port Authority) modeli uygulanıyor. Liman otoriteleri limanlarda rekabet ve işbirliklerinin oluşturulması, liman faaliyetleri hakkında düzenli raporların sunulması, yerel yönetimlerle birlikte estetik, tarihsel ve çevresel değerlerin korunması için faaliyetler yürütmesi ve liman arazisi kullanımına ilişkin yerel yönetimlerle yakın ilişkilerin yürütülmesi gibi konularla ilgileniyor. Türkiye limanları üzerindeki düzenleyici kamu iradelerine bakıldığında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve Ticaret Bakanlığı öne çıkıyor. İlgili kurumların sayısı bununla da sınırlı değil. Sektör, yıllık 1 milyar ton eleçlleme ve sıfır emisyon hedefi için bu modele geçişi zorunluluk olarak görülüyor.

Limancıların 10 öncelikli ihtiyacı var

  1. Limancılık sektörü master planı hazırlanmalı
  2. Kapasite yatırımlarının önü açılmalı
  3. Yatırım süreçlerinde bürokrasi azaltılmalı
  4. Yeşil dönüşüm fonu oluşturulmalı
  5. Özel sektör-kamu işbirliği artırılmalı
  6. Limanların demiryolu bağlantıları tamamlanmalı
  7. Kullanım izin sözleşmeleri uzatılmalı
  8. Dijitalleşme yatırımları hızlanmalı
  9. Finansman destekler artırılmalı
  10. Gümrük süreçleri sadeleştirilmeli

Aysel YÜCEL – DÜNYA

LOJİPORT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.