Milli yolcu uçağında üretim modeli henüz belirlenmedi
Finansmanı Savunma Sanayii Destekleme Fonu’ndan karşılanacak olan milli yolcu uçağı projesinde “üretim modeli” konusunda kararın henüz verilmediği ve fikri haklarına ilişkin pazarlığın sürdüğü öğrenildi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından ilan edilen milli yolcu uçağı projesinde “üretim modeli” konusunda kararın henüz verilmediği ve fikri haklarına ilişkin pazarlığın sürdüğü öğrenildi. Üretim sürecinde Türkiye’nin en büyük havacılık şirketi olan ve üretim yatırımlarının büyük oranda tamamlayan TUSAŞ’ın (TAI) nasıl bir rol oynayacağı da netlik kazanmadı.
Proje, ABD’de yerleşik ve sahipleri Türk olan Sierra Nevada Corporation (SNC) tarafından, mevcut Dornier 328 uçağı üzerinden 2 ayrı modelde iki farklı motor seçeneğiyle geliştirilecek. Bu aşamada varılan anlaşma SNC’nin iki uçağı geliştirmesiyle sınırlı. Ancak SNC yaptığı açıklamada, uçağın üretimi için Türkiye’de sivil hava taşıtı üretme lisansına sahip bir tesis kurma isteğinden bahsetti.
Türkiye, yerel-bölgesel yolcu uçağı konusunda harekete geçti ve modelini belirledi. Sürecin hızlı olması için ise var olan bir modelin değiştirilerek geliştirilmesini seçti. Bu kapsamda sahipleri Türk olan ABD şirketi seçildi. SNC’nin geçen yıl satın aldığı üretimden çekilmiş ancak kullanılmaya devam eden Dornier 328 uçağı geliştirilerek, T328 ve TRJ628 kodları verilecek iki farklı uçak tasarlanacak.
Bu uçaklar da jet ve turbo-prop (pervaneli) olmak üzere iki ayrı motor seçeneğiyle üretilecek. 328 uçakları 40-50 kişi arasında, 628 uçakları ise 60-70 kişilik hale getirilebilecek.
FİNANSMAN BELLİ, ÜRETİM VE ROL PAYLAŞIMI BELLİ DEĞİL
Uçakların üretilmesi için SNC şirketi ile Türkiye’de ana yüklenici olarak seçilen, SSM ve Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı ile STFA grubuna bağlı Savronik’in ortak olduğu Savunma Teknolojileri Mühendislik (STM) şirketi arasında bir mutabakat zaptı imzalandı. Buna göre SNC bu iki uçağı Türkiye’nin istekleri doğrultusunda “geliştirecek” ancak üretim ve mülkiyete ilişkin tam bir mutabakatın sağlanmadığı, mutabakat zaptının ardından bir sözleşme sürecinin geçeceği kaydedildi. Bu geliştirme projesi, askeri amaçlarla da kullanılabilecek her iki uçak modeli nedeniyle Savunma Sanayii Destekleme Fonu kaynaklarından finanse edilecek. Ancak finansmanda Fonun mevcut kaynaklarından mı kullanım yapılacağı, yoksa Hazine’den alacağı olan yaklaşık 5 milyar dolarlık alacağın mı devreye sokulacağı belli değil.
Belli olmayan bir başka nokta ise Türkiye’nin mevcut yeteneklerinin sürece nasıl dahil edileceği.
KİM ROL OYNAYACAK, TÜRKİYE’DE FABRİKA NE KAPSAMDA KURULACAK
Uçağın üretimi için Avrupa sertifikasyon sistemi dahilinde “21G” (sivil uçak üretimi kapsamındaki üretim tesisi sertifikalarından biri) lisansına sahip bir üretim tesisinin SNC tarafından organize edileceği açıklandı. Ancak bu üretim tesisinin ne kapsamda olacağı belli değil.
Milli bölgesel uçak projesi başladığında, THY’nin de yatırımları dikkate alınarak TUSAŞ, bütün üretim süreçleri kendisinde olabilecek seviyede olduğunu ancak istenirse “yeşil uçak” olarak adlandırılan uçar vaziyete gelmiş ancak iç donanımları oluşturulmamış seviyeye kadar üretim yapabileceğini açıklamıştı. Uçağın bu aşamasından sonra sivil sertifikaya sahip bir üretim tesisinde son haline getirilmesi, koltuklarının, dolaplarının, iç donanımlarının takılmasının bir başka tesiste yapılması mümkün. Diğer yandan uçakların motor üretiminin de gündemde olduğu ancak buna ilişkin olarak da bir hazırlık bulunmadığı kaydedildi. 328 uçaklarında Pratt and Whitney motorları kullanılacağı tahmin ediliyor.
Uçağa ilişkin bir başka belirsizlik ise fikri mülkiyet haklarına yönelik olacak. Türkiye için geliştirilecek ve ileride üretilecek uçakların ihracat hakkının Türkiye’deki oluşuma bırakılacağı açıklandı. Ancak SNC’nin D328’den gelen fikri mülkiyet haklarını ve yeni geliştirilecek modellerin fikri mülkiyet haklarını ne ölçüde devredeceği belirsizliğini koruyor. Bu iki konuda da pazarlığın sözleşme görüşmelerine bırakıldığı kaydedildi.
ÜRETİM TESİSİ ORTAKLIĞI
SNC’nin resmi açıklamalarında uçakların Türkiye içinde bir tesiste üretilmesi konusunda SNC’nin her türlü yetkinliğini kullanacağı belirtildi. Ancak bu üretim tesisinin nasıl örgütleneceği, SNC’nin doğrudan mı yoksa Türk ortaklarla bir şirket üzerinden mi oluşturacağı ve bu ortaklıklara hangi şirketin katılacağı tamamen belirsiz.
(Dünya)
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.