Sabancı, limancılık sektörüne girecek
Sabancı Holding, 2013 yılında enerji sektöründe olduğu gibi güçlü bir varlık göstereceği yeni bir sektöre girmek için hazırlık yapıyor. 'Altyapı'da...
Sabancı Holding, 2013 yılında enerji sektöründe olduğu gibi güçlü bir varlık göstereceği yeni bir sektöre girmek için hazırlık yapıyor.
'Altyapı'da önemli bir oyuncu olmak için liman, 3. havalimanı gibi önemli özelleştirmeler üzerinde çalıştıklarını anlatan Zafer Kurtul, holdingin borçluluk oranının çok düşük olduğunu, bu yıl gelmesini beklediği ikinci not artırımı ile yatırım maliyetlerinin daha da avantajlı noktaya geleceğini vurguluyor. 2013'ü geçen yıldan daha iyi bir yıl olarak bekleyen Kurtul, "Toplulukta satın alma, büyük bir sektöre yatırım yapma kapasitesi var" diyor.
Sabancı Holding 2013'te 7'nci sektöre göz kırpıyor. Banka, enerji, çimento, sanayi grubu, sigorta, ve perakende sektörlerinde faaliyet gösteren dev holding, CEO Zafer Kurtul'un deyimi ile "enerji sektöründe oldukları gibi" güçlü bir varlık göstereceği yeni bir sektör için hazırlık yapıyor.
Zafer Kurtul, "Altyapı-lojistik alanında büyüme potansiyeli görüyoruz" diyor. Sabancı Holding bu çerçevede altyapı projelerini, İstanbul'a yeni havalimanı ihalesini yakından izliyor. "Özelleştirmeler bize yeni imkânlar yaratabilir. Limanlar, havalimanı gibi önemli özelleştirmeler var. Bu projelere çalışıyoruz" diyor Zafer Kurtul. "2013'te Sabancı Holding'i çok aktif olarak mı izleyeceğiz" diye soruyoruz. Kurtul yanıtlıyor:
"Öyle umuyorum. Yeni, büyük bir sektörü daha portföyümüze ekleyebilirsek Sabancı Holding'in gelişimi açısından çok olumlu olur. Sabancı'da finansal güç, yatırım yapma, satın alma kapasitesi var. İyi bir imkan görebilirsek 7'nci sektöre yatırım yapabiliriz. Holding nasıl enerjiyi yarattı, enerji sektörü gibi başa güreşebileceğimiz, rakamsal olarak doyurucu, portföy içinde önemli yeri olan bir ikinci sektör daha yaratabiliriz. Tabii satın almalarda fiyatlama konusunda disiplinliyiz. Amacımız hissedarlarımıza değer yaratmak.
2011 yılında IMKB 30 yüzde 50 değerlenirken Sabancı Holding hisse fiyatı yüzde 80 arttı. Sabancı Holding piyasa değeri 11 milyar doları aştı. Hedefimiz hissedarlarımıza endeksin üzerinde değer artışı sağlamak."
Sabancı'nın 2012 formülü tuttu
Sabancı Holding CEO'su Zafer Kurtul, 2012 yılına dair öngörülerini almak için geçen yıl bu zamanlar yaptığımız röportajında, "2012 büyümesini yüzde 3, enflasyonu yüzde 7 öngörüyoruz. 3 artı 7= 10. Hesaplarımızı bu formül üzerinden yapıyoruz" demişti. 2012'ye dair pek çok kişinin büyüme öngörüsü yüksek kaldı ancak görülen o ki Sabancı'nın formülü çok ufak sapmalarla tuttu. Zafer Kurtul bu hesap üzerinden Holding olarak yüzde 15'lik bir büyüme hedeflediklerini açıklamıştı. Kurtul, "Bunu da aşıyoruz, 2012 yılında yüzde 18'lik bir büyüme söz konusu" diyor.
Peki yeni hesap ne? Kurtul, "Bu yıl 4 artı 7= 11" diyerek cevaplıyor.
Canlanma enflasyonu artırır, ikinci yarı tedbir gelebilir
Zafer Kurtul, gelecek yıl için yüzde 4 büyüme bekliyor. Büyümedeki bu artışın nedeni olarak, iç talepte canlanma beklentisinde olduklarını anlatıyor. Kurtul, "Son haftalarda kredilerde bir artış görüyoruz. Bu, büyüme olarak ekonomimize olumlu yansıyor. İç talepte bir artış var" diyor. Zafer Kurtul'un enflasyon beklentisi ise yüzde 7 seviyesinde. Yani enflasyonda artış öngörüyor. Bu senaryoya göre 2013'te iç talep hareketlenecek, enflasyon buna paralel biraz yükselecek.
2013'te yine 'fren' tartışmaları yaşanır mı? Zafer Kurtul, yılın ikinci yarısında bunun olabileceğini öngörüyor, "İkinci yarı ya da son çeyrekte kredilerdeki, özellikle tüketici kredileri, büyümeyi kontrol altına almak için para politikaları aracıyla bir tedbir gelebilir yine" diyor.
Bu yıl ikinci bir not artırımını bekliyoruz
Bugün faizler çok düşük seviyede, para politikası daha gevşek. "Bu izlenen politika doğru " diyor Kurtul, ona göre mali politikanın daha sıkı, para politikasının biraz daha gevşek bırakılması iyi bir strateji. Zafer Kurtul, bu ortamda cari açıkta bir artış öngördüklerini, 63 milyar dolar civarında bir cari açık beklediklerini söylüyor. Hükümetin beklentisine paralel bir rakam bu. "Kredi derecemiz yatırım yapılabilir seviyeye çıktı. Bu bir eşik olacak ve önümüzü açacak. Yatırım yapılabilir seviye, cari açığın finansmanını çok kolaylaştırıyor, riski azaltıyor. Ekonomi yönetiminin eli rahatladı. Türk şirketleri de çok iyi şartlarla 5 yıl vadeli, neredeyse İspanya'nın kamu borçlanması ile paralel oranlarda yurtdışından sabit faizle borçlanabiliyor" diyor.
Sabancı Holding CEO'su, önümüzdeki süreçte bir kredi derecelendirme kuruluşunun daha kredi notunu artırmasını beklediklerini söylüyor. "İkinci kredi kuruluşundan daha artış gelmesi daha büyük avantaj sağlayacaktır. Dış piyasada tahvil ihraçlarında artış göreceğimizi bekliyorum. Türkiye'nin gelişen piyasalar bono endeksine dahil olmasıyla yatırımcılar Türkiye tahvillerine daha fazla yatırım yapacaktır." diyor. Zafer Kurtul, Türkiye'nin not artırımı kadar kritik bir diğer gelişmenin ise sermaye piyasalarında olduğunu vurguluyor. Kurtul, sermaye piyasalarında hızlı bir büyüme halka arzlarda artış beklediğini belirtiyor. Özelleştirmede önemli adımlar atıldığını, tüm bu gelişmelerin ekonomide pozitif beklentilerini güçlendiren önemli faktörler olduğunu anlatıyor.
Suriye dışında 'dışarıda' önemli bir risk yok
Bunlar iç dinamiklerÖ Peki Türkiye'yi dışarıdan etkileyebilecek hiçbir olumsuz faktör yok mu? Zafer Kurtul, dış dinamiklerin etkisinin çok önemli olduğunu söylüyor ancak dışarıda Suriye ve komşu ülkelerdeki istikrar dışında 2013 yılı için önemli bir risk görmediğini anlatıyor:
"Çin'de yeni hükümet reformlar yapıyor ve biraz daha büyümeyi öne çıkaracak politikalar izliyor. Japonya daha genişleyici bir para politikası izliyor. Asya'da büyümeye yönelik tedbirler alınıyor. Bu yıl o tarafta geçen yıla oranla daha iyi büyüme oranları bekleyebiliriz. Avrupa'da ise yeni merkez bankası başkanının destekleyici politikaları ile sorunlar ertelendi. Sanki Avrupa'da büyüme anlamında çok iyimser olmamakla birlikte 2012'ye göre daha iyi bir yıl bekliyoruz. Yunanistan kurtarıldı, bankalar reform geçirdi. Avrupa'da bu yıl sıkıntı yaratabilecek bir ülke, konu pek kalmamış gibi görülüyor. Bu yıl büyüme Avrupa'da geçen yıla göre daha pozitif. Amerika'da ise mali uçurum aşıldı, borç tavanı konusu da aşılacak. 10 yıllık Amerikan tahvillerinin faizlerinde yükselme trendi başlıyor. Amerika'da konut piyasasında toparlanma başladı ki bu önemli bir gösterge. Dışarıda benim gördüğüm en önemli risk Suriye ve komşu ülkelerdeki istikrar. Bunun düzelmesi çok zaman alabilir."
Yapısal sıkıntılar devam ediyor, tasarruf artmalı
Bu ortamda Türkiye ekonomisinin, son 10 yılda yapılan reformların ve ekonomi yönetiminin başarılı performansının etkisi ile çok iyi bir gelişim gösterdiğini düşünüyor Zafer Kurtul. Hazine, Maliye, Merkez Bankası, BDDK gibi kurum ve kuruluşların pozitif katkısının bu ortamın oluşmasındaki etkisini vurguluyor. "Politik istikrar ile dünyadaki gelişmekte olan ülkelerden ayrıştık" diyor Kurtul, ancak bu noktada yapısal bazı sıkıntıların da devam ettiğini belirtmeden geçmiyor. Nedir bu sıkıntılar?
"Benim gördüğüm en önemli yapısal sıkıntılardan biri tasarruf oranının çok düşük olması. Bizim gibi hızlı gelişen bir ülke için yüzde 14 'lük tasarruf oranı hakikaten çok düşük. Bizim gibi bir genç ülkenin her yıl milli gelirin yüzde 20'si kadar yatırım yapması gerekiyor. Aradaki bu fark için biz krediye, yurtdışı borçlanmaya bağlı kalıyoruz. Bizim yıllık yüzde 7 büyüme potansiyelimiz var. Maalesef tasarruf açığımız nedeniyle yüksek büyüme oranı ülkemiz için sürdürülebilir değil."
Banker Kastelli'nin para hareketleri mercek altında!
Tasarruf oranını artırmak çok kısa vadede yapılabilecek bir şey değil. Ancak son dönemde atılan adımları çok olumlu buluyor Zafer Kurtul. Bireysel emeklilik sistemine (BES) gelen desteğin 'radikal' olarak tanımlanabilecek bir adım olarak tanımlıyor. BES'in ileride sosyal sigortalar sistemi açıklarının reforme edilmesine katkıda bulunacağını bireysel emekliliğin bu sistemle ikame edilmesi ile önemli bir sorunun aşılabileceğini öngörüyor. Böylece sosyal sigortadan gelen kamu açıklarının da azaltılabileceğini vurguluyor. Bundan sonrası için atılması gereken adımları ise yeni anayasa, vergi reformu ve sosyal sigortalarda reformu olarak sıralıyor.
Orta vadede en büyük risk gelişmiş ülke kamu borçları
Zafer Kurtul kısa vadede hem dünya hem de Türkiye ekonomisi için iyimser. Ancak orta vadede önemli bir risk görüyor: Gelişmiş ülkelerin devasa boyuta gelen kamu borçları. Yurtdışı faizlerde, liborda seviyenin çok düşük olduğunu, bu yıl da bu faizlerde bir artış beklemediklerini vurguluyor Zafer Kurtul ve ekliyor, "Ama herhalde bu seviyelerde son birkaç yıla giriyoruz. Bu kadar gevşek bir para politikasının uygulanması birkaç yıl daha sürer. Büyüme ile birlikte burada tekrar bir sıkılaşma, faizlerde 2015 yılı gibi bir artış beklenebilir." 2015'e kadar büyümede canlanma, emtia fiyatlarındaki artış ile orta ve uzun vadede global ekonomide enflasyon riskinin göründüğünü de vurguluyor.
Petrol fiyatlarında trend aşağı yönlü
"Ortadoğu'daki istikrarsızlıkların negatif etkisi oluyor ancak ABD'deki üretim artışı petrol fiyatlarını etkileyecek. 2013'te günlük 6.6 milyon varilden 6.8 milyon varile kadar bir artış bekleniyor. Kaya gazınında etkisiyle 2013 de fiyatlarda aşağı yönlü bir baskı olabilir.
Bunun yanında petrol tüketiminde daha tasarruflu olma yönünde alınan önlemler de etkili olmaya başladı. 2013'te dolayısıyla petrol fiyatlarında aşağı yönlü bir trend görebiliriz. Bu Türkiye için de çok iyi."
Bireysel emekliliğe girişte % 35 artış bekliyoruz
Zafer Kurtul, hükümetin açıkladığı bireysel emeklilik sistemine yeni destekle, 18 yaşını aşmış herkesin rasyonel olarak bu sisteme girmesi gerektiğini vurguluyor. Halen 20 milyar lirayı aşan bir fon olduğunu, bunun çok düşük olduğunu vurguluyor. Zafer Kurtul, "AvivaSa'nın burada payı yüzde 20 seviyesinde. Önümüzdeki dönemde katılımcı sayısında çok önemli bir artış bekliyoruz. Sisteme girişte bu yıl benim tahminim yüzde 35'i aşan bir büyüme olacaktır" diyor. Kurtul yeni mevzuatın etkisini görmek için emeklilik şirketlerinin halka arzını 2014'e ertelediklerini de belirtiyor.
Bu yıl 7 hidroelektrik projesi devreye giriyor
İkinci dağıtım bölgesi için çalışıyor
Sabancı, EnerjiSa'da 2015 yılında halka arz hedefliyor. Zafer Kurtul, EnerjiSA'nın yeni ortağı Eon'un işi geliştirmek açısından çok önemli katkısı olacağını düşünüyor. Yeni yatırım planları çok iddialı: "5 bin 500 megawatt mevcut lisansımız var. 2013 sonunda 2 bin 375 megawatt'a ulaşıyoruz. Bu yılın sonunda 7 tane hidroelektrik projemiz devreye giriyor. 2014'te de 5 projemiz devreye girecek. 2017'de 5 bin 500 megawatt kurulu güce ulaşacağız. 2020 yılında 8 bin megawatt'lık güce ulaşmayı hedefliyoruz. Portföyümüz iyi dağılmış; doğal gaz, hidroelektrik, rüzgar, ve kömür. Portföyün yarısı yenilenebilir enerji." Başkent Dağıtım'ı alan Sabancı Holding'in ikinci bir dağıtım bölgesini daha alma planı olduğunu anlatan Kurtul, "Önümüzdeki ihaleleri çalışıyoruz. Ayedaş ve Toroslar bölgeleri var. Bilgilerini aldık, hazırlanıyoruz" diyor. Kurtul, enerji sektöründe liberalizasyona doğru gidiş olduğunu, üretimde özelleştirmeler, gün içi piyasasının ve enerji borsasının kurulması, son kaynak tedarik tarifesinin oluşturulması, elektrik sektörünün liberalizasyonu yönünde atılan adımların çerçevesinde yeni tarifelerin geçerli olması gibi adımların sektörün yatırım çekmesinde kritik etkiye sahip olacağını vurguluyor.
Çimentoda bölgede satın alma yapıp kapasiteyi iki katlamayı hedefliyoruz
Zafer Kurtul, çimento sektörünün 2012'de miktarsal olarak büyümediğini, bu yıl ise ertelenen altyapı yatırımlarının hayata geçirilmesi ile büyüme beklediklerini anlatıyor. Çimento, Sabancı'nın büyümek istediği alanlardan biri: Mevcut kapasitelerimizi gözden geçiriyoruz. İç piyasada hala satın alma yaparak büyüme fırsatlarımız var. Bölge ülkelerde de hazır bir tesisi satın alma yaparak büyümek istiyoruz. Çimentoda son 5 yılda kapasiteyi iki katına çıkardık. Önümüzdeki 5 yılda da kapasiteyi iki kat artırmak istiyoruz. Bunu ancak yurtiçinde ve yurtdışında satın alma yaparak yapabiliriz." Çimsa, Afyon Çimento'yu satın alarak İç Anadolu Bölgesinde pozisyonunu güçlendirdi.
Peki Sabancı Holding çimentoda neden bu kapasiteyi korumanın ötesinde büyümeye odaklanıyor? Kurtul anlatıyor: "Çünkü çimento şirketlerimizde çok kuvvetli bir bilgi birikimi ve güçlü ekibimiz var ayrıca mali açıdan çok kuvvetliler. Sabancı'nın borçluluk oranı çok düşük çimento şirketlerimizin borçlanma imkanları var. Borç maliyetleri düştüğü zaman yatırım yapmanın hisse senedi fiyatlarına çok pozitif etkisi olur. Borsadaki yükselişe baktığınızda faiz oranlarındaki düşüşün buradaki etkisini görüyorsunuz... İyi proje bulunduğunda yatırım yapabiliriz."
Brisa'nın lastik yenileme pazarında yüzde 33 paya sahip olduğunu, şirketin dağıtım kanallarını çok iyi yöneterek, çok önemli bir performans gösterdiğini anlatan Kurtul, diğer bir Sanayi grubu şirketi Kordsa Global'in Endonezya'daki yatırımında kapasite artışı olduğunu da belirtiyor. Kurtul, "Kordsa Global, dünyanın 8 ülkesinde üretim tesisi olan ve naylon 66'da tüm dünyadaki pazarın yüzde 30'una sahip olan, polyesterde ise dünya pazarında payı yüzde 10 olan çok önemli ve gerçek anlamda global olan tek Türk şirketi" diyor.
Carrefour işi uzadı umuyorum kısa zamanda çözüme ulaşırız
Zafer Kurtul, perakende sektöründeki işlerini anlatırken artık söze Teknosa'dan başlıyor. Belli ki hem hisse performansı, hem karlılığındaki artış, Teknosa'nın holding içindeki önemini arttırmış . Teknosa'ın 2012 Mayıs ayında halka arzı yapıldı.Zafer Kurtul bu yıl Teknosa'da yüzde 25'lik bir ciro büyümesi beklendiğini açıklıyor. İnternet alışveriş sitemiz Kliksa Mart 2012 de faaliyete geçti ve bu şirketimizin çok büyük büyüme potansiyeli görüyoruz diyor. Peki ya Carrefour ile bir süredir devam eden süreç? 2012'de biteceği açıklanan sürecin 2013'e sarktığını belirten Kurtul, "Bu konuyu bir an önce bir neticeye kavuşturmaya çalışıyoruz. Biz yüzde 38.5, ortağımız 58.5 hisseye sahip. Çoğunluk Carrefour'da olduğu için onların ikna edilme gereği var." Carrefour birkaç bölge ülkesinde hisselerini ortağına satıp çıkmıştı, Türkiye'de de böyle mi olur? Kurtul, "Hayır, o konuda bir netlik yok. Biz de satabiliriz, onlar da" diyor.
Kredilerde yüzde 15-18 artış bekliyorum
"Akbank tüm ürünlerde 2012'de pazar payı kazandı. Akbank'ın toplam kredilerde Pazar payı yüzde 1 arttı ve yüzde 11.1 e çıktı. Kredi kartı kredilerine ilk sıraya yerleşti, Pazar payı yüzde 1.4 artarak yüzde 18.8 oldu. Sektörde kredi artışının bu yıl yüzde 15-18 seviyelerinde olmasını bekliyorum. Akbank için oran bunun da üzerinde olabilir."
Özlem ERMİŞ BEYHAN/DÜNYA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.