Saffet Ulusoy ruhu, Zahit Sağlık’ta yaşıyor
Bilgi öğretilir, ancak öngörü, hayal gücü ve vizyon beyne enjekte edilemez. Bu doğal yetenekler, genç işadamlarımızdan Zahit Sağlık’ta fazlasıyla...
Bilgi öğretilir, ancak öngörü, hayal gücü ve vizyon beyne enjekte edilemez. Bu doğal yetenekler, genç işadamlarımızdan Zahit Sağlık’ta fazlasıyla mevcut…
8 kardeşli bir ailede 3 numara olarak 1966 yılında dünyaya gelen Zahit Sağlık, çocuk yaşlarda babası ile birlikte gittiği yurtdışı seferlerle lojistik sektörüne giriş yaptı. Ondaki yönetim becerisini ilk fark eden babası Süleyman Sağlık, iki ağabeyini kısa bir süre firmanın başında denedikten sonra, dümeni daha ehil bir el olarak değerlendirdiği 3. kardeş Zahit Sağlık’a bıraktı.
Devlet kurumlarından aldığı eğitim bir yana, iş hayatındaki tüm bilgi ve becerisini Saffet Ulusoy okulundan edinen Zahit Sağlık, rahmetli Ulusoy’dan dağın arkasına bakabilmeyi de öğrendi.
1990’lı yıllarda rekabeti engelleyici ayak oyunları yapan Avrupalıyı, karadan dolanarak denizle ekarte eden Saffet Ulusoy’un A takımında işte bu genç oyuncu da vardı. Lojistik sektörümüzde ilk milyar Euro’luk markayı yaratmışlardı birkaç vizyon sahibi işadamı. Yaklaşık 10 yıl gibi kısa bir sürede zorunluluktan doğan milli bir gemi filosu olmuştu Türkiye’nin… 2010 yılına kadar Ro-Ro ve Kombine Taşımacılar Derneği’nin (RODER) 2. Başkanı olarak görev yapan Sağlık, 2005 yılında U.N Ro-Ro ve RODER’in Avrupa İntermodal Derneği’ne sundukları projeyle “Avrupa’nın En İyi İntermodal Taşımacılık Projesi” ödülünü kazandıran sürece liderlik etti.
Sağlık Group, 910 milyon Euro’ya ABD’li olan U.N Ro-Ro’daki en büyük paya sahip şirketlerden biriydi. Zahit Sağlık yönetimindeki kurum, bazı hissedarların aksine, oradan gelen parayı kısa sürede eritmeyerek yatırıma dönüştürdü.
VİZYON, HAYAL GÜCÜ VE ÖNGÖRÜ YETENEĞİ
Türk lojistik sektörünün önde gelen kuruluşlarından birinin başındaki genç iş adamımız Zahit Sağlık, sohbet etmekten büyük keyif aldığım bir dosttur da aynı zamanda. Örneğin, “İstanbul’u rahatlatacak ‘çılgın olmayan’ projeler” yazım tamamen Zahit Bey ile yapılan sohbet sonrasında onun bana anlattıklarıdır. OGS ve KGS’leri ana arter çıkışlarına koyarak, trafiğin akışını hızlandırmak… İstanbul’daki minibüslerin tamamının satılarak, buradan gelen parayı metro ya da havaray inşaatında kullanmak ve kazançları kadarını devlet tahvili yoluyla taşıt sahiplerine aylık olarak ödemek… Metrobüs yerine, üstte tren altta hızlı otobanın kullanılacağı çağdaş bir toplu taşıma sistemi, hep Zahit Sağlık ile yapılan sohbetlerde onun fikirlerinin yazıya dökülmüş halidir.
BEN 3. HAVAALANIN YERİNİ 3 YIL ÖNCE ÖĞRENDİM
Bir hafta sonuydu telefonum çaldı. Arayan Zahit Sağlık. “Vaktin var mı, sana bir şey göstermek istiyorum” dedi. Sonra, beni evime yakın bir yerden aldı ve yola koyulduk. Önce, Hadımköy’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından belirlenen, lojistik üs yapılacak alanı gösterdi. Ardından da, gerekçelerini de belirterek, doğru yerin neresi olacağını tarif etti. Sonra, denizin hemen kenarındaki kömür ocaklarını gezdik. Buraya kurulacak bir aktarma limanının İstanbul trafiğini nasıl rahatlatacağını anlattı bana. City lojistik kavramına en uygun yerlerden biri olarak da yine bölgenin idealliğine dikkat çekti. Yurtdışından gelen TIR’ların daha küçük araçlarla şehir içine yönlendirilebileceği bir sistemi canlandırdı sözleriyle…
Ama, en önemlisi, herkesin Silivri adını zikrettiği o günlerde 3. havalimanı için düşünülmesi gereken bölgenin Tayakadın, İhsaniye, Ağaçlı ve Akpınar noktalarının arasındaki, eski kömür ocaklarının bulunduğu bölge olmasını söylemişti. Geçtiğimiz günlerde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın verdiği ipuçlarından anlıyoruz ki, gerçekten havaalanı için seçilen bölge orası. Kanal İstanbul için yapılacak kazı çalışmaları sırasında çıkacak hafriyatın bir bölümü kömür ocaklarının yarattığı göletlerin doldurulmasında kullanılacak. Böylece o bölgede çok geniş bir alan yaratılacak. Doldurulan noktalardan birine de üçüncü havaalanı yapılacak.
MERAKLISINA BİR TÜYO DAHA
Zahit Sağlık, bir süredir Karaköy civarına odaklanmış durumda. Önce RODER’in Kemeraltı’daki binasını satın aldı. Arkasından, binanın hemen gerisindeki iki yapıyı da buraya kattı. Şimdi, hepsini yıkıp farklı tarzda bir konaklama tesisi yapmak amacında. Bundan birkaç yıl önce de, harap bir iş hanını bünyesine katmıştı. Bence, bu yatırımlar GALATAPORT ihalesi sonrası için yapılıyor. Parası olan işadamlarımıza duyurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.