Tüm dünyanın da merakla beklediği Türkiye'nin en büyük ulaşım projesi olan Marmaray Projes'nin açılışına 265 gün kaldı.
Altyapı Yatırımları Genel Müdür Vekili Metin Tahan, Marmaray Projesi ile ilgili yaptığı açıklamada, yatırımcı bir genel müdürlük olarak demiryolu, denizyolu, hava yolu ve metro inşaatlarıyla Marmaray Projesi’nin çok hızlı bir şekilde yürütülmesi amacıyla saha ziyaretlerinde bulunduklarını anlattı.
Haftanın yaklaşık 4 gününü Marmaray inşaat alanında geçirdiklerini ifade eden Tahan, ”76 kilometre olan Marmaray Projesi’nin 15,5 kilometresi yani Ayrılık Çeşme’den Kazlı Çeşme’ye kadar olan, Marmaray’ın esasını teşkil eden tamamen yerin altındaki boğaz içine yerleştirilen tüplerden geçen hattımızı 29 Ekim 2013 tarihine yetiştirilmesi çok çalışıyoruz” dedi.
Marmaray’ın açılışının, 29 Ekim 2013 tarihinde yapılacağını belirten Tahan, ”Marmaray’da karşılaştığımız çok ciddi sıkıntılar oldu. Yerin yaklaşık 60 metre altındaki tünellerde çalışıyorsunuz. İstanbul’un yerleşim noktasındaki trafik akışını düşündüğümüzde biz, 3 vardiya olarak 24 saat çalışıyoruz. Yerin altında çalıştığımız için hava durumu bizi etkilemiyor” diye konuştu.
Marmaray çalışmasında ciddi yol aldıklarını ifade eden Tahan, 29 Ekim 2013 tarihine kadar Gebze-Pendik arasındaki banliyö hatlarının iyileştirilmesi ve Marmaray’ı yetiştireceklerini bildirdi.
Gebze’den Halkalı’ya kadar olan bölümde çalışmaların devam ettiğini kaydeden Tahan, İstanbul sürat demir yolunun Köseköy’den sonraki bölümünü kesintisiz yol akışı sağlamak için 20 kilometrelik bölümü de 29 Ekim 2013'e bitirmeyi hedeflediklerini söyledi.
150 Yıllık Hayal Gerçek Oldu İstanbul Boğazı’nın altından geçecek bir demiryolu tüneli ile ilgili düşünce, ilk olarak 1860 yılında ortaya atılmıştı. Tünel, deniz dibi üzerine inşa edilen sütunların üzerine yerleştirilen tünel olarak planlandı. Bu tür fikirler ve düşünceler, izleyen 20-30 yıllık dönem içerisinde daha ileri düzeyde değerlendirildi ve 1902 yılında bir tasarım geliştirildi. Bu tasarımda İstanbul Boğazı’nın altından geçen bir demiryolu tüneli öngörüldü, fakat bu tasarımda, deniz dibi üzerine yerleştirilen bir tünelden bahsedildi. O zamandan bu yana, çok farklı fikir ve düşünceler denendi ve yeni teknolojiler, tasarıma dönüştü. İstanbul’da doğu ile batı arasında uzanan ve İstanbul Boğazı’nın altından geçen bir demiryolu toplu ulaşım bağlantısının inşa edilmesine yönelik istek, 1980'li yılların başlarında giderek arttı ve bunun sonucunda 1987'de ilk geniş kapsamlı fizibilite etüdü gerçekleştirilerek, raporlandı. Bu çalışma sonucunda, bugün projede belirlenen güzergah, bir dizi güzergah arasından en iyisi olarak seçildi.
1987 yılında ana hatlarıyla belirlenen proje, izleyen yıllar içerisinde tartışıldı ve 1995'te, daha detaylı etüt ve çalışmaların gerçekleştirilmesine ve 1987'deki yolcu talebi tahminleri dahil olmak üzere fizibilite etütlerin güncellenmesine karar verildi. Bu çalışmalar, 1998 yılında tamamlandı, elde edilen sonuçlar, daha önceden elde edilen sonuçların doğruluğunu göstererek, projenin İstanbul’da çalışan ve yaşayan insanlara birçok avantaj sunacağını ve şehirdeki trafik sıkışıklığıyla ilgili hızla artan sorunları azaltacağını ortaya çıkardı.
1999 yılında Türkiye ve Japon Uluslararası İşbirliği Bankası (JBIC) arasında bir finansman anlaşması imzalandı. Bu kredi anlaşması, projenin İstanbul Boğaz Geçişi bölümü için öngörülen finansmanın temelini oluşturdu.Bu kredi anlaşması, rekabete dayanan ihale yöntemiyle seçilecek olan bir uluslararası müşavirler grubunun teminini de kapsıyordu. Seçilen müşavir olan Avrasyaconsult, Mart 2002'de proje için ihale dokümanlarını hazırladı. İhaleler, uluslararası ve ulusal yüklenicilere ve/veya ortak girişimlere açık olarak gerçekleştirildi.
2002 yılında boğaz tüp geçişi ve yaklaşım tünelleri ile 4 istasyon inşaatını kapsayan sözleşme BC1 Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı, Tüneller ve İstasyonlar işi ihale edildi, ihaleyi alan ortak girişim ile Mayıs 2004'te sözleşme imzalanarak Ağustos 2004'te işe başlanıldı. Bu sözleşme için 2006 yılında JICA ile ikinci bir kredi anlaşması imzalandı.
LOJİPORT