Yeditepe Üniversitesi Lojistik Kulübü’nün, 2010 yılından bu yana düzenlediği Logistics Forum’un altıncısı Yeditepe Üniversitesi Kayışdağı Kampüsü’nde yapılan tören ve açılış konuşmalarıyla start aldı. Sektörün duayen isimleriyle lojistik öğrencilerini aynı platformda buluşturan Logistics Forum ’15’te üç gün boyunca lojistik konuşulacak. Forumun açılış konuşmacılarından Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, yaptığı sunumla katılımcılara adeta bir lojistik ziyafeti verdi. Ülkeler arası ilişkilerden Gümrük Birliği’nde yaşanan sorunlara kadar geniş bir yelpazede konuşan Nuhoğlu, Avrupa Birliği’nin kendi üreticisini korumak için Türk mallarının Avrupa’ya geçişini engellemeye çalıştığını söyledi.
AB, MALLARIN GEÇİŞİNİ ENGELLEYEMEYİNCE TIR’LARI ENGELLİYOR
AB’nin, 1996’da imzalanan malların serbest dolaşımı anlaşması gereği Türk mallarının Avrupa’ya geçişini doğrudan engelleyemediğini anımsatan Nuhoğlu, bunun yerine uygulanan karayolu kotalarıyla bir engelleme yapıldığını kaydetti. Nuhoğlu ayrıca, Avrupa Birliği’nin uyguladığı kısıtlamaların kendi yatırımcısının da önünü kestiğini söyledi. UND Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: “1996’da imzalanan malların serbest dolaşımı anlaşmasına rağmen, mallarımızı Avrupa’ya serbestçe götüremiyoruz. Bulgaristan kalkıp diyor ki, “Benim ülkemden sadece 10 bin araç geçirebilirsin.” Ama benim Almanya’ya 100 bin araçlık taşımam var, bu nasıl olacak? O zaman diyor ki, “Treni kullanacaksın.” Peki, neden ben sen tren kullanmıyorsun? Ya da başkaları neden kullanmıyor. Hatta İran bile kullanmazken neden ben tren kullanıyorum. Bunun nedeni şu; Avrupa Birliği diyor ki, “Türk malları rekabetçi, son dönemlerde gelişti. Onlar mallarını istedikleri gibi Fransa’ya, Almanya’ya, Hollanda’ya taşırsa, oradaki üreticiler zor durumda kalacak. Ama öte yandan 1 Ocak 1996 yılında imzaladığımız bir anlaşma var ve o anlaşma gereği istedikleri kadar malı taşıma hakları var.” İşte bu yüzden de malların geçişini engelleyemedikleri için ülkelerinden geçen TIR’ları engelliyorlar. Evet, kulağa çok basitmiş gibi geliyor ama durum gerçekten de bu. Ülkeler arası ilişkiler gerçekten de bu şekilde yürüyor.
"AB, KENDİ YATIRIMCISININ DA ÖNÜNÜ KESİYOR"
Avrupa Birliği ülkelerine 68 milyar dolarlık mal satarken, 90 milyar dolarlık mal alıyoruz. Yani sattığımızdan daha fazla mal alıyoruz. Sattıklarımızın yüzde 50’sini de Türkiye’deki AB üyesi ülkelerin yatırımcılarına ait. Bu ihracat Türkiye’ye ait değil, tamamen yabancılara ait. Yani kısaca AB, Türkiye’deki kendi yatırımcısının da önünü kesmiş oluyor. Gelip buraya yatırım yapıyorlar ve kendi mallarını ihraç edecekleri zaman kendi koydukları kotalara takılıyorlar.”
“İHRACAT KAYBIMIZ 5 BUÇUK MİLYAR DOLAR!”
AB’nin engellemeleri yüzünden Türkiye’nin, 5 buçuk milyar dolarlık ihracat kaybı olduğunu söyleyen Nuhoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bizim karayoluyla yaptığımız ihracatımızda belli sınırlamalar ve tanımlamalar var. Mesela benim ülkemden İran’a bir mal gidecekse, bir Alman İran’a mal satarken benim ülkemden geçecekse ben ona izin vermeyebilirim. Ya da pahalılaştırabilirim veya geçiş parası alırım. Ben Almanya’yla ticaret yapıyorum, Almanya’ya mal satacağım, Bulgaristan bana diyor ki, “Satabilirsin ama her geçişte bana 80 euro ödeyeceksin!” Romanya 234 euro istiyor, Macaristan 435 euro istiyor. Bu ne demek? Bunun hesabını yaptık, sadece bu kotalar yüzünden 5 buçuk milyar dolarlık ihracatı Avrupa ülkelerine yapamıyoruz. Bu, şu anlama geliyor: Ben Avrupa’ya mal satarken birilerinden izin alacağım, birilerine para ödeyeceğim. Rusya’yla aynı şeyi yaşıyoruz. Ya da İtalya’yla veya Avusturya’yla… Bu paylaşım savaşlarında ülkeler, kendi ülkelerindeki üreticilere avantaj sağlamaya çalışıyor. Durum gayet açık ve net.
Her ülke dünyada üretilen refahtan kendi ülkesine nasıl daha fazla refah transfer edebilir, ona bakıyor. Bunun da çok basit bir yolu var. Ne satıyorsunuz, ne alıyorsunuz? Sattığınızla aldığınız arasındaki fark ya size refah ve zenginlik olarak gelir ya da sizin üretiminiz bir başka ülkeye refah olarak gider. Ekonominin temel argümanı bunun üzerine kurulmuştur. Son on yılda dünyada yaşanan savaşlarda ölen insanların sayısı, ikinci dünya savaşında ölen insanların sayısından daha fazladır. Yani bir nevi, üçüncü dünya savaşı bütün dünyaya yayılmış bir şekilde devam ediyor. O halde bunu ekonomiyle eşleştirdiğiniz zaman, serbest ticaret denilen şeyin o kadar da serbest olmadığını, liberal sistemlerin aslında o kadar da liberal olmadığını görüyoruz. ‘Komşu ülkelerle mal alışverişi yapacağız, refah seviyemizi artıracağız’ derken karşımıza farklı farklı politikalar çıkıyor.”
Forumun ilk gününde düzenlenen panelin konusu “Transit Sorunlara Çözüm; Balo ve Viking Projeleri”ydi. UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin’in moderatörlüğünü yaptığı panelin konuşmacıları ise TCDD Yük Dairesi Şube Müdürü Orhan Akçay ve GEFCO Yurtdışı Ülke Müdürü Avşar Dada oldu.