Duyum, uyarıcıların duyu organları tarafından alınıp beyne iletilmesidir. Algı, uyarıcıların duyumlar aracılığıyla anlamlı hale getirilmesidir. Örneğin; tat almak veya ses duymak duyum iken, ne tadı olduğunu anlamak veya kimin veya neyin sesi olduğunu anlamak algıdır.
Duyum, fizyolojik bir olay olup her bireyde aynı şekilde gerçekleşir. Algı ise psikolojik bir olaydır ve bireyden bireye farklılık gösterir
Eyefortransport tarafından içinde bulunduğumuz Eylül ayı başında yapılan “Global 3PL & Logistics Outsourcing Strategy 2011 – 2012” anket sonuçlarına göre lojistik hizmet verenler (3PL), ve lojistik hizmet alanlar, farklı algılara sahipler.
Bu anketi cevaplayan firmaların; % 37’sinin yıllık cirosu 1 Milyar USD’nin üstünde ve % 29’u da 50 Milyon USD’nin altındadır. Firmaların % 74’ü 3PL ve diğerleri ise otomotiv, teknoloji ve hızlı tüketim gibi farklı sektörlerden olan lojistik hizmet alan firmalarıdır.
Bu çalışma, lojistik hizmet alanlar ile 3PL firmalar arasındaki önemli bir algı farkına ortaya koyuyor. Bu ankete göre;
· Lojistik hizmet alan firmalar, yeni 3PL seçerken “hizmet kalitesine” daha fazla önem veriyor. Onlar için “hizmet kalitesi”, “düşük fiyat”tandaha önemli bir seçim kriteridir.
· 3PL firmalar ise yeni 3PL seçerken lojistik hizmet alan firmaların “düşük fiyata” daha fazla önem verdiğini düşünüyor. Onlara göre; lojistik hizmet alan firmalar için “düşük fiyat”, “hizmet kalitesinden” daha önemli bir seçim kriteridir.
· Coğrafi uzmanlık ve yayılım, sektör uzmanlığı, 3PL’in büyüklüğü ve itibarı gibi kriterlerde ise iki taraf, aynı algıya sahip ve bunların önem derecesinde farklılık gözükmüyor. Bu kriterler, hem lojistik hizmet alan firmalar hem de 3PL firmaları için “hizmet kalitesi” ve “düşük fiyat” kriterlerinden sonra değerlendiriliyor.
· Benzer algı farklılığı “sözleşmelerin yenilenmesinde” ortaya çıkıyor.
o 3PL firmaları, sözleşmenin yenilenmemesi sebebi olarak “rakip 3PL firmalarının daha düşük fiyat vermesi” olarak görüyor.
o Lojistik hizmet alan firmalar ise “düşük hizmet kalitesini”, “sonradan ortaya çıkarılan gizli maliyetler” ve “diğer 3PL firmaların daha iyi ve daha farklı hizmet kalitesi sunması” kriterlerini, sözleşmenin yenilenmemesi sebebi olarak olarak görüyor.
· lojistik hizmet alanlar, 3PL firmasını değiştirme (değiştirmiş veya değiştirmeyi düşünen) nedeni olarak maliyet etkisini 2010 yılında % 20 gösterirken bu oran, 2011’de ise % 8’e kadar düşüyor. Öte yandan; hizmet kalitesinin etkisi ise 2010 yılında % 31’den 2011’de % 46’ya çıkıyor. Genel olarak lojistik hizmet alan firmaların yaklaşık % 54’ü ya mevcut lojistik hizmet sağlayıcısını değiştirmiş ya da değiştirmeyi düşünüyor.
· 3PL firmaları ve lojistik hizmet alanlar arasındaki bu algılama farkı, geçen seneki ankette de tespit edilmiş.
CapGemini’nin 15th Annual Third-Party Logistics Study (2010) çalışmasına göre yeni 3PL firma seçiminde; lojistik hizmet alanların çok büyük bir çoğunluğu “hizmet kalitesi”, “yasalara uyum” ve “risk yönetimi ve risklerin azaltılması” kriterlerinin, “fiyat” kriterinden çok daha önemli olduğunu söylerken 3PL firmalar ise “fiyat”ın çok daha önemli olduğunu düşünüyorlar.
3PL firmalar, lojistik hizmet alanları yani müşterilerini veya potansiyel müşterilerini doğru okuyamıyor mu?
3PL firmalar, lojistik hizmet alanları yani müşterilerini veya potansiyel müşterilerini yanlış mı yorumluyor?
Her iki taraf, birbirini tam anlayamıyor mu?
Niçin ?????
İki taraf arasındaki bu algı farkı; farklı yaklaşım tarzı ve farklı iş yapış şekilleri ortaya çıkarabilir.
Türkiye’de durum nasıl? Yukarıdaki çalışmalar gibi bir örneğe rastlamadım. Türkiye’deki akademik kurumlar, buna yönelik bir çalışma yapabilir.
Lojistik hizmet veren firmalar, eğer gerçekten “müşteri odaklı” olmak istiyorsa bu algı farkını ortadan kaldırmalıdır.
Lojistik hizmet alan firmalar da bu “algı farkını” yaratmamalıdır.
Her iki tarafta biberin acılığını veya baklavanın tadını aynı almalıdır.
Sanırım sadece taşımak veya depolama veya başka bir operasyon yetmiyor.
3PL firmaların müşterileri veya potansiyel müşterileri, farklı bir arayışın içinde. Nedir bu?
“Birbirimizi anlamıyoruz en iyisi bu ilişkiye son verelim”gibi bir sinema filmi repliği yerine taraflar, “birbirimizi anlamanın vakti geldi, zaman kaybetmemeliyiz” diyebilmelidir.