TUIK Türk İstatistik Kurumu verilerine göre, 1927 yılında nüfusumuzun % 76sı köylerde yaşamaktaydı. 2009 yılı verileri ise, kent nüfusumuzun % 75 oranına çıktığını, yani köylerimizde yaşama oranımızın % 25e indiğini gösteriyor. Cumhuriyet tarihimiz boyunca köyden kente büyük bir göç ve değişim yaşadık. 200 yılı sonrasında köylerimizin nüfusunda büyük bir değişim olmamışken; şehirlerimizin nüfusu 10.8 milyon kişi arttı. Köy nüfusu önce büyük şehirlerimize yönelirken, daha sonra bu şehirlerde yaşama, çalışma koşullarının zorluğu nedeniyle orta büyükteki şehirlerimiz de yavaş yavaş bu dalgadan nasibini aldı. En çok göç alan il İstanbul olup bu ilden sonra İzmir, Bursa, Ankara, İçel, Antalya illerimizin nüfusu göçlerle sürekli artmaktadır. Her merkez farklı özelliği ile göç almaktadır. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi kentler sanayinin gelişmesi nedeniyle, Zonguldak, Karabük, Ereğli, İskenderun, Batman madencilik ve sanayi nedeniyle, Antalya, Çeşme, Alanya, Kuşadası, Marmaris, Bodrum turizm nedeniyle göç almaktadır. İl ve ilçelerinin nüfuslarının artması bu yörelerin gelişmesine, üretimin ve tüketimin artmasına, lojistik ihtiyaçlarının büyümesine yol açmaktadır. Yeni organize sanayi siteleri, liman özelleştirmeleri, artan dış ticaret hacmi, gelişen turizm, zincir mağazaların Anadoluya açılması şehir içindeki yük hareketlerini artırmakta. Tüketimin artması üretim ölçeklerinin büyümesine, daha büyük araçlarla taşıma yapılmasına ve büyük depolara ihtiyaç göstermekte. Artık büyük depolara ihtiyacımız var. Tekirdağ, Samsun, Trabzon, İzmir, Antalya, İçel, Adana, Mersin, Hatay, Konya, Gaziantep, Eskişehir, Kayseri, Konya , Sivas illerimizde yakın gelecekte lojistik sorunlar yaşanacaktır. Şehirlerimiz bir yandan yatay büyürken bir yandan da çok katlı binalarla dikey büyümektedir. Her iki büyüme şeklinde de lojistik hizmetler zorlaşmaktadır. Geçmişte şehir içinde kalan toptancılar artık yerlerine sığamamakta, yollar araç sayısını kaldırmamakta, yeni ana arterler planlanmamaktadır. Bölgesel çalışan lojistikçilere büyük bir pazar şansı çıkıyor. İlinizdeki ufak ölçekli bayileri, distribütörleri, dağıtıcılar aynı çatı altına toplamak. Büyük lojistik firmalar Anadoluya adımlarını atmaya başladılar, yerler arıyorlar, stratejik iş birliği yapacak kuruluşular arıyorlar. Ulusal, hatta uluslararası şirketlerin Anadolu şehirlerine gelmesi; hem vakit ister, hem pahalı bir yatırımdır, hem de yerel sanayi ve ticaretten az pazar payı alırlar. Ulusal ve yerel şirketler bölgede satın alınacak şirket yaratılıncaya kadar veya büyük bir ihale alıncaya kadar bekleyeceklerdir. Bu noktada yapılacak şey bir çok şehrimizde 5.000-10.000 m2 lik ana depolarla şehir içi aktarma merkezlerinden dağıtım işlerine başlamaktır. İş kolaydır, potansiyeli ortadadır, teorik faydaları vardır. Kademli büyümeye, ortaklıklara açıktır. Lojistik maliyetlerini hem üretici hem de tüketici perspektifinden düşürecek, hızı ve kaliteyi arttırarak maliyet avantajı da yaratacaktır. Anadolu yeniden canlanıyor. Doğru lojistik yapabilirsek ekonomiye, işsizliğe, dar boğazlara, hatta politik risklere bile çözüm olanakları açısından faydası dokunacaktır. Başınızı Anadoluya çevirin ve oradaki kaynakları, fırsatları görün.