Seçimler yalnızca miting alanlarını hareketlendirmedi.
Takvim daralırken bazı bakanlık ve yatırımcı kuruluşlarda da dikkate değer bir tempo gözleniyor. Hareketliliğin bir kısmı, bitmeye yakın proje açılışlarını kapsıyor. Amaç AKP iktidarının propagandası, oy artırmaya dönük.
Fakat bir hareketlilik daha var ki, o daha sessiz sedasız ilerliyor.
Bazı bakanlık ve yatırımcı kamu kuruluşlarınca, kamusal varlıklar ve alanlar üzerinde çok kritik devir ve işlemler yapılıyor.
Biata hizalanmamış, demokrasi kültürüne bağlı hepimizi ilgilendiren ve rant odaklı olduğu ayan beyan ortadayken seçim gürültüsü ve susturulmuş medya ortamında yeterince görünür olamıyor, tartışılamıyor.
***
Söz edeceğim yazı 15 Mayıs 2018 tarihli.
T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürü İsa Apaydın imzalı yazının konusu “Ankara Misafirhanesi ile Demiryolu Müzesi ve Sanat Galerisinin Kapatılması”.
Resmi yazı, tarihi Ankara Gar Sahası’nda bulunan ve mülkiyeti TCDD’ye ait 49 bin 267 metrekare taşınmazın, Maliye Hazinesi’ne devredildiğini, bu nedenle müze ve sanat galerisinin ilgili emir gereği “kullanıma kapatılacağını haber veriyor”. Ayrıca “Binalarda bulunan demirbaş ve diğer eşyaların uygun bir depoda muhafaza edileceği” belirtliyor.
(Ankaralı olmayan okurlarımıza bir hatırlatma: Tarihi Ankara Garı uzun süredir atıl durumda. Yap-İşlet-Devret yöntemiyle Cengiz-Kolin-Limak’a yaptırılan Yüksek Hızlı Tren Garı kullanılıyor. Muhtelif garantiler burada da var.)
***
Müze ve sanat galerisi bu yazıyla birlikte, geçen hafta 25 Mayıs’ta kapatıldı. Çok hassas düşünen bürokrasi, kapatma için Müzeler Haftası’nı seçmişti. (Kampus içindeki tarihi Gar Lokantası zaten daha önce kapatılmıştı.)
Bu öyle bir yazı ki, insan:
- Cumhuriyetin önde gelen temsil mekânlarından biri olan (1937) Ankara Garı’ndaki tarihsel yapıların artık kamuya yasak olmasına mı,
- Kente girişin kapısı niteliğindeki Gar sahasının parsel parsel parçalanmasına mı,
- İçinde her bakımdan paha biçilmez parçalar bulunan müzenin “şak” diye kapatılmasına mı,
- Sanat galerilerinin azaldığı bir dönemde bu kadar değerli bir kamusal sanat galerisinin kullanımaz hale gelmesine mi,
- Bu tescilli yapılar ile birlikte 50 dönüm arazinin TOKİ tarafından kim bilir kimlere, nasıl satılıp tahsis edileceğinini bilememeye mi üzülsün, karar veremiyor.
Üçlü protokol
Maliye Bakanlığı, TCDD ve TOKİ arasında 13 Mart 2018’de imzalanmış, üçlü protokolden söz ediyoruz.
Bu protokol, Ankara’nın tam ortasında, hem maddi, hem de -Cumhuriyet miras ve hafızası için- manevi bakımdan değerli bu alanı kamusal bir mekân olmaktan çıkaracak “rant ruhu” taşıyor. TCDD 50 bin metrekareyi Maliye Bakanlığı’na devrediyor.
Bu devir karşılığında da TOKİ, TCDD’ye Sincan-Etimesgut’ta bulunan (TCDD’nin mülkiyetindeki) arazisine konut ve işyerleri yapmayı taahhüt ediyor.
Cumhuriyet hafızasıyla özdeş Ankara Garı’nın bulunduğu alan ile Etimesgut’taki arazilerin kıyaslanmasına bakar mısınız?
Dahası da var. Ankara Gar alanını devretmesi karşılığında, TOKİ’nin TCDD’ye inşaat, hizmet binası, kreş ve cami yapacağı Etimesgut’taki arazi de 60 yıl önce bambaşka bir amaçla TCDD’ye devredilmiş. Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) parçası olan bu arazi, 1959 yılında, TCDD’ye “sadece ikince demiryolu güzergâhı yapılması için” yasayla devredilmiş.
İkinci demiryolu güzergâhı yapılsın diye yasayla devredilmiş AOÇ arazisine hizmet binası, kreş, misafirhane ve cami yapılması, hukuka bayağı uygun.(!)
Bu devir birkaç gün önce yargıya taşındı. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, kapsamlı bir dilekçeyle idare mahkemesine başvurarak yürütmenin durdurulması talebinde bulundu.
Maliye, TOKİ, TCDD öyle bir tasarrufta bulunuyor ki, hepimizin Ankara Garı’nın bulunduğu bu alanın, talan edilmeyeceğinin yakın gelecekte falanca şirkete, şirketlere, rant alanı olmayacağının hiçbir garantisi yok.
Cumhuriyet mirasını darmadağın edip hafıza yıkmak bu kadar kolay olmamalı.
Söz konusu olan, Cumhuriyet değerlerine bağlı hepimizin yurttaşlık hakkıdır.
Çiğdem TOKER - CUMHURİYET