* Sonunda, göze görünmeyen canlının adının “COVID-19” olmasına karar verildi. Tama yakın bir kesinlikle karar verilemeyen, hangi hızda gezegen geneline yayılacağı ve ne boyutta bir tehlike unsuru oluşturacağıydı?
* Rüşdünü defalarca ispat etmiş meşhur “Coronavirus/Koronavirüs” ailesinin yeni bir üyesi olduğu belirtiliyordu. Kısa süre içinde, aslında epeydir kimi hayvanlarda mevcut olduğu fakat insan bedeni için yeni sayılabileceği anlaşıldı. “İnfluenza” yani gribi andıran yakınmalarla beliriyor ve süratle alt solunum sistemine kapağı atarak insanı “pnömoni” yani zatürre sebebiyle öldürebiliyordu. Şu an, vücuduna girdiği her 100 kişiden 2’sinin rahatlıkla canını alabileceği açıklanmıştı. %2 mi? İnsanlık ne kadar da iyimserlik düşkünüydü? Bu, “o”nun için daha başlangıç değeriydi!
* Ciddiyetini geniş halk yığınlarına daha çarpıcı biçimde anlatabilmek amacıyla yeryüzü medyasında sıkça “Katil Virüs” lakabıyla anılmaya başlandı. Ancak bu durum COVID-19’un bile kafasını karıştırdı ve hafif bir kimlik bunalımı yaşamasına yol açtı çünkü etrafta uzun senelerdir fink atan başka katil karakterli virüsler de vardı. Bununla birlikte, söz konusu virüsler ya kontrol altına alınmış ve toplumlarca kanıksanmış ya da salgın yapma niteliklerini önemli ölçüde yitirmişlerdi. Oysa “o” hâlâ çok güçlü, çok gizemli ve çok gürültü çıkarıcıydı.
* Sivil havacılık endüstrisini 2020 senesi sonuna dek 30 milyar dolar, kruvaziyer endüstrisini ise 45 milyar dolardan az olmayacak miktarlarda ekonomik zarara uğratacağına kesin gözüyle bakılıyordu ama bu rakamlar “o”nun için yeterli değildi. Üstelik neden hâlâ otelcilik ve konaklama endüstrisinde yol açabileceği korkunç finansal tahribat hakkında hiç rakam verilmiyordu? Niye kimse toplu taşımacılıktaki tahmini yıkımı hakkında kayda değer açıklamalar yapmıyordu? Daha daha fazla zarar yaratabilmeli, kendinden daha daha sık bahsedilmesini sağlamalıydı. Ataları bir vakitler ne demişlerdi? “Hırs, açgözlülük ve doyumsuzlık konularında insanlığı dikkatle izle, doğru analiz et ve iyi örnek al! Ancak bu şekilde adını yinelenme eğilimindeki tarihe acılı ve kalıcı biçimde yerleştirebilirsin!”
* Beklenildiği gibi, aniden ortaya çıkışı hakkında komplo varsayımları hatta kuramları ortalığa saçılmaya başlandı. Çaresizliğin kokusu sinmiş her korkunun kişilerin beyinlerinde komplo görüşleri yaratmaması olanaksızdı. Hele bir de, insanlık âleminde bitmek bilmeyen derin ve karanlık özellikteki tehdit, kuşku, güvensizlik ve nefretin ulaştığı ölçüsüzlük anımsanacak olursa. Sözün özü, komplo “o”nun işini daha incelikli yapmasına yarayacak altı harfli bir kelimeydi, işte o kadar!
* Sonunun hakikaten ne olacağını tabii ki kimseler değil, bizzat kendisi en iyi biliyordu. İnsanlık “o” ve “o”nun gibiler yerine yanlış düşmanlarla kapışma, hiç soluklanmadan yeni düşmanlar arama sağıksız çabasını sürdürdükçe, “o” da insanlığın canına okumayı kesinkes bırakmayacaktı.
* Yine de şöyle düşünmeden edemiyordu: Acaba insanlığın ileri zekâlı ve çalışkan bireylerinin önlem ve tedaviye yönelik yoğun çabalarını aymazlıkla küçümsemiş olabilir miydi? Daha sessiz ve derinden, daha yavaş şekilde ilerlemeyi mi denemeliydi? Yoksa o yaralı ve yalnız ruhlu, dâhi edebiyatçılarn en önde gelenlerinden “Edgar Allan Poe”nun yazdığı gibi, “Görülen her şey, düş içinde bir düş müydü?”
Verimli günler ve gelecek pazar yine bu sütunda görüşmek üzere.
Yazarın notu: Şimdilik, “COVID-19”un gezegenimizde yol açtığı (ve açabileceği) yaygın salgınının demiryolu ve karayolu taşımacılığı üzerindeki rakamsal zarar tahmini verilerine açık biçimde değinilmedi. Bununla birlikte, söz konusu tehlikeli virüs salgınının demiryollarıyla karayollarındaki yolcu ve yük trafiği üzerinde neden olabileceği negatif etkiyi görmezden gelmek, somut gerçeklerin yadsınması anlamını taşıyacaktır. Doğallıkla gündemden düşmeyen koronavirüs sorunu hakkında, önümüzdeki haftalarda açıklığa kavuşturulmayı bekleyen bence son bir önemli konu daha var ki, o da 24 Temmuz - 9 Ağustos 2020 tarihleri arasında Japonya’nın başkenti Tokyo’da düzenlenecek Yaz Olimpiyatları! Tıp ve spor otoritelerinden bu konuda net nitelikte olumlu veya olumsuz bir açıklama henüz gelmedi. Kanımca bir süre daha, “İzleyip görelim” temkinli tutumunda olmayı sürdüreceğe benziyor hemen herkes!