Homeros'un İlyada eserinde anlatılan Troya (Truva) savaşının en önemli figürlerinden olan Aşil’in (Akhilleus) annesi, Thetis, Aşil’e ölümsüzlük kazandırmak için çocukken onu büyülü Stiks Irmağı'na daldırmıştır. Bunu yaparken topuğundan tuttuğu için Aşil’in topuğu büyülü suya değmemiştir.
Aşil’in ölümü, ancak topuğundan alacağı bir darbeyle olacaktır. Truva Prensi Paris, okla onu topuğundan vurur ve ölümsüz olduğuna inanılan Aşil’i öldürür.
Adını Yunanlı Aşil’den alan Aşil tendonu, insan vücudundaki en güçlü yapılardan biri olup topuk kemiğini baldır kaslarına bağlayan doku bandıdır. Aşil tendonu, bir insanın yürüyebilmesi, koşabilmesi ve hatta ayakta durabilmesi için çok önemlidir.
Aşil tendonu, Aşil’in en zayıf noktasıydı.
Aşil tendonu, vücudun en güçlü yapılarından birisi ve insanın hareket kabiliyeti için çok önemlidir.
Bir şeyin, hem çok güçlü ve çok önemli hem de en zayıf olması biraz garip gelebilir.
Şirketler, istisnasız hepsi, “insan kaynağı bizim için çok önemlidir” vurgusunu yapıyor.
İnsan vücudu; baş, gövde, kollar ve bacaklardan oluşur.
Şirketlerdeki patron ve üst yönetimi “başa”, orta düzey yöneticileri “gövde ve kollara” ve alt düzey (mavi yakalıların ilk amiri) yöneticileri ve mavi yakalıları ise “bacaklara ve ayaklara” benzetmek yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Beynin bulunduğu baş, vücudun strateji merkezi ve kalbin bulunduğu gövde ise vücudun taktik merkezi olarak çalışırken bacaklar ve ayaklar; vücudu taşır ve vücudun hareketini gerçekleştirir.
Beyin veya kalp olmazsa ölürüz. Bacaklar ve ayaklar olmaz ise hareket edemeyiz.
Patronlar ve üst yönetim, en güzel ve en doğru stratejileri belirleyebilir; orta düzey yöneticiler de en doğru taktikleri planlayabilir; bacaklar ve ayaklar ise stratejiyi ve taktikleri taşır.
Ya taşınamazsa?
Bütün doğru stratejiler ve taktikler ne olur? Taşınabilir mi? Ayakta durabilir mi?
İnsan kaynağının çok önemli olduğunu vurgulayan şirketler, bacaklarına ve ayaklarına yani alt kademe yöneticilerine ve mavi yakalılarına ne kadar önem veriyor ve onların sağlıklı olması için ne yapıyor?
Dünya genelinde her 100 çalışandan 87’si ve Türkiye’de 93’ü (1), her an (uygun koşullar gelişirse) şirketinden ayrılamaya hazırdır (2010 yılında Dünya genelinde ve Türkiye’de her 100 çalışandan 89’u). İşinden her an ayrılmaya hazır olan 93 çalışanın 60’ı “işine bağlı olmayanlar (not engaged) ve 33’ü de “işinden kopmuş olanlardır (actively disengaged)”
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu “Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi’ndeki nakliye sektöründe çalışan mavi yakalılar için ise her 100 çalışandan 94’ü (1) her an şirketinden ayrılmaya hazırdır.
Çalışan Devir Hızı oranı, Türkiye genelinde 22% ve lojistik işinde ise 15% civarındadır. (2) * Lojistik işinde özellikle depo yönetimi kapsamında “çalışan devir hızının” 10%’dan fazla olması, şirketler için çok olumsuz durumlar oluşturabilir. (3)
Çalışan Devir Hızının fazla olması kadar “az olması da” problem oluşturabilir. Çalışanlar, ya “çaresiz oldukları” için şirkette çalışmaya devam etmek zorunda olabilir ya da onların yetkinlikleri çok düşük olduğu için diğer şirketler (rakipler), çalışanları tercih etmiyor olabilir.
İş değiştirmede ücret veya maaş, artık tek başına çok önemli değildir. Çalışma şartları (30,2%) ve patron & yönetici ile ilişkiler (15,44%) de, çok önemli olmaya başlamıştır.(4) “Maaşı veriyoruz, sigortan var, serviste var. Daha ne istiyorsunuz” söylemleri bitmek üzeridir (hatta bitti).
Alt kademe yöneticiler ve mavi yakalılar, şirketin Aşil tendomudur.
Ölümsüz olduğuna inanılan Aşil’in, bir okla topuğundan vurularak öldüğünü unutmayalım.
Saygılarımla,Oruç KAYA
- GALLUP “Global Workplace – 2013 (141 ülkede 73.752 ve Amerika’da 151.335 çalışan)
- PERYÖN “ Çalışan Devir Oranı Araştırması –Haziran 2015”
- WERC DC Measures 2015
- Eleman.NET, 20 Ağustos 2015, 12.535 mavi yaka ve ara kademe personel ile yapılan anket