Aşure, sadece dini ritüel mi?
Muharrem ayının 10'uncu günü (bu sene, 11 Ekim), Aşure Günü olarak kutlanır. Aşure’nin ve Aşure Günü’nün dini açıdan anlamını ve önemini, din bilginlerine ve uzmanlarına bırakıyorum.
Aşure; farklılıkların, birlikte uyum içinde olabileceğinin en tatlı kanıtı olup paylaşmanın dayanılmaz güzelliğidir.
Aşure yapmak için birçok farklı malzeme kullanılır. Annemin en az 15 farklı malzemeyi kullandığını biliyorum. Öte yandan daha fazla hatta 40 farklı malzeme de kullanılıyormuş.
Kullanılan bazı malzemeler; su, buğday, şeker veya bal, fasulye, nohut, ceviz, fındık, badem, nar, kayısı, incir, üzüm, tarçın, gül suyu, tuz, limon veya portakal kabuğu, süt, kuş üzümü…
Dikkatinizi çekti mi? Hiçbiri, birbirine benzemiyor ve her birinin ayrı bir tadı var.
Hatta limon, tuz ve tarçın gibi bazıları, tek başına yenilemez veya yerken çok zorlanılır.
AMA bu farklı malzemeler, birlikte kullanılabiliyor ve birbirinin tadını yok etmeden muhteşem bir lezzet yaratıyor. Böylece hem Aşure’nin kendi tadını hem de narın veya cevizin veya kayısının tadını alabiliyorsunuz.
Aşure, felsefedeki “çokluğun birliği” ilkesinin tezahürüdür. Bu, İslami felsefede “kesrette vahdet” ve Batı felsefesinde “in varietate concordia” olarak isimlendirilir. Buradaki “çokluk”, birbirine benzeyenlerin oluşturduğu “çokluk” değildir. Aksine farklı veya birbirine benzemeyenlerin oluşturduğu “çokluktur”.
Çokluk aynı zamanda kendi içinde birliği de sağlamalı ve çokluk içindeki farklılıklar, birbirini tüketmeden aksine birlikte başka bir şey üretebilmelidir. Önemli olan farklı veya birbirine benzemezlerin, bir arada ve uyum içinde olabilmesidir.
İşte Aşure, bize bunu ispatlıyor.
Birbirinden farklı malzemelerin oluşturduğu çokluk, biri diğerini tüketmeden aksine bir arada durarak yeni bir tat oluşturabiliyor.
Hayatında hiç Aşure yememiş birisinin önüne Aşurelik malzemeleri koyarsanız, onun aklına hemen “Bu farklı şeylerle ne yapılacak?” sorusu gelebilir ve şaşkınlıkla “Hiç tuz, şeker ve nar bir arada kullanılabilir mi?” diye sorabilir ve “Acaba yeni bir gurme denemesi mi olacak veya füzyon mutfağı mı deneyecek?” diye şüphe ile bakabilir.
Nasıl ki farklı tat, renk ve kokulardan oluşan Aşurelik malzemelerin birlikte kullanılmasıyla ve daha önemlisi her bir malzemenin diğerinin tadını bastırmadan kendi tadını koruyarak güzel bir tatlı yapılıyorsa, şirketlerdeki insan kaynağı da bu şekilde olmalıdır.
Her şirkette farklı karakter ve nitelikte onlarca, yüzlerce hatta binlerce insan çalışıyor.
Her biri Aşurelik malzemeler gibi farklı özelliklere sahiptir.
Kimi limon, kimi tarçın, kimi ceviz, kimi tuz, kimi, ceviz, kimi de nar.
Aynı aşure gibi…
Şirketler, insan kaynağını yönetirken Aşure’den ilham almalıdır.
Farklı karakterler (kişilikler) ve farklı beceriler, birlikte ve asla biri diğerini tüketmeden uyum içinde olabilir.
Bunlar, birlikte ama biri diğerini tüketmeden aksine çoğaltarak Aşure’nin eşsiz tadı gibi başarılı ve uzun soluklu işler üretebilir.
Hele bir de anne eli gibi usta bir Aşure yapan varsa… o şirkette yılın her günü Aşure yenilebilir.
Ağzınız hep Aşure tadında olsun.
Saygılarımla