Atatürk; sadece çok iyi asker, strateji ve taktik uzmanı, teşkilatçı veya devlet adamı değildir.
Atatürk, çok iyi bir lojistik uzmanıdır.
Kurtuluş Savaşı öncesi Türkiye’nin ulaşım alt yapısı ve ordunun ikmal durumu çok kötüdür (XIII. Türk Kolordusu Kumandanı Ali İhsan Paşa, 16.07.1916 tarihli telgrafında “ Bugün kıtaatım açtır…” diye yazar.)
Büyük Zafer sonrasında ise İsmail Habip “...askerlerini vagonlarla, biz çarıklarla sevk ediyorduk, mühimmatlarını kamyonlarla getiriyor, biz kadınlarımızın sırtında taşıyorduk… yenilmek onlara, yenmek bize düştü.” ve Falih Rıfkı Atay “Türkler dirilmiyor, yaşadıklarını ispat ediyordu”diyordu.
Atatürk’ün planladığı ve uygulanmasını sağladığı lojistik hareketler ve milletin fedakârlıkları sayesinde zaferin kazanılmasını sağlayan lojistik destek mekanizması yaratılmıştır.
Atatürk, çok önemli lojistik dersler vermiştir.
Doğru lokasyonun seçilmesi
Lojistik operasyonların yapılacağı tesislerin ve hareket bölgelerinin seçimi ve yeri, lojistiğin başarısı için çok önemlidir.
Atatürk; muharebelerinin yerini önceden doğru tespit ederek (Batı Cephesi ve Afyon – Dumplupınar) askeri ve lojistik planlarını buna göre yapmıştır. Cepheye malzeme (cephane, silah, yiyecek, kıyafet, ilaç) ve asker akışını desteklemek için sahip olunan bütün olanaklar, bu bölgede toplanmıştır.
Atatürk, Batı Anadolu’daki savaşa en uygun lojistik nokta olması ve demiryollarının kesişim yeri olması nedeniyle Ankara’yı yönetim ve ana ikmal merkezi seçmiştir.
İnebolu’ya deniz yolu ile getirilen malzemeler; kağnı, at arabası ve sınırlı sayıdaki kamyonlar ve İç Anadolu’dan Yahşi Han’a (Kırıkkale) kağnı ile getirilen malzemeler de demiryolu ile Ankara’ya sevk edilmiş ve burada kontrol edilip tasnif edildikten sonra cepheye sevk için Malı Köy ve Polatlı’ya gönderilmiştir.
Inbound ve outbound lojistiğin önemi
Üretim öncesi tedarik edilen ham madde, mamul ve yarı mamullerin, üretime doğru şekilde teslim edilmesi ve ürünlerin müşteriye doğru şekilde sunulması için lojistik hareketler çok önemlidir.
Zaferin kazanılması için cepheye, malzeme akışı çok önemliydi. Atatürk, bunun sağlanması için çalışmaları planlamış ve direktifleri vermiştir.
İnebolu Limanı, Anadolu’da işgal altında olmayan, Rum çetelerinin saldırmadığı ve Ana İkmal Merkezi Ankara için denize en yakın ve en güvenli yerdir. İnebolu-Ankara hattı, Millî Mücadele’nin en hayati yolu “inbound lojistik” haline gelmiştir. Bu hat üzerinde akışın sağlanması için İnebolu’da 1920’de “Yükleme – Boşaltma Kumandası” kurulmuş, konaklamak ve güvenlik için han ve karakollar yapılmış, Berlier kamyonlar ile ilk Motorlu Ulaştırma Kolu kurulmuş ve yol ve köprülerin bakım ve onarımı için Kastamonu ve Çankırı’da “amele taburu” oluşturulmuştur.
Tekâlif-i Milliye ile toplama merkezlerine teslim edilen malzemeler stok merkezlerine ve cepheye kadar nasıl ve hangi vasıta ile taşınacaktır?
Atatürk, Osmanlı’nın menzil teşkilatları uygulamasını Batı Cephesi ve İç Anadolu’ya kadar uzanacak şekilde yeniden (Dinar, Akşehir, Emirdağ ve Konya Menzil Müfettişliği teşkilatları Ankara Sevkiyat ve Nakliyat Umum Müdürlüğü) düzenletmiş ve mekkâre (yük hayvanı) kollarını kurdurmuştur. Menzil Teşkilatı, 9 Eylül 1922’ye kadar çalışmıştır. Ayrıca; Erzurumlu Nafiz Bey’in (Nafiz Kotan, 1885 - 1946) armağan ettiği üç uçak gibi önemli bağışlar da olmuştu.
Planlama
Lojistik Yönetimi’nin ilk adımı planlamadır.
Atatürk, Samsun’a çıkmasını takiben Kurtuluş Savaşı’nın taktiğini ve lojistik hareketleri planlamıştır.
Atatürk, 4 Ağustos 1921’de Meclis’e yaptığı konuşmayı Nutuk’ta şöyle yazar “Ankara’da bulunduğum süre içinde yalnız ordunun insan ve taşıt bakımından yiyecek ve giyeceğinin nasıl temin edileceği ile ilgili tedbirleri almak ve düzenlemeler yapmakla uğraştım.”
Ordunun ihtiyaç duyacağı malzemelerin ve hizmetlerin (bakım ve onarım) tedarik edilmesi için Atatürk’ün hazırladığı ve 07 Ağustos 1921’de yayınlanan Tekalif-i Milliye Emirleri’nin 5 ve 10’uncu maddeleri, ulaştırma araçlarının ve hayvanlarının temini ve taşımaların yapılması ile ilgilidir.
Askeri malzemelerin üretimi ve onarımı için gerekli askeri fabrikalar (Erzurum, Eskişehir, Keskin, Ankara, Kayseri, Konya) ve Konya’da Askeri Nalbantlık Okulu, Atatürk’ün emirleri ile kurulmuştur. Farklı tüfek ve farklı fişeklerin kullanılmasından dolayı fişek ikmalinde zorluk yaşandığı için Sakarya Muharebesi’nden sonra her birlikte aynı cins tüfek ve fişeğin olması sağlanmıştır.
Atatürk, askeri malzemelerin Anadolu’ya naklini de organize edecek gizli kuruluşların (Karakol ve Geçit Teşkilatları) İstanbul’da oluşturulmasını emretmiştir.
Karadeniz’den malzeme ikmalini kontrol ve koordine etmek için “Umur-u Bahriye Müdürlüğü” ve Antalya’dan malzemelerin Batı Cephesi’ne sevki için Eğridir Gölü Bahriye Müfrezesi kurulmuştur.
Bilgi ve bilgi akışının önemi
Lojistiğin başarılı olması için doğru bilgiye sahip olunmalı ve bu bilginin akışı sağlanmalıdır.
Büyük Taarruz’da bilgi akışı için muhabere cihazları, savaş öncesi tamamlanmış ve birliklere dağıtılmıştır.
Atatürk, düzenli istihbarat sağlanması için Binbaşı Şükrü Âli Bey’i görevlendirmiş ve bilgi akışının sağlanması için İstanbul’da gizli teşkilatların kurulmasını emreder.
Lider Yönetici
Lojistik operasyonların başarısı Lider Yöneticinin varlığına ve ekibinin başarısına bağlıdır. Yönetici, işleri doğru yaparken Lider, doğru işi yapar. Lider Yönetici ise doğru işi doğru yapar.
Atatürk, Lider Yöneticidir.
Atatürk; her kademedeki askeri birliği yönetmiş, savaş sanatının bütün inceliklerini uygulamış ve lojistiği iyi yöneterek başarılar kazanmıştır.
Atatürk sadece direktif vermemiş aynı zamanda sahada fiilen uygulamalar gerçekleştirmiştir. Celal Erikan “Komutan Atatürk” kitabında “Atatürk geri işlerinin (lojistik aktiviteler) gereğini çok iyi algılamıştır. 1911’de Derne’de, 1915’de Çanakkale’de, 1916’da Doğu cephesinde ve Başkumandanlık görevinde önce geri işleri planlamış ve uygulamıştır.” diye yazmaktadır.
Ordu ve millette Atatürk’ün ne yaparsa, doğru olduğu görüşü yerleşmiş olmasına karşın, güçlü ve çok iyi bir ekip (Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, Ali Fuat Cebesoy, Kâzım Karabekir ve diğer büyük komutanlar ve genç subaylar) ile çalışmıştır.
Atatürk cephede askerleri ile birlikteyken Hacı Anesti, ordusunu İzmir’den yönetmektedir. Hacı Anesti’nin emirleri, birliklere ulaşıncaya kadar durum değişmekte ve emirleri de anlamsız kalmaktadır. Atatürk’ün cephede olması hem askerin moralin artırmış hem de emirlerin iletilmesini ve uygulanması sağlanmıştır.
Atatürk; savaş dışında da lojistiğe önem vermiştir. Örneğin; 1924’de kurulan İş Bankası’nın ana sözleşmesine nakliye ile ilgili teşebbüsler kurmayı veya iştirak etmesini ekletmiş, 17.09.1938’de hasta yatağında iken 4 senelik 3 numaralı plandaki Trabzon ve Zonguldak limanlarının yapımı yatırım projesini dinlemiş ve 23.05.1927’de Devlet Demiryolları ve Limanları Genel Müdürlüğü’nün kurulmasını sağlamıştır.
The Saturday Evening Post” yazarı İsaac Marcosson; Atatürk ile yaptığı görüşmeyi, 20.10.1923 tarihli yazısında “Atatürk canlandırma programında tarım, ulaştırma ve sağlığın öncelikli olduğunu söyledi.” diye yazmaktadır.
Bir 30 Ağustos törenin sonra Ankara Palas' ta genç subaylara “Dünyanın en büyük komutanı kimdir?” diye sorar ve “Sizsiniz” cevabını alınca Atatürk, “Hayır, Timurlenk’tir. Uyguladığımız savaş kurallarını; özellikle çok önemli olan ikmal başta olmak üzere, harekât ve istihbarat dâhil, her yönüyle uygulamıştır” demiştir.
Atatürk, zaferin kazanılması için çok lojistiği doğru planlamış ve doğru uygulanmasını sağlamıştır.
Onun lojistik ile ilgili uygulamaları, bugün bile lojistik uzmanlarına ders niteliğindedir.
En iyi lojistikçi olan ATATÜRK’e bize bıraktığı zenginlikler ve özgür olmanın şerefi için teşekkür ederiz.
Ne Mutlu bize; onun gibi usta bir lojistikçi ile aynı vatanı, aynı bayrağı, aynı toprağı... paylaşıyoruz.
Saygılarımla,