Ne kadar radikal bir çözüm olmadığı ortada ise de metrobüs, trafik sorununun geçici çözümü oldu diyebiliriz. İkinci aşamada Söğütlüçeşme?ye, haziranda da Beylikdüzü?ne kadar uzatılması gündemde.
Buraya kadar hiçbir itirazımız yok. Ancak, sayın Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden üç kişiyi Beylikdüzü?ndeki evimde misafir etmek isterim. Hele, Metrobüs?ün şimdilik son durağı olan Avcılar?dan sonraki otobüs saatlerini düzenleyen bir yetkili olursa da, özel ihtimamla ağırlama sözü veririm. Tek ricam, 17:00-20:00 saatleri arasında makam araçları yerine metrobüsle Avcılar?a; oradan da evimize Beylikdüzü?ne gelmeleri. Bir hafta dayanabilirlerse namerdim.
BAKIN NELER OLUYOR?
Zincirlikuyu?dan gayet güzel biniyorsunuz; büyük bir ihtimalle de oturuyorsunuz. Gerçekten denildiği gibi gayet hızlı da Avcılar?a ulaşıyorsunuz. Avcılar son durak, o saatte tam bir cadı kazanı. Minibüsler, otobüsler, insan kalabalığı... Izdırap başlıyor. Çünkü, ara bağlantıda en azından iş saatinde sıklıkla olması gereken otobüs seferleri 20-30 dakikada bir yapılıyor. Burada bir ayrıntıya da dikkatinizi çekmek isterim. Beylikdüzü ve civarı yaklaşık 600-700 bin kişinin ikamet ettiği bir bölge. Rakam, daha yukarda olabilir ama aşağıda olmaz. Öyleyken, nedendir bilinmez İhlas Marmara Evleri?ne daha sık aralıklarla otobüs konmuş (Bkz. HT 28 ve 145 A).
MİNİBÜS İLKELLİĞİ
Dün akşam da yine Zincirlikuyu?dan metrobüse bindim, son durak Avcılar?a kadar selametle geldim. Yine bir curcuna tabi Avcılar. HT 28 otobüsüne seğirttim, tıklım tıklım. Şoför arkadaş, yolcuya yardım edebilmek adına, kimse dışarıda kalmasın diye bütün kapıları açmış. Fakat, ne ortadan ne arkadan binebiliyorsunuz; yarım kişilik dahi yer yok. İstemeye, istemeye minibüse doğru yöneldim. Dat, dat, dat kornalar arasında... Ayakta yolcular var, ben de girdim; saydım, tam 13 kişi oturabiliyor. Aşağıdan çığırtkan sürekli bağırıyor:
- Beylikdüzü, Tatilya, Migros...
Bu arada sayı gittikçe artıyor. Oturanlar kadar oldu ayaktakiler; minibüs, bir yandan kornayla, bir yandan da çığırtkanla adam çağırmaya devam ediyor.
? Yeter artık gidelim!
diyecek oldum.
? Akşam saati doldurmaycaz da ne zaman doldurcaz !
diye yanıtladı, işgüzar çığırtkan arkadaş. Ayaktakiler de artık iyice nefes alamaz hale geliyor bir yandan.
? Ya, bir tek ben miyim rahatsız. Niye hiç sesiniz çıkmıyor?
Dedim ama, mütevekkil kalabalıktan bir yanıt alamadım. Biraz daha ısrar edersem, çığırtkan ve şoförden dayak yeme ihtimali belirdiği için ben de araziye uydum.
BİZ BUNU HAKEDİYOR MUYUZ?
Yaklaşık 40 yıllık kıdemli bir yaya olarak, artık bir şeylerin değişmesi gerektiğine inanıyorum. Hizmet, eğer tamamlanmadan yarım bırakılıyorsa, yapamadığınız diğer yarısı daha çok anımsanacaktır. Çözüm de, Kaf Dağı?nın ardında değil aslında. Minibüsçünün insafına terk etmeyebilirsiniz insanları. Hizmeti, siyasi hesaplara göre değil, kişi sayısına bölerek yaparsanız doğru sonuçlara zaten ulaşırsınız. Lütfen, en azından iş saatlerinde gerekli sayı ve sıklıkta otobüsü devreye alarak, bizi minibüsçünün insafına terk etmeyiniz.
LOJİPORT