?Türkiye?ye servisi olan konteyner hatları, Avrupa?da kullandıkları ekipmanları Türkiye?de kullanmıyor.? Bu sözler, ayrımcılığa maruz bırakıldığımızı öne süren Orient Ekspres Yönetim Kurulu Başkanı A. Cüneyt Yüksel?e ait. Ulaştırma Bakanlığı?nın, Türkiye?ye servisi olan konteyner hatlarına önemli noktalarda depo kurma mecburiyeti getirmesini isteyen Cüneyt Yüksel, ?Avrupa?da hangi ekipmanları hazır bulunduruyorlarsa, Türkiye?de de aynı ekipmanları hazır bulundurma şartı getirilmelidir? diye konuştu.
Avrupa Birliği normlarının, yalnızca Avrupa?nın talep ettiklerini içermediğine dikkat çeken Cüneyt Yüksel, bizim de talep edebileceğimiz hususları şu sözlerle açıklıyor: ?Biz sömürge miyiz de, sömürge muamelesine tabii tutuluyoruz. Ulaştırma Bakanlığı, Türkiye?ye servisi olan konteyner hatlarına, ülkenin en önemli üretim noktalarında konteyner depoları kurma mecburiyeti getirmelidir. Ayrıca, Avrupa?da hangi ekipmanları hazır bulunduruyorlarsa, Türkiye?de de aynı ekipmanları hazır bulundurma şartını dayatmalıdır. Maalesef, anlı şanlı konteyner hatları, Türkiye?ye geldiklerinde son derece kısıtlı ekipmanla çalışmaktadır. Ülkemizde, sadece 20? - 40?lık HC ve OT konteyner tipleri tanınmaktadır. Halbuki, kendilerinin Avrupalı ihracatçıların hizmetine sundukları bir dolu ekipman mevcuttur. Her yükün şekline göre, ağır yükler farklı; gabari dışı yükler farklı konteynerler ile taşınmaktadır. Flat rack, collapsable flat rack?ler, 40? artificial tweendecek, 30?, 45?lik, 2.44 genişliğinde palletwide Eurocontainer?ler bunlardan sadece bazılarıdır. Bu nedenle Ulaştırma Bakanlığı?mızın, uluslararası konteyner hatlarından, AB normları neyse, AB ülkelerinde ne uygulanıyorsa, ?ben de talep ediyorum? demesi gerekmektedir. Meslek örgütleri, ticaret ve sanayi odaları, iş adamlarımız da, bu konunun takipçisi olmak zorundadır. Bu ayrımcı muameleye tabii tutulmayı hak etmiyoruz. Avrupa?da ne uygulanırsa onu istiyoruz, fazlasını değil.?
Mesai ücreti, ihracatçıya uygulanan bir cezadır
Son günlerde, taşımacıların en çok şikayet ettiği konulardan biri haline gelen gümrüklerdeki fazla mesai ücretleri konusuna da değinen Yüksel, ?Minimum 15 milyon kişinin yaşadığı bir metropoldeyiz. İşlerin 8 saat içinde bitmesi her zaman mümkün olamıyor. İşler vaktinde bitse de, ihracat yüklü araçların İstanbul trafiğini aşıp, limanlara girmesi başlı başına uzun bir zaman gerektiriyor. Böyle bir yerde mesai ücretlerinin kabul edilebilir bir düzeyde olması ve mükellefi mağdur etmemesi gerekir. Özellikle ihracat taşımaları için mesai ücretlerinin tamamen kaldırılması gerekir. Hükümetin politikaları da, ihracatı geliştirme üzerine kurulu olduğu için, resmi ve özel tüm birimler ihracatı engelleyici yaptırımlardan uzak durmalıdırlar. Mutlaka mesai uygulanması gerekiyorsa, bu rakamların çok cüzi belirlenmesinde yarar vardır. Kendi bindimiz dalı kesmemeliyiz.. Bizler, yeterli ihracat yapamadığımız için 70 cent?e muhtaç kaldığımız zamanları unutmadık. İhracata yüksek mesai ücretleri uygulayanlar, ihracatı engellediklerinde evlerinde doğal gazın kesileceğini; suların akmayıp, elektriksiz kalabileceklerini düşünemiyorlar. İhracatçılar, nakliyeciler, lojistik şirketleri ile armatörler varlarını, yoklarını ortaya koyuyorlar. Sonra, devletin bir birimi hükümet politikalarına aykırı olarak ihracatçıyı cezalandırıyor. Mesai, aslında, adı konulmamış bir cezadır. Cezayı koyan birimlerin meseleye bir de bu yönde bakmalarında yarar vardır? diye konuştu.
Selçuk ONUR