Belki De Yeni Adı “Boeing 737 YES” Olmalı!

Dr. Güntürk Üstün

Kuruluşu 1916 yılına dek uzanan ve günümüzdeki uluslararası idari merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nin Illinois eyaletinin en büyük kenti Şikago’da bulunan, gezegenimizin önde gelen havacılık ve uzay şirketi Boeing, ticari ve askeri uçak üretimiyle beraber değerlendirildiğinde dünyanın en büyük uçak üreticisi unvanına sahiptir. Şirket ayrıca helikopter, elektronik ve savunma sistemleri, füzeler, uydular, ileri bilgi ve haberleşme sistemleri tasarlamakta ve imal etmektedir. Boeing, 70 yıldan uzun bir zamandır verimli ilişkisini sürdürdüğü Türkiye dahil, 150 ülkedeki müşterisine ürün ve destek hizmeti sağlamakta olup, Birleşik Amerika’nın en büyük ihracatçı kuruluşlarından birisidir. Gerçek anlamda güvenli Jet Çağı’nı her açıdan en başarılı yolcu uçağı modellerinden biri sayılan Boeing 707 ile Ekim 1958’de başlatan şirket, gerek bu modeli gerekse de Şubat 1964’de servise giren Boeing 727 modelinden esinlenerek yarattığı Boeing 737 tipi yolcu jetiyle ününe ün katmayı sürdürmüştür. Sonraki yıllarda aralarında “Jumbo Jet” lakaplı Boeing 747 dahil daha pek çok teknoloji harikası uçak modeline imza atacak olan Boeing, ne ilginçtir ki belki en fazla ilk tarifeli seferini Şubat 1968’de Alman Lufthansa Hava Yolları bünyesinde gerçekleştiren Boeing 737 (Boeing 737-100) modeliyle ünlenmiştir denilebilir. Niçin mi? Çünkü “Baby Boeing/Bebek Boeing” takma adlı söz konusu kısa ila orta mesafe menzilli, tek koridorlu, dar gövdeli, iki jet motorlu uçak hemen bütün sivil havacılık uzmanlarınca “Dünyanın en popüler ve en yüksek rakamda satışı gerçekleştirilmiş yolcu uçağı” şeklinde tanımlandığı gibi, Boeing firmasınca da şimdiye dek geliştirip üretilen yolcu uçağı modelleri içerisinde en çok sayıda satılanıdır [Halen yeryüzünde farklı havayolu şirketlerine ait aktif durumdaki farklı tipte toplam Boeing 737 sayısı 9865 olup, her 5 saniyede bir yeryüzündeki herhangi bir havalimanından tipi farklı bir Boeing 737’nin kalkışa geçtiği belirtilmektedir]!

Bu denli hak edilmiş popülarite yüklü Boeing 737’ler için ürkütücü karabasan ve tehlike sirenleri yarım yüzyıl kadar hiç çalmadı denilse yeridir. Hatta söz konusu sirenler, Boeing firması “737” modelinin 4’üncü jenerasyonu diye tanımlanabilecek iddialı ve gösterişli “737 MAX” programını başlatmasa ya da ilgili programda şimdilerde biraz aceleye getirildiği ileri sürülen değişikliklere kalkışmasa, şüphesiz hiç çalmayacaktı! Şirketin Ağustos 2011’den itibaren duyurusunu yaptığı yeni nesil Boeing 737 ailesi, “MAX 7”, “MAX 8”, “MAX 200”, “MAX 9” ve “MAX 10” olmak üzere 5 tip uçaktan oluşuyor. 737 MAX’ler Boeing şirketinin kuruluşundan bugüne dek en hızlı satış rakamına ulaşan uçak modeli.  Ekim 2018’de Endonezya’da, Mart 2019’da ise Etiyopya’da meydana gelen ve toplamda 346 kişinin ölümüne neden olan kazalara karışan ve bir anda “ciddi problemli uçak” ilan edilerek Türkiye dahil kullanıcısı tüm ülkelerce 13 Mart 2019 itibarıyla göklerden pistlere geçici süreliğine indirilen “Boeing 737 MAX (8)” ilk tarifeli uçuşunu Mayıs 2017’de Malezya’nın Malindo Air (Endonezya’nın Lion Air grubuna bağlı) adlı havayolu şirketiyle gerçekleştirmişti. Daha göklerde ikinci yılı dolmadan ilk ve ölümcül kazasını deneyimleyen Boeing’in 737 MAX modelinin, önceki 737’lerden farklı olarak, jet motorları biraz daha önde ve kanatlara göre biraz daha yukarıda bulunuyor ki, söz konusu durumun uçağın dengesini düşük oranda olumsuzca etkilediği düşünülüyor. Ayrıca bu uçaklardaki kısaca MCAS [Maneuvering Characteristics Augmentation System] olarak bilinen hassas ve sofistike “Manevra Karakteristiği Artırma/Takviye Sistemi”nin hatalı hücum açısı bilgisi alması sonucu aktivite olabileceği ve sonuçta duruma yabancı her kokpit ekibini kaçınılmaz bir bocalama sürecine sokarak, uçağın kontrolünü kaybetmeye sürükleyebileceği belirtiliyor [Nitekim her 2 ölümcül 737 MAX kazasının bu nedenle meydana geldiği görüşünün kabul görmesi üzerine Boeing, sorunlu yazılım sistemini kısa sürede güncelleyerek, kendine düşen ilk görevi yerine getirdi. Yapılan güncelleme, normal olmayan uçuş koşullarında kokpit ekibinin iş yükünü azaltmaya ve hatalı veriler yoluyla MCAS’in devreye girmesini engellemeye yönelik bir işlemdir ve artık pilotlara her zaman MCAS’i devre dışı bırakarak, uçağı manüel olarak kontrol etme imkânını verecektir].             

Peki bundan sonra ne olacak? Boeing mühendisleri ve test pilotları sürekli biçimde Amerikan Federal Havacılık İdaresi/Dairesi (FAA) ve uluslararası sivil havacılık onay otoriteleriyle sıkı iletişimde kalarak, mümkün olan en kısa sürede güncellenmiş yazılımlı 737 MAX’lerini test uçuşlarına çıkartma işlemi için start verecek ve arkasından da uçaklarının yeniden normal seferlerine başlayabilmeleri amacıyla resmi başvurularda bulunacak. 737 MAX’lerdeki sorunu bildiği halde, kendisine bir yıldan fazla bir süre boyunca bildirimde bulunmadığından ötürü, FAA’nin şu an için Boeing’e olan bakışı hayli olumsuz ve suçlayıcı unsurlarla dolu diyebiliriz. Bununla birlikte, yadsınamayacak ölçüde yakıt tasarrufu, daha az CO2 salınımı, daha az gürültü yaratma, daha yüksek hız ve konfor ile daha uzun menzile sahiplik özellikleriyle donanmış bu modern teknoloji ürünü uçak, yaratıcısı Boeing’in elbette ki öyle kolayca gözden çıkarabileceği bir hava aracı değil! Şirketin sevilen yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü Bay Dennis Muilenburg 737 MAX’e o denli güveniyor ki, revizyon bitimindeki test uçuşlarının ve alınacak FAA sertifikasının ardından sadece kendisiyle sınırlı kalmayıp, ailesinden bireyleri de gönül rahatlığıyla bu uçağa bindirebileceğini açıkladı geçtiğimiz haftalarda. Aynı Bay Muilenburg, kariyerindeki en kritik ve yürek burkucu krizle mücadele ettiğinin de tamamen farkında. Kendisi Boeing’in bu seneki ilk genel kurul toplantısına Endonezya ve Etiyopya’daki kazalarda hayatını kaybedenler için şirketi adına özür dileyerek ve saygı duruşunda bulunarak başladı. Tecrübeli yöneticinin şaşkınlık ve kuşku duygularıyla iç içe durumdaki yatırımcılara güven telkin etmek amacıyla sarf ettiği çaba dikkatli gözlerden kaçmıyor. Boeing’in en üst düzey yöneticisi geçen hafta başında verdiği yeni bir demeçte ise, her 2 korkunç kazadan önce şirketinin 737 MAX jetlerindeki sorunlu kokpit uyarı sistemiyle başa çıkmada hata yaptığını kabul ederek, firmasının kazalardan hemen sonraki süreçte de tutarlı bir iletişim sergilemediğini dile getirdi.

Bilindiği üzere, iyi kötü sürprizlere alışkın devingen havacılık sektöründe handiyse durup dinlenmek yoktur! Dünyanın en eski ve büyük uluslararası havacılık fuarı olarak kabul edilen “Paris Air Show” kapılarını 53’üncü kez, biraz da “Boeing 737 MAX” krizinin yoğun sisi altında, Fransa’nın başkenti yakınlarındaki “Le Bourget” sergi alanında geçtiğimiz 17 Haziran günü açtı (İlk 4 gün profesyonellerin girip gezebileceği fuar, geri kalan 3 gün halkın ziyaretine açık olacak). 23 Haziran’a dek sürecek fuarın 2’nci gününde Boeing açısından hiç tahmin edilemeyecek boyutta hoş bir gelişme yaşandı. Filosundaki uçak sayısı ve genel finansal güç bakımından Avrupa’nın üçüncü, dünyanın altıncı büyük havayolu grubu olan Londra merkezli IAG [International Airlines Group] Boeing firmasından toplam 200 adet 737 MAX (MAX 8 ve MAX 10 olacak şekilde) yolcu jeti satın alma sözü verdi. British Airways, Aer Lingus, Iberia, Vueling ve Level’in sahibi IAG’nin bu sürpriz siparişi Avrupalı Airbus’ta tam bir düş kırıklığı yaratırken, Amerikalı Boeing içinse âdeta bir tür “can yeleği” oldu. Böylelikle, birbirini izleyen iki üzücü uçak kazasının ardından eleştiri oklarının tam hedefindeki havacılık devi Boeing firmasının, 737 MAX’lerin uçuşlarının halen yasaklı olmasına karşın, şöyle derin, rahat bir soluk aldığını söyleyebiliriz.

Diğer yandan “Boeing 737 MAX”in başına gelenler, yapay zeka temelli teknolojilerdeki olası yanılma oranlarının tekrardan dikkatli biçimde gözden geçirilmesi ve kokpit ekiplerinin hem baz hem de rutin tazeleme eğitimlerinin mutlaka yeterli süreler boyunca simülatörler aracılığıyla yapılması realitelerini de ortaya koydu bir bakıma [Havayolu otoritelerine göre, düşen iki “737 MAX 8” tipi uçaktan sonra artık bütün yolcu uçağı pilotlarının her tür simülatör eğitimlerindeki süre yetersizliğinin bilgisayar artı rehber kitapçık desteğiyle kapatılamayacağı kesinkes anlaşıldı]. Yaklaşık 5 ay gibi kısa bir süre içinde birbirine benzer nitelikte 2 trajik “Boeing 737 MAX 8” kazasında yitirilen yaşamlar ve sadece ilgili 2 havayolu şirketinin değil, aynı tip uçağa sahip olup da kazalar sonrasında tümünün seferlerini askıya alan havacılık kuruluşlarının toplamda milyarlarca doları bulan mali kayıpları başta Boeing olmak üzere bütün yolcu uçağı üreticileri için hayli acı ve zor yoldan öğrenilmiş çok ama çok önemli bir ulaştırma dersi özelliği taşıyor. Ayrıca da, diyelim ki köklü şirketinizin adı “Boeing” bile olsa, gözden kaçırılacak bir ya da birkaç ayrıntının doğuracağı olumsuz sonuçlarla asırlık firmanızın prestiji birdenbire beklenmedik oranda irtifa kaybına uğrayabilmekte.

Belki de bu modern, zarif ve bir o kadar da talihsiz uçağa, dünyadaki hatırı sayılır sayıda marka yaratım uzmanının önerdiği gibi, üretici Boeing firması tarafından yeni bir ad bulmanın ve ondan sonra ilgili uçağın tekrardan göklerde süzülebilmesi için gerekli onay süreçlerinin başlatılmasının zamanı gerçekten gelmiştir. Bir sivil havacılık ve Boeing 737 hayranı olarak benim naçizane tavsiyem, “Boeing 737 MAX” yerine örneğin “Boeing 737 YES” isminin tercih edilmesidir ki, böylece söz konusu uçağın “geleceğe yönelik olarak en üst düzeyde, kafalarda soru işareti bırakmayacak şekilde gözden geçirilip geliştirildiği ve FAA tarafından onaylandığı” mesajının tüm havayolu şirketlerinin yönetim kurullarına, kokpit ve kabin ekipleriyle yolcularına gerektiği biçimde aktarılmış olunacağı düşüncesindeyim. Kanımca, 737’lerdeki “MAX” eklentisinin aldığı ağır yara, kötü bir iz bırakmadan iyileşecek gibi görünmemektedir. Elbette bu konuda son kararı Boeing’in yönetim kurulu verecektir. Benden, popülerliği tartışılmaz LOJİPORT sitesi aracılığıyla popülerliği tartışılmaz BOEING şirketinin değerli üst düzey yöneticilerine iletmesi (Alternatif ad olarak, hazır aklıma gelmişken, “Boeing 737 TOP”, “Boeing 737 MORE”, “Boeing 737 ELITE”, “Boeing 737 CHIC” ve “Boeing 737 BEST” isimlerini de satırlarımın sonuna eklemeden edemeyeceğim)!

Umarım, THY’ninkiler dahil, “Boeing 737 MAX” kardeşlerimi sorunlu kokpit uyarı sistemlerindeki zorunlu düzenlemeler özenle yapılmış olarak, eğer uygun görülürse de yeni adlarıyla bu sene bitmeden tekrardan bulutlu bulutsuz yeryüzü göklerinde özgürce süzülürken izlemenin güzel şansını yakalarız!

Verimli günler ve gelecek pazar yine bu sütunda görüşmek üzere.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.