Denilebilir ki, dünyamız okyanusları (ve elbette denizlerinin) simgesel yaş günüdür 8 Haziran! Onları yani geniş ve derin denizleri bir tür içten onurlandırma ve yeryüzündeki hassas doğal dengenin korunmasına olan katkılarının devamlı anımsanıp anımsatılmasıdır. Böylesi bir özel güne okyanusların koşulsuz şekilde gereksinimleri var! Neden mi? Çünkü onlar şimdilerde küresel ısınma, aşırı avlanma, derin deniz madenciliği, petrol çalışmaları ve plastik kirliliği gibi sebeplerle insanlık tarihinde hiç karşılaşılmadığı kadar büyük ve ürkütücü bir tehlike altındalar da ondan!
Güvenli, sağlıklı, verimli denizler ve okyanuslar insanlık refahının, ekonomik güvenliğinin ve sürdürülebilir kalkınmasının adeta ayrılmaz bir parçasını oluşturduğundan artık bu gezegenin vatandaşları olarak hepimizin deyim yerinde ise konuya ilişkin duyarlık eşiğimizi düşürürken, bilinçlilik düzeyimizi de artırmamız şart! Çünkü gezegenimizin evrimsel gidişatı hakkında en iyimser uzmanların bile dillendirmeden edemedikleri şöyle bir yadsınamaz gerçeklik durumu söz konusu: “Halen dünyamızda hayatını sürdüren 25 yaş altındaki her genç bireyin meydan getirdiği nesil, bu gezegenin geri dönülemez noktaya ulaşılmadan kurtarılabilmesini gerçekleştirme şansına sahip son kuşaktır!” Öte yandan hep akıllarımızın kıyılarında tutmamız gereken bir gerçeklik daha var ki o da dünyamızdaki denizyolu (hem yük hem yolcu) ve balıkçılık faaliyetlerinin optimum seviyede ve kazançlı şekilde devamlılığının kesinkes okyanuslarla denizlerin yaşam döngülerinin örselenmemesine bağlı olduğu. Onların sağlıklılık hallerinin kaybolması durumunda ne dev kruvaziyer ne dev konteyner gemilerinin ne de irili ufaklı balıkçı teknelerinin ortalıkta boy gösteremeyecekleri de apaçıktır. Gezegenimiz ve üzerinde yaşayan her türden canlılar için yaşamsal önem taşıyan okyanuslar (ve denizler) dünyanın yaklaşık üçte ikisini (%70’ini) kaplıyor, ayrıca da su kaynaklarımızın yüzde 97’sini bünyelerinde barındırıyorlar. İnanması belki bazılarınıza zor gelebilir ama soluduğumuz havadaki vazgeçil(e)mez oksijenin %70’inin de kaynağı biricik okyanuslar!
Doğa bilimcilere göre, bu eşsiz hayat pınarının henüz tamamı keşfedilmiş değil. Önemli bir bölümü halen gizem(ler)ini korumayı sürdürüyor. Ekonomistlere göre ise dünyamız okyanusları bir ülke olarak değerlendirildiklerinde, sağladıkları mali güç ve yarar açısından yeryüzünün en büyük 7’inci ekonomisi durumundalar. İşte bu denli büyük kıymete sahip okyanuslar günümüzde hemen her türden çöp ve plastik materyal ile dolup taşmakta ve yaşama alanı sağladıkları sayısız canlılar artık neredeyse yok olmanın sahillerine ulaşmak üzere. Balık türlerinin son 50 senede %90’ı insan kökenli nedenlerle ortadan kalkmış durumda. Hele %80’i kara kökenli günde yaklaşık 8 milyon ton plastiğin okyanuslara ve denizlere taşınması neticesindeki kirlilik onları o kadar olumsuz etkiledi ki, yaklaşık 11 kilometrelik derinliği ile dünyanın en derin noktası unvanına sahip Pasifik Okyanusu’ndaki "Mariana Çukuru''nda bile plastiğe rastlandı. Bir diğer deyişle insanlık, “bindiği tekneyi batırma” konusunda inanılmaz derecede yetenekli ve uzunca süredir sergilediği özgün “ekolojik vandalizm” örneğiyle de gezegendeki yok oluş sürecinin süratini evrimleşme hızının önüne geçirmeyi başardı. Bu durumun hiç ama hiç de iyiye işaret olmadığını belirtmeye bilmem gerek var mı?
Verimli günler ve gelecek pazar yine bu sütunda görüşmek üzere.