Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Dünyanın en güzel insanları da biliyorum ki, bu ülkede oturuyor. Ama son çeyrek yüzyıldır ülke insanına bir şeyler oldu. O güzel hasletlerimizi birer birer yitirmeye başladık. Bencil ve teslimiyetçi bireyler haline geldik. Herkesin yaptığının yanına kar kaldığı bir ülke var. Ve o yapılanları hep aynı reaksiyonla ‘bu kadarı da olmaz ki canım’ diye karşılayan milyonlar. İşte limanlardan alınan yüzde 15 nispi kira bedelleri de böyle bir şey aslında. Her şey iyi niyetle ve olması gerektiği gibi başlamış. TDİ ve TCDD limanlarının hem yönetim anlayışı, hem de reel kapasitelerinin sınırlılığı zorlamış dönemin idaresini böyle bir karar almaya. Çok da iyi etmiş. Çünkü, limanlardaki sıkışıklığın faturası olan demoraj bedellerini ödeyen devletin eli cebinden çıkmıyormuş. “Hak bizim ama yetemiyoruz. Paylaşalım şu gemileri demişler, etrafındaki iskelelere. Kendi yüklerinizi taşımak için kuruldunuz ama, 3. şahısların yüklerini de elleçleyin siz de kazanın, biz de gecikme bedeli ödemeyelim. Bu kazancınızın karşılığında da, bize yüzde 15 nispi kira bedeli ödersiniz” İskeleler kabul etmiş. Kendi işlerinin yanı sıra, para da kazanmaya başlamışlar. Devlet limanlarının da ödedikleri demorajda büyük gerilemeler yaşanmış. Yani herkes memnunmuş durumdan. Taa ki, ezberi bozacak bir yatırım olan Gemport Limanı inşa edilene kadar. Çünkü, farklı amaçla kurulmuş bir terminalmiş Gemport. Diğer iskeleler gibi, ‘ben kendi yükümü elleçleyeceğim’ dememiş işe başlarken. “İşim 3. şahıslarladır, var oluş nedenim de kar etmektir. Çünkü, ben bir ticari işletmeyim” diye yola çıkmış. Dönemin idaresi, duruma alışık değil tabi. Sormuşlar; soruşturmuşlar; düşünmüşler ve yüzde 15’in Gemport’tan alınamayacağına karar vermişler. Takip eden yıllarda ülkede bir özelleştirme furyasıdır gitmiş. TDİ ve TCDD’nin limanları birer birer şahısların olmuş. Peki ama yüzde 15’ler n’olcak? Çünkü bütçe dışı bir kalem olan nispi kira bedellerinden Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve Maliye Bakanlığı’na oluk oluk para akıyor. Kim vazgeçmek ister böyle bir sıcak paradan. İşte haklı gerekçelerle start verilen doğru bir uygulama, böylece hiçbir kriteri olmayan; hangi ölçütlere göre alındığı muamma bir hale getirilmiş. Herkes biliyor aslında, yapılanın mantık dışı olduğunu, ama tatlı paradan ayrılmak zor. Yıl içinde bir çözüm formülü üretildiğini de atlamamak lazım. Yeni formül, yüzde 15 yerine tüm hasılattan yüzde 1 alınmasını öngörüyor. Ama gene bize özgü bir durum var ortada. Çünkü, iki uygulama da yürürlükte. Neyse ki, devletimiz ‘insaflı’ şimdilik sadece yüzde 15 nispi kirayı almakla yetiniyor. Türk limancılık sektörü koşuyor. İhtiyacı olan da desteğiniz değil, önündeki engelleri kaldırmanızdır. Yüzde 15 nispi kira bedeli de, artık hiçbir mantıklı açıklaması kalmamış bir zoralımdır. Devlet, varlığını sürdürmek için tabii ki, vergiler alacaktır. Zaten sektör de ‘vergi ödemeyelim’ demiyor. Bir kriter dahilinde alınmasını ve makul bir ücretin mantıklı tahsilini istiyor. Bu nedenle olması gereken, yüzde 1 hasılat payının da, yüzde 15 nispi kira bedeli gibi tartışmalı hale gelmesini önleyecek düzenlemeleri şimdiden yapmaktır. 2008’in ülkemize huzur, sevgi ve zenginlik getirmesini diliyorum.