UND Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Dinçşahin, gerçekleştirdiğimiz söyleşide kota problemlerinden, küresel oyuncu olma hedefine kadar merak edilen bir çok konuya açıklık getirdi. Dinçşahin'e göre sorunların aşılması için küresel oyuncu olmak şart.
UND (Uluslararası Nakliyeciler Derneği) küresel oyuncu olma hedefini her fırsatta dile getiriyor, böyle bir yönelime niçin ihtiyaç duyuluyor?
Günümüzde küreselleşme, globalleşme gibi sözcükler yaşamın her noktasında yansımalarını gösteriyor. Artık sınırların olmadığı, ticaretin sınırlar ötesi hareket ettiği, sanal ortamda ticaret yapıldığı bir sürece girdik. Ancak her ne olursa olsun, ulaştırma önemini koruyor. Bu bağlamda dünya ticareti içerinde Türkiye çok önemli bir kesişim noktası. Türkiye sahip olduğu taşımacılık filosuyla, sınırlarının dışında bir oyuncu olmak zorunda. Çünkü ülke içerisindeki ölçek, dağılım sınırlı. Hedef Türkiye'nin gerçek anlamda bir lojistik üs haline gelmesi ise çok şeyin değişmesi gerekiyor. Ülkemizin dinamikliği ve gücünden dolayı çok farklı engeller çıkarılıyor. Bunların aşılması için dışarıda yapılanmamız lazım. Bizler mevcut sorunları, Türkiye'nin sınırları dışında hareket edebilen bir yapımız olursa, rahatça çözebiliriz. Bunun için özellikle şunu söylüyoruz; Türkiye'nin performansı dışında hareket edebilen bir sektör olmalıyız.' Türkiye 1986'dan bugüne kadar 8 tane kriz yaşadı. Bu krizler tüm sektörleri olduğu gibi taşımacılık sektörünü de etkiledi. Biz ne zaman dışarıda küresel oyuncu gibi hareket eder ve buna yönelik adımlar atarsak, bu krizler bizi minimum düzeyde etkiler.
Küresel oyuncu olma hedefi nasıl başarılacak?
UND'nin misyonu ve vizyonu belli. UND olarak temel gayretimiz üye firmalarımızın önünü açmak, onları rekabetçi kılmak ve birer küresel oyuncu haline getirmektir. Yani burada derneğin değil, üyelerin dışa açılımını sağlamamız gerekiyor. Bu gerçekleştiği zaman Türkiye'nin hacmi büyüyecek. UND, diğer ülkelerdeki eşdeğer derneklere baktığınızda, belirli bir yere sahiptir. Dışarıda UND'nin imajı oldukça iyi ve sağlam bir yere oturmuş durumda. Biz UND tüzüğünü bile bir çok ülkedeki sektör derneğine gönderdik. Dolayısıyla ülke dernekleri içerisinde bir önder olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. UND zaten küresel dernek olma açılımını sağladı. IRU (Karayolu Taşımacılığı Birliği) neznin-de çok öndeyiz. 2001 yılma kadar IRU ile temas içinde olmayan bir sektör, 2001 yılından itibaren IRU ile birlikte hareket etmeye başladı ve 2005 yılında İstanbul'da IRU'nun bir temsilciliği açıldı. Bu temsilcilik sadece Rusya'da ve Türkiye'de bulunuyor. UND bu noktada üyelerinin de dışarıya açılmalarını, hareket etmelerini sağlayacak. Biz ülke içinde kaldığımız zaman filonuz ne kadar yeni olursa olsun, ne kadar atak olursak olalım kotalarla, vizelerle uğraşmak zorunda kalacağız.
"Lobicilik kavramı, sorunların giderilmesinde anahtar rol oynuyor'
Lobicilik asırlardan beri süre gelen bir kuraldır aslında. Biz bunu UND olarak çok iyi yerine getiriyoruz. Almanya ile yaşadığımız Schengen vizesi sorununda, büyük çaplı bir lobi faaliyeti yürüttük. Son olarak Rusya ile yaşadığımız sorunların giderilmesi için de aynı gayreti gösterdik. Geçtiğimiz Çarşamba günü düzenlenen Sofya'daki IHAK toplantısında Ulaştırma Bakanımızın, Rus Ulaştırma Bakanıyla bir araya gelmesi ve sorunların tartışılması için bir çalışma yürüttük. Toplantıdan önce Ankara'ya giderek ismet Beyi ziyaret ettik ve UBAK toplantısında Rusya ile bir randevu alınmasının çok faydalı olacağını ifade ettik. Kendisi bunu çok olumlu karşıladı. Diğer taraftan Rusya'daki firmalarımız da Bakanlığa konu ile ilgili bir toplantı yapılması için çağrıda bulundular. Neticede tarafsız bir ülkede, iki ülkenin Ulaştırma Bakanları bir araya geldi. Bu görüşme sayesinde Eylül ayında yapılması planlanan KUK toplantısı temmuz ayına çekilirken, Rusya'dan 700 adet ek kota alındı. İşte tüm bunlar UND tarafından yürütülen bir lobi faaliyetinin sonucunda gerçekleşmiştir. Bunlar aslen sektör derneklerinin yükümlülüğüdür. Sivil toplum kuruluşlarının girişimleri büyük önem taşıyor. Schengen vizesinde yaşadığımız sorunda da aynı çalışmayı yürüttük. Hannover fuarı öncesinde hem sayın Erdoğan'a hem de Merkel'e "sizi göreve çağırıyoruz" şeklinde gazetelere tam sayfa ilan verdik. Fuar alanında bu gazeteleri, orada bulunan şoförlere dağıttırdık. Bu gelişmelerden 15 gün sonra sorun çözümlendi.
Şuan UND'nin gündemindeki sorunlar neler'
Mart ayından sonra önümüzde 4 tane büyük sorun vardı. Bunlardan birincisi Bulgaristanla yaşadığımız vize ve kota sorunuydu. Geçişimde anlaşmayı fesh etmişlerdi, transit geçişler düzen-lenemiyordu. Arkadaşlarımızla birlikte çok ciddi bir çalışma yürüttük ve bu çalışmalar neticesinde sorun çözümlendi. Bu olmasaydı Türkiye 70 milyon avro civarında kayıp yaşayacaktı. Ardından Schengen vizesi sorunu ortaya çıktı. Sonrasında Rusya'da sıkıntı yaşadık. Tüm bu sorunlar yoğun çalışmalar ve girişimler neticesinde halloldu. Bugün önümüzdeki en büyük sıkıntı İran'ın sene başında transit ve ikili geçişlerde uygulamaya başladığı giriş ücretlerindeki artış. TOBB Genel Kurulu esnasında tüm bakanlarımıza yaşanan sıkıntıyı anlattık. Çözüm önerilerimizi paylaştık. Zannediyorum, önümüzdeki iki hafta içerisinde bu sorunu da aşacağız. Bununla beraber 4 ana konuyu 3 ay içerisinde bitirmiş olacağız. Bundan sonra Hırvatistanla ilgili bir sıkıntı yaşanabilir. Ancak çözümler için tüm gayretimizi gösteriyoruz. Yaşadığımız bu sorunların genelinde çözülmesi gereken en önemli problem, kotaların ana sorunudur. Bunun çözümü için Avusturya, Macaristan ve italya'da yerel mahkemelere başvurmuştuk. Burada yerel hukuk süreçlerini işletiyoruz. Türkiye gümrük birliği anlaşmasına taraf olduğundan dolayı, bu ülkelerin kendileri üzerinden yapılan transit geçişlere engel koymamaları gerekiyor. Bunu yaptığınız zaman bu anlaşmalara aykırı davranmış olursunuz. Bu nedenle hukuki çözüm için girişimlerimizi yaptık.
Bu engeller sadece ulaştırma için geçerli değil sanırım. Türkiye'nin yaşadığı sıkıntıların temelinde ne yatıyor?
Sadece taşımacılık sektörünün sıkıntı yaşadığını söylemek elbette yanlış olur. Taşımacılıktan elde ettiğiniz geliri bir kenara koyun. Esas rekabetçi olunan taraf Türkiye'nin dış ticareti, yani ihracatı ve ithalatıdır. Gümrük Birliği'nde malların Serbest dolaşımına vurgu yapılıyor. Malların serbest dolaşımında sizin ihracatınızı engelleyemiyorlar. Bunu yapamıyorsa başka bir şey yapmak zorunda. Bunun için ne yapıyor, malların hareketini değil, araçların hareketini engelliyor. Dolayısıyla hizmetlerin serbestliği diye bir zorunluluk yok diyorlar. Mallar kendi başına dolaşmayacağı, araçlar şoför-süz gidemeyeceğine göre. burada eş etkili tedbir uygulanıyor. Türkiye'nin 100 milyar dolarlık ihracat hedefi var. Hedef bugün 100 milyar dolar, bunu gerçekleştiremezseniz ilerde 150 milyar dolara ulaşamazsınız. Burada esas amaç taşımacılığın değil, ticaretin engellenmesidir. Sonuçta burada ülkenin ticaretini, rekabetçiliğini engellemek için taşımacılık sektörünü kullanıyorlar.
UND'nin deniz taşımacılığı ile ilgili çalışmaları ne aşamada?
UND'nin içerisinde UND Denizcilik adı altında bir bölüm var. Marsilya ve Akdeniz'in herhangi bir limanına ulaşmak için çalışmalarımı/ son noktaya geldi. Temmuz ayı sonuna kadar Akdeniz hattında çalışmalarımız başlayacak. Yine Karadeniz hattında çalışmalarımız olacak. Karayolundan çıkan araçlarla, limanlardan çıkan araçlara baktığımızda, karayolundan çıkan araçların sayısal üstünlüğü olduğu görülüyor. Yarın bu daha da artacaktır. Çünkü taşımacı, verimliliği nerede yakalıyorsa, müşteri memnuniyetini nerede yakalıyorsa o güzergahı kullanacaktır, özellikle kotalar kalktıktan sonra karayolunun sunduğu verimlilik çok daha artacak. Önümüzdeki süreçte AB ülkeleri içerisinde de karayolu taşımacılığı yüzde 30'lara varan bir artış sağlayacaktır. Ancak alternatif güzergahların ve taşıma türlerinin mutlaka daha verimli hale getirilmesi gerekir.
Sektör derneklerinin bir araya gelip, uygulanan yanlış politikalara ve yaşanan sorunlara karşı güçbirliğine gitmesi mümkün olabilecek mi?
Bu bizim için önemli bir soru. Bir kere ayrılıkçı olmanın istemi bizden gelmedi. Biz 2001 yılında gayet yasal, demokratik bir seçim ortamında, üyelerimizin kendi duygu ve istekleri neticesinde göreve geldik. Bugün nasıl Çetin Nuhoğlu'nun yerine Tamer Dinçşahin başkan olduysa, 2001 yılında da aynı değişim yaşanmıştı. Bu kişisel veya yönetimsel olarak değerlendirilip 2. bir dernek kuruldu. Şunu samimiyetle açıklamak istiyorum: 2001 yılı seçimleri öncesinde İzmir'de UKAD adı al-, tında bir dernek kurulmuştu. Saffet Ulusoy başkanımız o dönemde UKAD'ı çağırmış ve sormuştu; "Ne var ki UKAD'ı kurdunuz? İşte UND burada, UND isteklerinizi halledemiyor mu ki. UKAD'ı kurdunuz? Feshedin gelin buraya.." Şimdi aynı şeyi soruyorum; 2001 seçimlerinden sonra ne oldu da bu söylem değişti?
"R2 belgeleriyle ilgili maddeyi gündeme ben taşıdım"
Ancak burada şunu vurgulamak gerekiyor. UTİKAD'ın konumu çok farklı. UTİKAD taşımacıların derneği. Sayın Sandalcının duygularının yazdığı yazıyla ilgisi olmadığını biliyorum. Kendisi gerçek görüşlerini , genel kurulumuzda yaptığı konuşmada net bir şeklide ortaya koymuştur. Kosta Sandalcıyla 1980 yılından beri tanışıyoruz. Kendisinin neyi nasıl düşüneceğini, küçük düşünmeyeceğini, geniş bir perspektife sahip olduğunu bilirim. Genel kurulda yaptığı açıklamaları takdirle karşıladık. Genel kurulda R2 belgeleriyle ilgili maddeyi gündeme ben taşıdım. Çünkü bir çok arkadaşım, UND'nin çalışmalarından memnuniyet duyduklarını, üye olmak istediklerini ama "biz üye olamıyoruz, üye olmamızın önünü açarsanız, bizlerde üye oluruz" şeklinde görüşlerini dile getiriyorlardı. Bu işin İmi tarafı. Baktığınız zaman taşımacı zaten gerçek lojistikçi haline geldi. Ben EKOL'Ü, Barsan'ı. Balnağı, Karınca'yı görmezlikten gelebilir miyim? Bunlar zaten UND üyesi. Bu şirketler UND üyesi iken, "R2 belgesi lojistikçilerin belgesidir, L belgesi lojistikçilerin belgesidir bunları almıyorum diyebilir miyim? Bunlar benim yapımın içersinde var. Burada bir şey daha söylemek istiyorum; FİATA forwarderlerın derneğidir. UND FİATA'nın Türkiye'deki temsilcilerinden biridir. Diğeri ise UTlKAD. Biz 20 senedir FİATA üyesi iken, hayır forvvar-derlan almayız, lojistik hizmet üretenleri almayız deme şansına sahip değiliz. Biz her türlü oluşum içerisindeki arkadaşlarımızı UND çatısı altında birliktelik içerisinde olmaya davet ederiz. Bundan güç alırız. Biz sadece sektöre zarar verecek, sektör aleyhine olacak, kişi ve oluşumların karşısındayız. Mücadelemize «onuna kadar devam edeceğiz. Biz birliktelikten tarafız. Bu birlikteliğin nasıl olabileceği çok açık. UND, 33 yıldır sektörün gelişimini savunan, Avrupa'da kabul görmüş, ulusal kalite ödülü sahibi kurumsal kimliğini kazanmış ve farklı noktaya ulaşmış bir dernektir. Dolayısıyla birlikteliğin adı da, çatısı da UND dir.
Lojistik köyler projesi şu an ne aşamada?
Lojistik Us olma vizyonumuza ulaşmak için atmamız gereken bir takım adımlar var. Dışarıda kotalar, vizeler gibi bir dizi sorunla uğraşıyoruz. Ancak içeriye baktığımızda yapısal sorunları halletmemiz gerekiyor. Ayrı ayrı yapılanma, gümrüklerle taşımacıların farklı yerlerde olması, kontrolsüz olması, verimsiz olmalı, trafikte belirli saatlerde hareket edememesi gibi sorunlar çözülmeli, işte lojistik köyler projesi, tüm bu sorunların çözülmesinde büyük role sahip olacaktır. Bu yapılanma Avrupa'da uzun zamandır var. Lojistik köyler beraberinde toplu hareketi, verimliliği, sinerjiyi, işbirliklerini getirir. İstanbul'da farklı yerlerde garajlar var. Amaç tüm bunları tek bir noktada deniz, demiryolu ve karayolunun ortak noktada buluştuğu, gümrüklere yakın bir yerde hayata geçirmek. Bunun için de yaptığımız araştırmalara göre en uygun yer Hadımköydür. Çevresel faktörlere baktığımızda da Hadımköy. lojistik köy projesinin hayata geçirilmesi için en uygun noktadır. TOBB, İTO ile ortaklaşa bir proje geliştirdik. Şu anda projenin meclisten geçmesini bekliyoruz. Bu olduğu takdirde proje 2008 yılı sonunda tamamlanmış olacak. Böylece yaklaşık 230 firma planlı bir şekilde, tedarikçilerin, gümrüklerin, eğitim merkezlerinin, fınans kuruluşlarının yer aldığı bir noktada faaliyetlerini sürdürecekler. Bu proje sektörün gelişimi ve modernizasyonu için önemli rol oynayacaktır.
Erdem Çağlayan/FORUM Ek
Alıntı: Denizhaber.com