Çelik iplikten örülmüş ağları ile, denizciliğimizin her yakasını acımasızca saran caydırıcı bürokrasi,aynı zamanda bu sektörde istikrarsızlığa da neden olmaktadır.Yatırımcıyı bıktırıp, yıldıran, yeni gelişimlerin önünü tıkayıp, çalışmaları aksatan ve günümüzde artık çekilmez bir konuma gelen bu hantal kavramdan kurtulmanın zamanı gelmiştir.Sektördeki büyümenin, aktif üretimin,rekabetin ve kalkınmanın önündeki en büyük engellerden birisidir.Tam bir cadı kazanı ifadesi sanırım yerinde olur.Bu nedenle de yeni girişimleri büyük bir iştahla yutarak, onları daha yolun başındayken sindirir. Henüz çekirdek oluşumunu yeni yeni tamamlamak üzere olan denizciliğimiz, sahip olduğu potansiyel yeteneğinin keşfedilmesi ve teknolojik yapılanmasının, bilimsel veriler ile kriterler doğrultusunda şekillenmesi sağlanmalıdır.Böylece denizciliğimiz, önceden belirlenen sağlam ve tutarlı politikalar ile hedeflerini belirleyip,olgunlaşma dönemindeki gelişimini,uluslar arası kriterlere uyum çerçevesinde sürdürür. Daha bilinçli ve ekonomik krizlere karşı dayanıklı bir stratejik bir yapının oluşabilmesi içinde öz kaynakların güçlü olması gerekir.Bu süreçte onun Dünya denizlerindeki etkinliğini ve varlığını kesintisiz bir şekilde belirler. Denizciliğimizi bürokrasi canavarından ne kadar uzak tutarsak o kadar ilerleme kaydederiz. Günümüz Dünya denizcilik konjöktüründeki kriterlere uyum özelliğini kaybetmiş tutucu ve hantal yasalar artık raflara kaldırılmalıdır.Özellikle de amatör denizciliğimizin gelişmesi ve toplumca benimsenmesi için yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Temel denizcilik anlayışının varlığını belirleyen amatör denizcilik, sınıflar üstü ayrıcalıklı bir uğraşı olduğu yaklaşımından da çok çabuk vazgeçilmelidir. Toplumların sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel alanlardaki kalkınmalarında aktif rol üstlenen denizcilik sektörü, denizlerin doğru kullanılmasının ve sürekli korunması gerekliliğinin her zaman bilincinde olmalıdır.Aksi takdirde doğacak bütün sorunlardan ilk önce kendisinin zarar göreceğini kesinlikle bilmelidir.