Çin’in hizmete açtığı Wuhan-Şician-Avrupa Tren Yolu, bu ülkeye dünyanın en büyük ikinci pazarı Avrupa’ya hızlı mal teslimatı yapma imkânı sağlıyor. Çin’e ziyarette bulunan TÜSİAD’ın Yönetim Kurulu Üyesi Osman Boyner, tren yolunun Türkiye’yi tehdit edeceği kanaatinde. Boyner, Türkiye’ye dönüşte ‘demir ipek yolu’nu mercek altına alacak.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derne-ği’nin (TÜSİAD) Çin’deki temaslarında her an yeni malumat alıyoruz. Çin’in bölgeler arası gelişmişlik farkını azaltma stratejisini yerinde görmek üzere orta batıda yer alan Sichuan eyaletinin başkenti Chengdu’ya geçtik. Başkent Pekin’e göre Chengdu’da, hava kirliliği nispeten daha az. Çin, elektrik ihtiyacının yüzde 75’ini kömür yakarak temin ediyor. Termik santral ve fabrika bacalarından çıkan zehirli gazların etkisi ile gökyüzü gri renkte. Hava yağışlı ise gökten asit yağabilir. Şemsiyeler hem güneşe karşı hem de asit yağmurlarından korunmak maksadıyla çantada hazır. Çin hükümeti insan sağlığını tehdit eden kirliliği azaltmak için rüzgâr ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık veriyor. Bunun yanı sıra 15 nükleer santralin inşaatı sürerken, bir bu kadar daha yeni projenin sırada olduğu söyleniyor.
Chengdu, yenilenebilir enerji ve teknoloji merkezi olarak konumlandırılmış. Maaşlar sahil şeridine göre çok düşük. Çin’de son 10 yılda doğu ve güney kesiminde ücretler 10 kattan fazla arttı. Ortalama net işçi ücreti 400 doları buldu, Türkiye’yi geçti geçecek asgari ücret. Merkezi yönetim iş gücü maliyetindeki artışın ihracat üzerinde baskı kurmaması için Chengdu gibi şehirlerde yatırımları teşvik ediyor. Apple’ın iPad’i Çinli Foxconn tarafından Chengdu’da üretiliyor. Dünyada satılan iki iPad’den birinin üretildiği şehirde Intel’in de tesisleri var. Boeing, Airbus ve American United Techonologies ve General Electric (GE) sahasında devleşmiş şirketler aynı adresi tercih etmiş. Çin’in en büyük devlet şirketlerinden biri olan ve tek başına Türkiye’den daha fazla elektrik üretebilecek kapasiteye sahip Dongfang Electric Corporation’ın (DEC) Chengdo’da türbin üretim tesislerini ziyaret ettik. Tesis 1,8 kilometrekarelik alana kurulu. Geniş yollar geçiyor tesislerin ortasından. İrili ufaklı her çeşit türbin üreten tesis, Çin’in enerji için gereken teknolojiyi ikame ettiğinin en müşahhas örneği. İtalyan ve Alman makinelerinde her fiyata uygun ekipman üretiyorlar. Türkiye’ye de satmışlar türbin. Kendilerinin geçtiği yoldan yürüdüğümüzü fark etmiş olmalılar ki, fotoğraf ve video çekimine izin vermiyorlar. Kopyadan yenilik ekonomisine geçince taklit edilmekten hoşlanmıyor olmalılar.
Çin, Chengdu’nun cazibesini artırıyor. Üretilen malların teslimatının en hızlı şekilde yapılmasını sağlayacak ulaşım alternatifleri geliştiriliyor. Vuhan’dan hareket eden yük treni Kazakistan, Rusya ve Belarus üzerinden 15 günde Polonya’ya ulaşıyor. Bu yolla nakliyat, deniz taşımacılığına göre 30 gün daha kısa sürerken, maliyet ise hava taşımacılığının beşte birini geçmiyor. Ekim 2012’de açılmış aynı hat. Gümrükleme işlemlerinin uzaması ve maliyetlerin fizibilite raporlarındaki rakamların üzerine çıkması üzerine tren seferleri durdurulmuş. Çin hükümeti, güzergâh üzerindeki ülkelerle aksaklıkları önemli ölçüde gidermiş ve seferler yeniden başlamış.
Olup biteni anlamaya çalışanlardan biri de TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Osman F.Boyner, Çin için fırsat olabilecek tren yolunun Türkiye’yi tehdit edeceği kanaatinde. Bundan dolayı Türkiye’nin Çinlilerin ‘demir ipek yolu’nu pür dikkat takip etmesi lazım. Çinli yetkililerin belirttiği gibi etkin olarak kullanılırsa Çin, dünyanın en büyük ikinci pazarı Avrupa’ya hızlı mal teslimatı yapma imkânına kavuşacak. Böyle bir gelişme Türkiye’nin ihracattaki ‘pazara yakınlık’ gibi en önemli avantajını elinden alacaktır. Söz konusu demiryoluna göre daha kısa olan Bakü-Tiflis-Kars bağlantılı hat tamamlansaydı içimiz daha rahat olabilirdi. Osman Bey, Türkiye’ye döner dönmez Vuhan–Şician–Avrupa Tren Yolu etrafında şekillenecek ticareti mercek altına alacaklarını söyledi. Çin Uluslararası Ticareti Destekleme Konseyi (CCPIT) yetkilileri, Osman Boyner’e, “Chengdu’da 80 metrekarelik ofis açmanız halinde bir yıl kira almayız. Akabinde senelik 2 bin 500 dolar kira alırız.” teklifinde bulunmuş. Çinli yöneticilerdeki istek, heyecan ve kendilerini anlatma gayreti takdire şayan.
Boyner’e göre 25 milyar dolarlık ithalat mukabili 3,6 milyar dolar ihracattan kaynaklanan dış ticaret açığı, Çin’den Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımcı ve turist çekerek azaltılabilir. Son 10 senede Türkiye’ye gelen yatırımcı sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Şirket satın almaları, birleşmeler dahil edildiğinde Çin’in sadece geçen sene yurtdışında yaptığı yatırım tutarı 90 milyar dolar. Türkiye, bundan yüzde 1 bile pay alamadı. Osman Bey, verilerin dış ticaret açığını telafi edecek kadar ümit verici olup olmadığı sorusuna TÜSİAD Dış İlişkiler Komitesi Başkanı kimliği ile cevap verdi: “Varlıkların 450 milyar dolarlık bölümünü yurtdışı yatırımlara ayıran Çin Yatırım Kuruluşu (CIC) Varlık Fonu ile daha sık temasta bulunmak gerekiyor. En zor randevumuzdu. Senelerdir uğraşıyoruz. Kolay randevu vermiyorlar. Saklanmaya çalışıyorlar. Dinlemeye açık olduklarını söylediler. Fonlar üzerinden yatırım yaptıklarını söylüyorlar.” Sıcak paracılar için bu sözlerim manasız gelse de Çin ya teknoloji transfer etmek ya dünya markası almak ya da ucuz hammadde/mamul üretmek motivasyonu ile hareket ediyor. İsveçli Volvo’yu almaları, Afrika’da maden yatırımları yapmaları gelişi güzel kararların neticesi değil. Çin’in en fazla mal sattığı 3. ülke konumundaki Türkiye, doğrudan yatırım için yukarıdaki çerçevede ne veya neler vaat edebiliyor? Asıl üzerinde durmamız gereken sual bu.
Çinlilerin şu sözü ufuk açıcı olabilir: “Geçmişinizi bilmek istiyorsanız, bugünkü şartlarınıza bakın. Eğer geleceğinizi görmek istiyorsanız, bugünkü yaptıklarınıza bakın.” Çin’i anlama yolculuğumuz sürüyor.
Turhan BOZKURT – ZAMAN
LOJİPORT