2008 yılında içindeki yaklaşık 200 dorse ile birlikte yanan UND Adriyatik, U.N Ro-Ro A.Ş’nin başını daha çok ağrıtacağa benziyor. Çoban Tur şirketinin geminin hurdaya ayrılma kararına yaptığı itiraz Yüksek Mahkeme tarafından oybirliği ile kabul edildi.
U.N Ro-Ro, gemi için çıkan ‘sicilden terk’ kararının ardından sigorta tazminatı için gerekli son adımı da atmış, 46 milyon 300 bin Euro civarında bir meblağı kasasına aktarmıştı. O kazada 11 dorsesi yanan Çoban Tur da, tek bir tutanakla alınan ‘hurdaya ayrılma’ kararının ardından Denizcilik Müsteşarlığı , İstanbul Gemi Sicil Müdürlüğü aleyhinde , sicilden terkin kararının iptali için İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nde dava açmış ve Mahkeme tarafından sicilden silme kararının uygun olduğu gerekçesi ile dava reddedilmiş ve bu defa da Çobantur tarafından Yüksek Mahkeme’ye itirazda bulunulmuştu. İşte o itiraz kararı haklı bulundu.
Türk Ticaret Kanunu gereğince gemi üzerinde kanuni rehin / alacak hakkı olduğundan bahisle, hukuka aykırı olarak verilen sicilden terkin kararının iptal edilmesinde nakliyecilerin menfaati olduğundan bahisle dava açtıklarını ifade eden Çobantur yönetim Kurulu Başkanı Necmi Çobanoğlu, Denizcilik İhtisas Mahkemesi tarafından hukuki gerekçe olmaksızın reddedilen davanın, Yüksek Mahkeme tarafından Çobantur lehine bozulduğunu, verilen hukuk savaşında bu kararın ciddi sonuçlar doğuracağını, geminin pert olduğuna dair verilen karar nedeni ile sicilden terkin edildiğini , bu terkin kararı neticesinde UN Ro-Ro’nun sigortasından 46 milyon Euro aldığını ifade ederek , “Şimdi bu pert kararı ortadan kalkarsa bu para ne olacak” dedi.
HURDAYA ÇIKARILMA KARARI HUKUKA AYKIRI
Gemiyi adım adım izlediklerini, son mahkemede de ‘gemi jilet oldu’ raporunun sunulduğunu belirten Çoban Tur Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Çobanoğlu, geminin hurdaya ayrılmasının delillerin de yok olması anlamına geldiğini ifade ederek, bunun yeni bir dava konusu olacağını dile getirdi. Çobanoğlu, şöyle devam etti:
“T.C Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü ‘UND Adriyatik gemisi Türkiye sularında yüzemez’ kararı vermiş, çünkü hurdaya çıkmış. Oysa bu kararın hemen öncesinde gemi, Aliağa ile Beşiktaş Tersanesi arasında turluyordu. Hatta, Beşiktaş Tersanesi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yavuz Kalkavan, Referans Gazetesi’nden Osman Öndeş’e yaptığı açıklamada geminin boyunun 960 lanemeter daha artırılarak 12 ay sonra denizlerde olacağını anlatıyordu.
(Okumak için lütfen tıklayınız) http://www.denizhaber.com/HABER/23794/1/roder-gemi-und-adriyatik-deniz.html Bu haberlerin ardından hurda kararı alan Müsteşarlık, zor durumda kalacağından hareketle sicilden terkin kararının uygulanması için baskı yaptı. Çünkü, gemi tamir edilemez şerhi ile sicilden terkin edildi. Geminin tamir edilmesi, verilen hurda kararına aykırı bir durumdu ve tamir edilmesi halinde aldıkları karar da tartışılır hale gelecekti. Sonradan geminin Kanada siciline kaydedildiğini ve daha sonra da jilet olduğunu öğrendik.
Ben, malını bile sigorta yapmayı düşünememiş nakliyeci arkadaşlarım adına da bu hukuk mücadelesini veriyorum. Karşımızda dev bir kuruluş var, olayı çözebilir. Ro-Ro’ya binmek için her ay 2-3 milyon TL ödeme yapıyorum. Benim gibi birçok arkadaşım bulunuyor. Ayrıca, bu gemi hurdaya derç edilerek 46 milyon 300 bin Euro parayı sigortadan tahsil etme hakkına kavuştular. Bu para ihya etti onları. Madem tahsil ettin, paranın 10 milyonunu da zarar gören nakliyeciye öde. Ödemiyor, hukuk savaşı verdiriyorsun; ben şu anda Çoban Tur ve U.N Ro-Ro olarak davalığım, sigortacılarla davalı değilim ki. İkinci davalı da, Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü. Çünkü, müsteşarlık da belgesiz ve yalnızca Cemil Bayülgen’in bir imzasıyla gemiyi hurdaya çıkarmış. Olmaz böyle bir şey. Bu gemi Türk sularında Müsteşarlık’tan bir yetki almış. Dosyası, projesi olmadan yetki alabilir mi? Bütün dosyayı söküp almışlar. Mahkeme, İstanbul Bölge Müdürlüğü’nden gemiye ait dosyayı istiyor, ortada hiçbir dosya yok, veremiyorlar. Kim yok etti? O zaman geminin sahibi var ve o yaptı. Gemi hakkında hurda kararı verebilmek için gemide ciddi incelemeler yapmak ve bu kararı raporlara dayandırmak gerekir. Bu gemi için gerekli yasal incelemeler yapılmadan karar verilmiştir. Biz, bunu tespit ettik. Gemide defalarca keşif yapılmasını bizzat sağladım. Gemi yüzer haldeydi ve makina dairesinde en küçük bir hasar yoktu. Mahkemeden düzenlenen rapor da son derece lehimizde ve sicilden silme kararına karşı tenkit edici ifadeler taşımaktaydı. ‘Gemiyi hurdaya çıkarıyorsunuz. Projeleri, maliyet raporlarını görelim’ diyorlar, hiçbir belge yok. İdare’nin sicil kararına ilişkin bir sörvey raporu bulunamamış, eldeki tek belge geminin yanan alanlarının 7 madde halinde yazıldığı yarım sayfalık tutanak. Geminin tamir edilip edilemeyeceğine ilişkin bir rapor düzenlenmemiş. Tamir masrafı yönünden bir maliyet hesabı çıkarılmamış. Sağlam yerlerini tespit etmemiş, sadece Un Ro-Ro’nun talebi doğrultusunda karar vermiş. Pert kararı vermek bu kadar kolay mıdır?”İşte bu hurda kararını iptal için açtığımız dava, Denizcilik İhtisas mahkemesi tarafından reddedilmişti. Mahkemenin ret gerekçesi de anlaşılır değildi. Yargıtay karardaki yanlışı gördü ve lehimizde bozdu.”
“SİGORTADAN ALINAN PARADA BİZİM DE HAKKIMIZ VAR”
UND Adriyatik gemisi yansa da, geminin sahibi olan U.N Ro-Ro’nun hiçbir şekilde mağdur olmadığını söyleyen Necmi Çobanoğlu, “Ama, gemi nakliyeciye zarar vermiş. Geminin hurda olarak satışından elde edilen payda bizim de hakkımız var. Biz şimdi, gemi yoksa geminin yerine geçen paradan pay talep ediyoruz. O gemi üzerinden sigortadan 46 milyon Euro para almışsın ve zararını tazmin etmişsin. Peki, nakliyecinin zararı ne olacak? Bu aşamada geç de olsa en güzeli uzlaşmak” diye konuştu.
“AVUKATIMIZI BAROYA ŞİKAYET ETTİK”
Kazanın hemen ardından herkesin başına gelebileceğinden hareketle U.N Ro-Ro’ya geçmiş olsun ziyaretine gittiklerini söyleyen Çobanoğlu, daha sonraki gelişmeleri de şöyle aktardı: “U.N Ro-Ro’nun o dönemdeki yöneticileri, ‘bizim sigortamız çok güçlüdür, sizin de mağdur olmanıza izin vermez’ dedi. 20-25 gün sonra, hadise bizim aleyhimize döndü ve ‘dava neticesinde zararınızı alabilirsiniz’ diye bizi hukuk savaşına ittiler. Mağdur olan tüm nakliyeciler, bir avukatı vekil tayin ettik ve her birimiz avukatın hesabına 500’er Euro yatırdık. Avukatı UND bulmuştu, biz de birlik olma adına bu avukatı benimsedik. Yaklaşık 35 bin Euro avukatımızın hesabına yatırıldı. Öncelikle geminin üzerine tedbir konuldu. Fakat daha sonra bizim avukatımız, Ro-Ro’dan bir teminat mektubu aldığını beyan ederek tedbirin kaldırılmasını talep etmiş. Teminat mektubu olduğu söylenen belge, davayı kazanırsak ödeme yapacaklarına dair taahhüt içeren bir yazıdan ibaret. Bu mektupla tedbiri kaldıramamışlar. Bu defa bizim avukatımız sigortanın müdahil avukatlarıyla bir sulh metni imzalamış. Bizim adımıza ve bize danışmadan. Ve böylece tedbirli olan gemi serbest hale geliyor. Bizim avukatımız PI Kulüp garantisini almış, ama aldığı bir kağıt aslında. Davanın kazanılması halinde geçerli bir kâğıt bu. Ama dava 4 yıldır devam ediyor. Gemi üzerinde ki tedbir kaldırılmasaydı U.N Ro-Ro da zarara uğrayacaktı. Oysaki U.N Ro-Ro kazadan 4 ay sonra geminin yanması nedeniyle uğradığı tüm zararını tazmin etti. Biz davalarla baş başa kaldık, bunları geç anladık. 7-8 kişi gittik ve UND’nin bulduğu avukatı azlettik. Baroya da şikayet ettik. Arkadaşımız bizi garantiye aldığını ve problemin olmadığını söylüyor ama bize danışmadan geminin üzerind ki tedbiri kaldırmış. İşte biz orada gümbürtüye gittik. Mahkeme koridorlarında sigortacı avukatlara teslim edildik. Geminin üzerindeki tedbir kaldırılınca, gemiyi hurdaya çıkardılar, sicilden sildiler. Sonra da sigortalarından hurdaya çıkan gemi nedeni ile 46 milyon Euro aldılar. Türkiye’de kaybedince, İtalya’da avukat tuttuk ve gemiyi Trieste’de bağladık. Yurtdışında 60 gün tutabiliyoruz. Mahkeme, gemiyi 60 gün bağladı. Gemiyi 3. şahıs olan hurdacılara sattılar, hurdacılar da orada. Onlar da gemiyi kurtarıp, buraya getirme amacında. 60 gün ben, bir 60 gün de başka bir nakliyeci arkadaşım tuttu. Ondan sonra da mahkeme serbest bıraktı, hurdaya alan kişiler de, çekerek Aliağa’ya getirdiler. Bu kez, Aliağa’da da mahkeme tespiti istedik, gemiye çıkıp inceleme yapıldı. Aliağa’dan sonra hurda için satın alanlar da çok zarar gördükleri için onlar da bir petrol alacağı nedeniyle takas olarak bir başka kuruluşa vermiş.Gemi Aliağa’ya getirildikten sonra hem Gemi Sicil Müdürlüğü’ne hem de Ro-Ro’ya karşı açtığımız davaları kendi şirket avukatlarımızla takip ettik.”
CMR SİGORTACILARI DA ALEYHİMİZE ÇALIŞTILAR
Yangında zarar gören nakliyecilerin sigortadan ancak zararlarının yüzde 75’ini alabildiğini söyleyen Necmi Çobanoğlu, “Araçları yepyeni olanlar vardı. Her biri 10’luk partiler halindeydi ve totalde büyük rakamlara denk geliyordu. CMR sigortacıları da bizim aleyhimize çalıştılar. Çünkü, Ro-Ro yangında kusursuz çıkarsa CMR sigortacıları da tazminat ödemekten kurtulacaklar. Bu davada U.N Ro-Ro suçlu çıkarsa, bütün CMR sigortacıları, ziyanları karşılamak zorunda. Onlar da U.N Ro-Ro’ya dava açabilir ama bu uzun hikaye. Her iki sistemin kapanması için mücadele ediyorlar. Ben de UND’de yaptığımız toplantılara sigortacıların müdahil olarak katılmamaları gerektiğini savundum. Biz hakkımızı savunalım sen de istersen sonradan gel. Her bir nakliyecinin birçok davası var. İhracatçının da kimisi sigorta yapmış, kimisi yapmamış; aramızda hiç sigortası olmayan dahi çıktı. U.N Ro-Ro CEO’su Sedat Gümüşoğlu’na ‘Nakliyeci, bu yangında büyük zarar gördü. Bizimle masaya oturup, bunu da çözersen büyük bir iş başarmış olursun’ dedik. ‘Biz, hiçbir şey yapamayız, davayı kazanın sigorta parayı ödeyecek’ diye bizi yanıtladı. Biz de yanıldığını, davalı olan iki tarafın U.N Ro-Ro A.Ş ile Çoban Tur şirketi olduğunu, sigortacıların hiçbir şekilde olayın içinde olmadığını anlattık. Benden sonra diğer nakliyeciler de gelecek. ‘Masaya oturursan, senin de temiz çıkacağın bölümler olacaktır, bu işi bitirmelisin’ yönündeki uzlaşmacı çabalarım hiçbir yanıt bulmadı” ifadelerini kullandı.
TAZMİNAT DAVALARI DA DEVAM ETMEKTE..
Geminin hurda olduğu gerekçesi ile sicilden silinmesinin iptali için verdikleri hukuk mücadelesinin yanı sıra yanan mal sahipleri ve nakliyeciler tarafından açılan tazminat davalarının da hala sürdüğünü vurgulayan Çobanoğlu, “Bu yangında U.N Ro-Ro’nun kusurlu olduğunu ve zararları karşılaması gerektiğini ispatlayacağız. Hukuk mücadelemizin sonuçsuz kalmayacağına inanıyoruz” açıklamasıyla sözlerini tamamladı.
Selçuk ONUR - www.lojiport.com