Cumhuriyet dönemi renkli ray serüvenimizin kimi belgeleri (1)

Dr. Güntürk Üstün

1299-1922 yılları arasında varlığını sürdürmüş ve 16. yüzyılda dünyanın en güçlü devleti  halini almış Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihe karışmasını takiben, ulu önder “Mustafa Kemal Atatürk”ün en övünülecek eseri konumundaki modern “Türkiye Cumhuriyeti”nin kurulması, Anadolu’daki temelleri 1860’lara dek uzanan demiryollarımızın ulusallaştırılıp çağdaşlaştırılması için de çok önemli bir fırsata öncülük etmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) olarak bilinen ülkemizdeki ulusal tren işletmecisi kurum ilk olarak, cumhuriyetin kurulması ve demiryollarının devletleştirilmesine karar verilmesinin ardından demiryolu işletmeciliği için 24 Mayıs 1924 tarihinde Nafia Vekâletine (Bayındırlık Bakanlığı) bağlı “Anadolu-Bağdat Demiryolları Müdüriyeti Umumiyesi” adıyla doğmuştur [Ülkemizde, geçmişte uzun yıllar boyunca 24 Mayıs 1924 tarihi TCDD’nin kuruluş tarihi olarak kabul edilip kutlanmıştır]. Ardından demiryollarının yapımı ve işletilmesinin bir arada yürütülmesini sağlamak amacıyla demiryolu alanında ilk bağımsız yönetim birimi olarak 31 Mayıs 1927 tarihinde Nafia Vekaletine (Bayındırlık Bakanlığı) bağlı “Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi” kurulmuştur. Söz konusu kurum, “Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğü” adıyla 1939 yılında Münakalat Vekaletine (Ulaştırma Bakanlığı) bağlanmış ve 22 Temmuz 1953 tarihine kadar katma bütçeli bir devlet idaresi şeklinde yönetilen Devlet Demiryolları işletmesi,  bu tarihte çıkarılan bir kanunla Ulaştırma Bakanlığına bağlı olarak “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD)” işletmesi adı altında İktisadi Devlet Teşekkülü haline getirilmiştir.

8 Haziran 1984 tarihinde bir Kanun Hükmünde Kararname ile Kamu İktisadi Kuruluşuna dönüşen TCDD, 24 Nisan 2013 tarihinde kabul edilen bir kanun ile de yeniden İktisadi Devlet Teşekkülüne dönüştürülmüştür. 1 Ocak 2017 tarihine gelindiğinde ise, Türk Demiryolculuğunda bir başka kilometre taşına ulaşılmış ve TCDD, demiryolu altyapısı işletmeciliğinden sorumlu kurum olarak varlığını sürdürürken, halihazırdaki demiryolu şebekesi üzerinde yolcu ve yük taşımacılığından sorumlu “TCDD Taşımacılık” ray serüvenine başlamıştır. Bu arada, 2013 yılında çıkarılan “Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun” ile ülkemiz demiryolları üzerinde yerli ve yabancı kuruluşların kendi trenlerini işletebilmesine olanak tanınmış ve böylece demiryolu sektörümüz Avrupa Birliği (AB) ile bir anlamda uyumlu hale getirilmiştir. Söz konusu öncü ve yenilikçi uygulamanın Türkiye’de ulaşacağı artı ya da eksi noktaları, hemen her konuda olduğu gibi, zaman gösterecektir.

Ülkemiz ulusal demiryolculuğunun tarihçesi hakkında bugünlük bu kadar bilgi “yeterli” demeden önce, cumhuriyetin kurulmasından sonraki demiryolu serüvenimizin günümüzdeki modern ve büyük gelecek müjdeleyici konumuna hiç de öyle kolay ulaşmadığına değinmeden edemeyeceğim. Genç Cumhuriyetimizin tüm zorluk ve olanaksızlıklara karşın, 1923-1948 yılları arasındaki örnek ve devasa demiryolu yapımı atılımının birdenbire 1950 senesinden itibaren adeta duraklama-durma arası bir terk ediliş/kendi haline bırakılış dönemine girdiği görülmektedir. Neredeyse 2003 yılına dek, yarım yüzyılı aşkın bir süre devam edecek bu bir tür demiryolu yapımından ve demiryolculuğu çağdaşlaştırmaktan ısrarla uzaklaşılmış talihsiz sürecin neden ve sonuçları hakkında istenirse sayısız kitap, makale ve tezlerin yazılabileceğini, çeşitli TV programlarının gerçekleştirilebileceğini söylemek yerinde olur. Bu dönemde Türkiye, Orta Avrupa ülkelerinin hem demiryolu hem karayolu ulaşımını birlikte geliştirip, birbirini bütünleme modeli yerine Birleşik Amerika’nın ulaştırma alanındaki temel görüşünü benimseyerek, karayolu yapımına ve motorlu araç sayısının artırılıp modernleştirilmesine çok ciddi yatırımlar yapmıştır. Neyse ki, “Zararın hangi istasyonundan dönülse kârdır” anlayışı geç de olsa ağırlığını gündeme koymayı başarabilmiş ve tıpkı Cumhuriyetimizin ilk 25 yılı gibi, son 15 senesinde de demiryolu ve demiryolculuk olgusu tekrardan “devlet politikası” haline gelmiştir.                                                                                                                                                                    Köşemi izleyen değerli LOJİPORT okurları! Raysever kimliğini gururla taşıyan bir şair-yazar olarak bugün sizlere önce kıvançlı ve umutlu sonra çileli ve karamsar ve en sonunda yeniden kıvançlı ve umutlu zamanlara ulaşmış Cumhuriyet Dönemi demiryolculuğumuzda TCDD’nin bizzat yayınladığı sayısı oldukça kabarık basılı tanıtım malzemelerinden küçük bir kesit sunacağım. Nasıl mı? Ülkemizin 1940’lı yıllarının ortasından, içinde bulunduğumuz 2018 senesinin ilk aylarına kadarki zaman diliminde Demiryolları işletmemizin [DDY-TCDD-TCDD Taşımacılık] afiş-reklam-broşür-kartpostal-takvim-kitapçık-tarife şeklinde zamanında bir hayli ses getirmiş basılı dökümanlarına birlikte göz atmakla! Aşağıda, yazımın bitiminde göreceğiniz tüm belgeleri çok sayıda basılı kaynağı ve sınırlı kişisel arşivimi tarayarak meydana getirdim. Söz konusu bir tür kronolojik görsel liste, tıpkı tüm diğer listeler gibi, tam/eksiksiz değildir [Hele, doğal olarak bir de TCDD dökümantasyon merkezi arşivi ile kütüphanesine ulaşma şansımın bulunmadığı hesaba katılırsa]. Dileyen demiryolu meraklısı ilgili görsel listeyi elbette kendi beğenisi doğrultusunda daha da zenginleştirebilir, hatta aşağıdaki dökümanların orijinallerinden bulabileceklerini koleksiyonuna katmayı da hedefleyebilir. Bu alçakgönüllü araştırmamı yürütürken, sayısız demiryolu aracı kardeşimin görüntü ve anıları belleğimde sık sık makas ve hız değiştirdi diyebilirim. Üstelik, artık şimdiki zamana uzak mı uzak bir tarihte TCDD logosunu 25 yıl kadar, üstün hizmetin doğurduğu haklı bir gururla taşımayı başarmış “MT5300” tipi mototrenlerden (toplam 16 dizi) hiçbirinin sergilenmek üzere korunamamış olması gerçeğinin hüznünü sözcüklerle tanımlayabilmek için epey kafa yormak gerekiyor bence.

Tıpkı yolcuları ve personelleri gibi, gezegenimizdeki çeken ve çekilen demiryolu taşıtlarının da bir yaşam süresi var tabii ki. Ve o sürenin sonuna gelindiğinde, unutulmayacaklar arasına girecek şanslı cer araçlarının sayısının giderek artacağına ait inancımı koruyarak tüm trenseverlere, kısa sürecek de olsa, “Keyifli Seyirler” diliyorum.

Verimli günler ve gelecek pazarki yazımda görüşmek ümidiyle.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.