Denizci elektriğini de boşaltmak zorunda

Gemilerde çalışan denizcilerin “Faraday Kafesi” de denen statik elektrik yükü alma ve bu yükü boşaltamamaktan dolayı yaşadıkları sıkıntılar, sağlık...

Gemilerde çalışan denizcilerin “Faraday Kafesi” de denen statik elektrik yükü alma ve bu yükü boşaltamamaktan dolayı yaşadıkları sıkıntılar, sağlık açısından önemli sorunlar yaşatıyor.

Türkiye Denizcilik Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Cevahittin Yeşiltaş, “Yıpranma payını kaldıranlar, ‘gemiler yeni nasıl olsa, zorluk yaşamazlar’ diye düşünüyor olabilirler ama denizciler gemilerde elektromanyetik alanlardan dolayı statik elektrik yükü alıyor. Bu yükü boşaltmaları gerekiyor” diye konuştu.

Türkiye Denizcilik Sendikası’na bağlı yaklaşık 5 bin gemi adamının haklarını temsil ettiklerini belirten sendikanın Genel Eğitim Sekreteri Cevahittin Yeşiltaş, sektörde yıpranma paylarının kaldırılmasından sonra, bu sektör çalışan açısından cazibesini yitirmiştir dedi.

Denizcilerin yıpranma payları hakkında görüş aldığımız Yeşiltaş, “Yıpranma payını açıklamak gerekirse, öncelikle şunun bilinmesi lazım ki denizde çalışmak riskli bir iştir. Her an bir kaza yaşanabilir. Her an bir fırtına çıkabilir, gemi alabora olabilir, makine personelinin yaşadığı sıkıntılar riskleri arttırıyor. Ağır iş koluna giren her iş yerinde bu yıpranma payı var. Halende var ama denizcilikte bu kaldırıldı. Senede 3 aydan 20 yıllık sürede 5 yıl erken emekli oluyordu. Belli bir yaştan sonra denizcilikte işyerlerinde çalıştırılmıyor insanlar. Denizci 15-20 yıl çalıştıktan sonra başka yerlerde çalışabilmesi iş bulabilmesi zor. Ancak bu yıpranma payları dolayısıyla zaman kazanıyor çalışıyor” dedi.

"Biz ayrıcalık istemiyoruz"

Pek çok iş kolunda yıpranma payı var ancak denizciler için bu kanunu koymadılar diyen Yeşiltaş, “Herhalde denizcilerin sıkıntıları tam anlaşılamadı.  Bizde bu sıkıntıyı anlatmak için bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki dönemde görüşlerimizi ve isteklerimizi gerekli mercilere bildireceğiz. Biz zaten bir ayrıcalık istemiyoruz. Yıpranma payı olan diğer iş kollarında şartlar neyse biz denizcilere de aynı prosedür uygulansın istiyoruz.Denizci denize çıktığın zaman tamamen mahrumiyet içine giriyorlar. Belki bu kanunu çıkaranlar şöyle düşünebilir, artık eskisi gibi kömürlü gemiler yok. Gemiler yeni ve dolayısıyla da zorluk az olur diyebilirler. Ancak gemi limana yanaşıyor gemiciler gene çalışıyorlar. Bunun yanınada başka sıkıntılar da var. “Faraday Kafesi” denen bir durum var. Denizciler gemilerde elektromanyetik alanlardan dolayı elektrik yükü alıyorlar ve bu yükü boşaltmaları gerekiyor. Bunu da karaya ayak basarak yapmaları şart” ifadelerini kullandı.

"Denizci olmak zor"

Denizci olmanın diğer meslek dallarına göre daha zor olduğunun altını çizen Yeşiltaş, “Başka mesleklerin okulları var ve oradan mezun olunca gidip o alanda çalışabiliyorlar. Şimdi denizciliğinde okulu var ama denizciler mezun olduktan sonra gidip o diplomayla iş bulamıyorlar. En alt kademedeki personelin gemiye çıkabilmesi için alması gereken toplam 11 tane belge var. Sağlık yoklamasından 2 yılda bir geçiyor. Gemi adamı diploması alıyor onu da 5 yılda bir yeniliyor” diye anlattı.

Bu söylediklerimizin yanında başka etkenleri de göz önüne almak gerektiğini vurgulayan Yeşiltaş, “Aslında gemiciye niye A3 denen bir yıpranma veriliyor bunu sorgulamak lazım. Denizcinin mahrumiyetine veriliyor. Gemiciyi motive etmek için verilmesi gerekiyor. Gemide çalışan gemi adamlarının çok büyük sıkıntıları var. Günlük sosyal hayat yok zaten onlarda. Bir Tiyatroya, bir sinemaya gidemezler, istedikleri zaman evlerine gidemezler. Sefer süreleri bazen 6 ayı bulabiliyor. Yeme içme sıkıntıları olabiliyor. Burada çalışan insanları motive edecek bazı unsurların olması gerekiyor. Bu insanlardan yıpranma payını alırsanız 25 yıl bu şekilde çalışmalarını beklemek bir zor olur.Duruma başka bir açıdan bakarsak. En önemlisi denizciler olarak bizim bir bakanlığımız var. Bu açıdan pozitif bir ayrımcılık olduğunu düşünüyoruz. Kendine özgü bir kanunu var denizciliğin. Denizcilik iş kanunu var. Böyle bir kanunun varsa bu kanunda bazı sıkıntıların giderilmesi gerekiyor. Örneğin gemi adamının cenazesi olsa gidemez. Bu durum mahrumiyet yaratıyor” açıklamasında bulundu.

Sektörde eleman sıkıntısı yok ama kalifiye eleman sıkıntısını var diyen Yeşiltaş,  kalifiye elemanın yetişmemesi konusunda şunları söyledi: “Arz-talep dengeleri var.Dünya piyasasında en çabuk etkilenen sektörlerden birisi denizciliktir. Eskiden okullar vardı şimdi daha çok okul var ama mezunlar karada çalışmaya yöneliyorlar. Gemide çalışan elemanlar az olduğu için kalifiye de olmuyor.”

"Bu işin üç ayağı var"

Yıpranma payları konusunda konunun üç muhatabının olduğunu söyleyen Yeşiltaş,”Bu işin 3 ayağı var. Devlet, özel sektör ve sendika. Devlet yasalarla işçisini koruyacak, işçisi için en rahat, en sağlıklı en güzel ve en verimli çalışacak sistemi kuracak. En başta bu yıpranma sıkıntısını giderecek. En basitinden şuanda karada günde 7 buçuk saat çalışma var, denizde 8 saat. Halbuki mahrum bölge, en azından denizde de 7 buçuk saat olması lazım bu çalışma saatlerinin. Sendika da işçilerin hak ve hukukunu koruma anlamında çalışmalar yapacak. Bunun yanında sadece işçileri düşünerek değil iş yerinin devamlılığını sağlayacak belli konularda da işyerini koruma durumunda olacak. İşverende ‘hep bana rab bana’ demeyecek. İşçisini de en iyi şekilde, mağdur olmayacak şekilde sosyal haklarını vererek çalıştıracak. Bu bir koalisyonla olacak bir iş. Bir taraf ‘güç bende’ derse o zaman o işleyiş sağlıklı olmaz ve uzun vadede ayakta kalması zor olur.İşverenlerde elini taşın altına sokacak. Gemilerini yenileyecek. İnsan odaklı bir yapı içerisinde olacak. Eski gemilerde çalışanlar daha çok yıpranıyor. Örneğin bir gaz tankerinde çalışanlara da yıpranma daha fazla olmalı. Gaz tankerinde çalışan bir arkadaşım var artık çalışamıyor hastalanmış. Bu da meslek hastalığı. Makineciler çoğunun kulağı hasar görmüştür. Bunların da ayrıca meslek hastalığı olarak sayılması gerekiyor. Denizde çalışan gemi adamlarını şimdi bir sağlık testinden geçirsek çoğu sağlam çıkmaz. Çünkü çok ağır şartlar altında çalışıyorlar. 20 sene sonra sıkıntıya giriyor çalışan. İnsanın sağlığını, sosyal hayatını ve insanın kimliğini ön planda tutmaları gerekir” ifadelerini kullandı.

Yıpranmayı yasaya ekletme konusunda oldukça umutlu olduklarını Belirten Yeşiltaş, “Bunu çalışmalarını yapıyoruz. Toplu sözleşme dönemindeyiz. Daha önce bakanlıkla görüşmeler oldu. Olaya sıcak bakıyorlar. Bakacaklar çünkü başka çareleri yok. Çünkü gemide çalışan 30 bin kişi var. Bizim temsil ettiğimiz sayı ise 5 kişi civarında. Armatörlerde de örgütlenmek için uğraşıyoruz ama maalesef aynı hikayenin bir parçası da o. Bir araya geliniyor, tamam deniliyor, ama somut bir adım atılmıyor. El ele veremedik bir türlü. Ama sıkıştıkları zaman kapımız açılıyor. Biz diyoruz işveren kazansın, devlet kazansın ama işçide kazansın. Milyonluk gemiyi 5 kişiye teslim ediyorsun, üstünde belki gemi fiyatından fazla yük var ama 25 kuruştan kaçıyorsun. İşin gerçeği bu. İşverenin işçisine değer vermesi gerekiyor. Denizi Türkiye ihmal etmemeli. Bu konuda gerekli mercileri denizi yaşayanlar yönlendirmeli” şeklinde konuştu.

www.7deniz.net

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Lojistik Haberleri

DFDS, Avrupa’dan Mısır’a kolay ulaşımın yolunu açtı
Solmaz, eğitim üssüyle ürünleri daha etkili ticarileştirmeyi hedefliyor
"Atlas Lojistik Ödülleri, limanlarımızın tanıtımı için iyi bir fırsat"
Parsiyel Yük Nedir? Parsiyel Yük Taşımacılığı Hakkında
Japonya, şoför açığını 'konveyör bant' yolu ile aşma hedefinde