Denizcilik sektöründe yeterince üretim yapmadığımız, uluslar arası teknolojik gelişmelere beklentiler doğrultusunda uyum sağlayamadığımız ve bu alanda köklü bir sanayi kültürü geçmişine sahip olmadığımız gerçeği ile yüzleşmek, bize rotamızın doğruluğu konusunda ışık tutacaktır.
Denizcilik sektöründe Dünya sularında hakimiyet kurmuş ülkelerin uzun yıllara varan geçmişleri incelendiğinde diğerlerinden farklı olarak karşımıza çıkan en ayırt edici özellikleri girişimcilik ruhu ve yaratıcılık özellikleridir. Mirasçısı olduğu " Geliştirme - Yenileme " kültürüdür. Ayrıca risk alabilme yeteneğindeki teknikler ve gelişmeler karşısında sergilediği uzun vadeli bakış açısıdır.
Uluslararası sularda varlık gösteremeyen ülkelerin sektör kuruluşları piyasada kalabilmek uğruna rekabeti değil, işbirliğini tercih edebilirler ve bu yaklaşım içinde rakiplerini iş yerine ortak yaparlar. Türkiye'nin denizcilik sektöründe yabancı sermaye ile ortaklık veya stratejik işbirliği içinde olmasının ortaya çıkaracağı sonuçlar Avrupa ve uzak doğu denizciliğinin egemenliği altında olmamalıdır.
Çünkü burada esas olan konu üretimin ucuza maledilmesi ve dışa bağımlılıktan kurtulmasıdır. Gelinen bu aşamada doğru olan şey bol miktarda " DENİZCİ SANAYİ STRATEJİSİ" yazıp çizmek değil, onları uygulayıp, sektöre kazandırabilmektir.
Nitelikli ve bilimsel içerikli üretken çalışmalar ve araştırmalar sektörde var olan dinamizmi sürekli canlı tutacaktır. Denizciliğimizin geleceğine yönelik global anlamda " Bilim Politikasının" oluşturulmasının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.