Sahip olduğu denizlerin ve kıyı şeridinin uluslar arası denizcilik sektöründeki staratejik önemini yeterince kavrayamayan ve bunu ekonomide değerlendiremeyen Türkiye, Dünya denizlerindeki rekabet şansını da alt seviyelere çekmiştir. Türkiye ne acı bir gerçektir ki, kendi bölgesindeki denizler de bile tek başına güç olabilmeyi başaramamıştır. Çünkü, Türkiye gibi üç tarafı denizlerle çevrili ve 8333 km kıyı şeridi olan bir ülkenin halen “DENİZCİLİK BAKANLIĞI” yoktur. Son seçimlerin ardından hükümetin on bir yeni bakanlığın kurulmasına onay vermesine karşın, her nedendir bilinmez ama Denizcilik Bakanlığı’nın adı yine gündemde yoktu. Şehircilik ve Çevre Bakanlığı – AB Bakanlığı – Turizm ve Tanıtma Bakanlığı – Orman ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı – Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı – Kültür ve Vakıflar Bakanlığı – Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi ve Kalkınma Bakanlığı - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı oluyor da, bu ülkenin ekonomisi için tarım ve hayvancılık kadar önemli olan denizciliğinin ve balıkçılığının bakanlığı hangi mantıklı gerekçeler ile neden olmuyor veya olmasına izin verilmiyor. Bunun en önemli nedeni ise, Türkiye’nin bölge sularında ve uluslar arası denizlerde güçlenerek söz sahibi olmasının Avrupa Birliği ülkelerince ve Amerika Birleşik Devletlerince istenmiyor oluşudur. Deniz Ticaret Odasının 2009 yılı faaliyet verilerine göre denizcilik sektöründe sayısal olarak %3 lük gelişme ve tonaj bazında ise %7 lik büyüme ne Akdeniz çanağında nede Dünya denizlerinde etkili olabilmemizi sağlamaya yetmiştir. Dünya deniz ticaret filosunun 2009 yılındaki büyüme oranı ise %8,5 olarak gerçekleşmiştir. Buna karşılık 2010 tarihi itibariyle 158 ülkeyi kapsayan değerlere göre Dünya deniz ticaret filosunun kapasitesi 46.948 gemi ile toplam 1,23 milyar dwt. Ulaşmıştır. Türk deniz ticaret filosunun tonajı ise yabancı bayraklı Türk gemileri de dahil olmak üzere ancak 17.2 milyon dwt. olarak gerçekleşmiştir. Kendi karasularımızda bile deniz yolu ile yük taşımacılığın oranı %3 dolayındadır. Yolcu taşımacılığında ise bu oran ancak %1 dir. Türkiye dış ticaretinin %85-90 gibi en büyük payını deniz yoluyla gerçekleştirmektedir. Sanırım DENİZCİLİK BAKANLIĞI’na neden bu kadar çok gereksinim duyulduğunu şimdi çok daha iyi anlıyoruz. Hiç denizi olmayan İsviçre’nin 30 adet ticari gemisi bulunmaktadır. Daha çok ilginç olanı ise ülkede Denizcilik Bakanlığının var oluşudur. Bu aşamada ortaya çıkan gerçekler ve bunların uluslar arası sulardaki yansımalarının yarattığı başarılar, denizcilik olgusunun ayrı bir statüde değerlendirilmesi gerektiğinin en önemli ifadesidir. Denizcilik kültürünün tarihsel gelişim süreci içinde belirlenen kodları ve onların şifreleri, o toplumun gelecekteki denizcilik alanındaki ideallerinin ana arterlerini oluşturur. Çok uzun yüz yıllar sonrası gerçekleşen bu değerli tortunun katmanlarının her birisi o ülkenin denizlerdeki başarı grafiğinin segmentlerinin yaratıcısıdır. Günümüzde Dünya deniz ticaret hacminin ekonomik değeri 400 milyar dolara koşarken, Türkiye, DENİZCİLİK BAKANLIĞI’nı kuramamanın sıkıntılarını ve sancılarını Dünya denizlerinde çok daha yoğun ve pişmanlık duyguları içinde yaşayacaktır.
DENİZCİLİK BAKANLIĞI YİNE YOK
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.