Denizcilik sektörünün en önemli sorunları arasında, yeterli finansman kaynaklarının olmayışı, deniz ve ona ilişkin kara bağlantılı yatırımların ihtiyaçlara cevap verememesi, deniz ticaret filomuzun sayı olarak azlığı, tonaj olarak yetersizliği, oldukça yaşlı oluşu ve kombine taşımacılıkta beklentilerin çok altında kalınmış olması gelmektedir. Bunlardan başka limanlardaki ekipman, araç ve gereçlerdeki işlevsel ve sayısal yetersizlik, branşlarında uzman personelin azlığı, teknoloji ve bilgi noksanlığı ile plansız ve programsız yapılan yatırımlar ile bunların neden olduğu sorunlar da sektörün kalkınmasına ve rekabet gücünün artmasına engel olur. Yatırımlar ve ticari işler konularında kurumlar arasında yaşanan yetki karmaşası ve bürokrasinin çarpık işleyişi de denizcilik sektörünün önünde caydırıcı birer unsurdur. Gümrük ve maliye ilgili hantal olan mevzuatların da yeniden değerlendirilerek, uluslar arası gelişen koşullara göre yapılandırılması sektöre önemli avantajlar sağlayacaktır. En büyük eksikliklerden birisi de devletin desteğinin yetersiz oluşudur.
Eğer sahip olduğumuz ayrıcalıklı coğrafyaya, kıyı şeridine ve denizlere rağmen bölgede etkin bir güç oluşturamıyor ve dördüncü sırada yer alıyorsak, izlediğimiz denizcilik politikaları ile uluslar arası ilişkilerimizi yeniden değerlendirmek durumundayız. Dünya deniz ticaret filosunun %6,2 sine sahip olan Yunanistan bölgede birinci ve Dünya sıralamasında da üçüncü sıraya yerleşmiştir. Dünya deniz yük taşımacılığında konteyner trafiğinin %25 gibi önemli bir bölümü Akdeniz koridor hattında gerçekleşmektedir. İşte bu aşamada Türkiye'nin fiziki konumu, staratejik özellikleri ve buna bağlı olarak da önemi ortaya çıkmaktadır. Çünkü Türkiye Dünya üzerinde Doğudan Batıya uzanan tek büyük yarımadadır. Aynı zamanda konteyner taşımacılığında Doğu ile Batı arasında önemli bir köprü konumundadır. Böylesine avantajlara sahip olan ülkemiz ne yazık ki bu konteyner taşımacılığını kontrol altına alamamıştır.
Türkiye'nin deniz yolu ile yapılan dış ticaret (ithalat ve ihracaat) yüklerinin taşınmasının sadece %16 lık kısmı Türk bayraklı gemiler tarafından yapılabilmektedir. Halbuki ülkemiz dış ticretinin %85-90 gibi büyük bir bölümü deniz yolu ile yapılmaktadır.
Kendi karasularımızdaki yük ve yolcu taşımacılığını da özendirmeli ve arttırmalıyız. Kabotaj taşımacılığımıza uygun gemiler belirleyerek, deniz yolunda yeni hatlar oluşturmalıyız. Devlet bunlara ilişkin projelere destek vererek uzun vadeli kredi olanakları yaratmalıdır. Ancak o zaman ülkemiz genelinde yapılan yük taşımacılığında %3 olan kabotaj payı ile yolcu taşımacılığında olan %1 lik oran daha üst seviyelere çekilir. Denizciliğin her yönüyle çok ayrıcalıklı bir statü gerektirdiğini asla unutmayalım.