İzmir körfezinde yat turizmini geliştirmek ve sevdirmek amacıyla gelen yatlar ne üzücü bir acı gerçektir ki bağlı bulundukları pasaport bölgesinde tanklarını dolduracak su bulamıyorlar. Daha birçok sorunla uğraşmak zorunda kalan yat işletmecilerine en büyük destek İzmir Liman Başkanlığı ile Denizcilik Müsteşarlığı İzmir Bölge Müdürlüğü'nden geldi. İzmir Büyük Şehir Belediyesinin yatçıların su sorununa karşı ilgisiz ve vurdumduymaz bir tavır içinde olmasını büyük bir talihsizlik olarak gördüklerini belirten yat işletmecileri başta Büyük Şehir Belediyesi olmak üzere İzmir Deniz Ticaret Odasının, denizcilik ile ilgili diğer bütün kurum ve kuruluşların desteklerine gereksinim duyduklarını belirttiler. Kendi yaşadıklarımı üzüntü içinde ama birazda tepkili dile getiriyorum." Tekneye su alabilmek için İzmir Büyük Şehir Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğüne gittim. Beni ilgili olduklarını düşündükleri birimi gönderdiler. Su alacağım bölgenin park ve bahçeler müdürlüğüne ait olması nedeniyle daha sonra orasıyla görüştüm. Ama buradan hiç bir yanıt alamayınca ertesi gün İZSU'ya gittim ve konuyu gerekli makam ile görüştüm. İZSU yetkilileri de sorunu çözemiyeceklerini ve tekrar parklar ve bahçeler müdürlüğüne giderek bir kere daha görüşmemi istediler. Tekrar telefon ile arayarak konuyu anlattım. Su sorununun çözümü İzbetona kadar uzanmıştı ve teknede üç gündür su yoktu. Ne yazık ki bende üç gündür Büyük Şehir Belediyesinin birimleri arasında gidip gelmekten yorgun düştüm ve sonunda da beni isyan ettirmeyi başardılar. Hiç kimse sorumluluk almak istemediği gibi ne yapması gerektiğinide bilmiyordu. Dördüncü güne girdiğimizde Büyük Şehir Belediyesinin İlgisizliği, vurdumduymazlığı devam ederken, denizcilik konusundaki gerçek yüzü de böylece de ortaya çıkmış oldu. Susuzluğa daha fazla dayanamadığımız için gece geç saatlerde getirttiğimiz su tankeriyle ile sorunu kendimiz çözdük.
Konuya sadece iki yatın sorunu olarak görmek çok yanlış olur. Yabancı bayraklı yatların yanaştığını düşünelim, adamlar ceplerinde dövizlerle gelmişler ve bunları bir şekilde harcayacaklar. Kumanya, yakıt ve su ikmali yapacaklar. Şimdi o çok değerli iş bitirici, sorunları bilgi, beceri ve sahip oldukları görev anlayışı ile hemen sonuçlandıran çok değerli yetkililere soruyorum, adamların su talebine ne cevap vereceksini? İzmir' bu kafaylamı denizci kent yapacaksınız? Bu anlayış ve yaklaşımlarla mı İzmir körfezinde yatçılık sektörünü geliştirerek yat turizmini destekliyeceksiniz? İki yatın su gereksinimi karşılamaktan aciz bir denizcilik anlayışı ile bunu kesinlikle başaramazsınız. Öncelikle samimi ve ilgili olmak, denizi sevmek gerekir. Deniz sevgisinden yoksun kadrolarla bu işleri yürütmek çok zordur beyler. Denizcilik evrensel bir tutkudur, sevdalanmak, aşık olmaktır onun mavi tenine. Özlemektir onu yokluğunda, martılarla konuşmaktır ufkun son çizgisinde, bilinmeyen denizlere akmaktır delicesine, sarılmaktır yükselen dalgalarına özlemle, aysız gecelerin kör karanlığında. Onu anlayabilmek, ona ulaşabilmek ve onu bütün özlemleriyle severek kucaklıyabilmek, içi sevgi dolu kocaman bir yürek ister.
İzmir bu anlayışın hüküm sürdüğü politikalar ile asla denizci bir kent olamaz. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu, Konak Pier'e marina yapmayı düşünmeden önce bürokratlarınıza deniz sevgisini aşılayın ve onlara denizciliğin evrensel ufkundaki değerleri öğretin. Deniz turizminin bir ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel anlamdaki kalkınmasında ne kadar önemli olduğunu anlatın. Size yakışan da zaten budur. Ama sakın geç kalmayın. Çünkü deniz ihmal edilmekten hiç hoşlanmaz.