Hızlı hava kargoculuğunda Türkiye pazar lideri konumunda olan DHL Express, ihracatın öncü göstergelerini de sunuyor. DHL Express Türkiye CEO’su Mustafa Tonguç, 220 ülkeye gönderi yolladıklarını, e-ihracata giden her beş gönderiden birinin ABD’ye yollandığını, Avrupa için canlanmanın ikinci yarıda geleceğini söyledi. Tonguç, Türkiye’nin otomotiv ve otomotiv sanayii ihracat gönderilerinin hızlandığını, tekstil konusunda ise bir yavaşlama gözlemlediklerini, ikinci yarıda bu sektörde de canlanma beklediklerini söyledi. Tonguç’a göre İstanbul, tıpkı havayolunda yolcuların transit merkezi olduğu gibi gönderilerin de transit hub’ı olabilir ve gerekli mevzuatın da çıkartılması halinde Türkiye’ye yeni bir gelir kaynağı sağlanabilir.
EKONOMİ gazetesi DHL Express Türkiye’nin İstanbul Havalimanı içindeki yeni merkezine girdi. CEO Mustafa Tonguç’un genel merkezleri “Leipzig’den üç kat verimli” olarak tanımladığı, sahip oldukları yeni otomasyon sistemiyle dünya çapında hem hızda hem maliyette fark yarattıklarını söylüyor. Tonguç, EKONOMİ Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ile sorularımızı yanıtladı. Tonguç, şunları söylüyor:
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI YÜZÜNDEN UÇAKLAR 4 SAAT DAHA FAZLA UÇUYOR
2023 yılına sıkışmışlıkla girdik. Geçen yıl ABD’deki, Avrupa’daki enfl asyon, genel olarak e-ticaret satışlarını azalttı. Kritik bir kaybedişten bahsedemeyiz ama beklenen büyüme gerçekleşmedi. Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden tekstilde sıkıntılar var. Özellikle kur baskısı onlara sıkıntı yaratıyor. Bazı müşterilerin Tunus ve Mısır’a döndüğünü duyuyoruz. Ancak yılın ikinci yarısından sonra orada da bir büyüme bekliyoruz. Rusya-Ukrayna savaşının ticaret üzerinde olumsuz etkisi var. Avrupa’ya Çin’den gelen uçağınızın Rusya ve Ukrayna hava sahasından uçmaması için 4 saat rotasını değiştirmesi lazım. Bunun da bir maliyeti var. 4 saat daha fazla uçmanın 70-80 bin dolar maliyeti var.
ÇİN, ABD’YE ULAŞMAK İÇİN BREZİLYA VE GUATEMALA'DA TESİS KURUYOR
DHL olarak çok daha yeni bir araştırma yayımladık. New York Üniversitesi Stern School of Business Global Ticari Büyüme Atlası çalışması yaptık. Orada da ticaretin olmadığı kadar yüksek bir seviyede olduğu ortaya çıktı. Düşünüldüğünün tersine, azalmakla birlikte Amerika-Çin hala en bağlantılı iki ülke. Araştırmada Türkiye güzel bir örnek. Türkiye ticaret hacmi arttı ama bağlantı sıralamasında 51’inci sıradan 54’üncü sıraya düştük. Endeks anlamında bir puanlık düşüşe işaret ediyor. Ticaret tarafı güçlü gidiyor. Ama bağlantılı olma durumunda riskler artıyor. Diğer ülkelerle ne kadar iyi işbirliği içinde olursanız, ticaretin o kadar artma ihtimali oluyor. Markalaşma bu anlamda önemli. Ancak tüm bunlara rağmen Türkiye’de başka ülkelerde olmadığı kadar çeviklik var. Pandemi hepimize tedarik zincirinin önemini öğretti. Çin’deki akış durduğunda tüm dünyadaki üretim neredeyse durma tehlikesi yaşadı. Türkiye de bu anlamda öne çıktı. Türkiye, Avrupa için iyi bir tedarikçi, Guatemala ve Brezilya da Amerika için iyi bir tedarikçi. Hatta Çinli şirketler tedarik zincirlerini geliştirmek için bu Güney Amerika ülkelerine üretim tesisleri kurmaya başladı.
AVRUPA’DA ZAMLI MAAŞLAR NİSAN SONRASINDA HAREKETLİLİK GETİRİR
Global bir şirket olduğunuz zaman sadece Türkiye’ye bakmıyorsunuz. Türkiye’den hangi ülkelere gidiyor, neler gidebilir… Tüm bunlarla ilgilenmeniz lazım. Globalde de ilk iki çeyrek için güzel bir öngörü yok. DHL’in CEO’su John Pearson’un bir yorumuyla cevap vereyim: İkinci çeyrekten sonra bir büyüme bekliyoruz. Özellikle Asya-Pasifik’te bir toparlanma olacağına inanılıyor. Avrupa’da insanlar zam alıyor ama zamlı maaşlarını çoğu nisandan sonra alıyor. Alım gücü nisandan sonra toparlanıyor, bir de yaz geldiği için doğalgaz sorunu da kalmayacak. Mayıs, haziranla birlikte bir toparlanma olacak, alım gücü arttıkça alışveriş alışkanlıklarına dönerler.
ABD, 800 DOLARA KADAR VERGİ OLMADIĞI İÇİN CAZİP
e-ticaret tarafında Amerika çok güçlü. 800 dolara kadar vergi oluşmadığı için hala alışveriş yapılıyor. Bizim Türkiye’de B2C’nin ağır gittiği yüzde 20’si ABD ağırlıklı. Ondan sonra bizim gönderilerimiz ağırlık Avrupa. İtalya, Almanya, Fransa ve Belçika var. İthalat ağırlıklı olarak Çin. İthalat gönderilerinde de bir dönem Çin’in sıfır COVID politikası yüzünden sıkıntılar yaşanmıştı. Şimdi Çin’de açılma olunca, hareketlilik arttı. Bunu sadece cari açık olarak görmemek lazım, ihracatı da destekliyor. İhracatçı bazı parçaları ithal edip, sonrasında ihracat yapıyor.
OTOMOTİV TEDARİKÇİLERİNİN HACİMLERİ BÜYÜYOR
Otomotiv ve otomotiv yan sanayinde hareketlilik gözlemliyoruz, hacimleri büyüyor. Ancak bunlar numune. Sonrasında bu kargolar büyük montanlı oldukları için biz görmüyoruz. Biz ticaretin nereye gittiğini ve nabzı görebiliyoruz. Otomotiv sektörü Almanya ve İtalya’nın ana sektörleri.
TÜRKİYE’NİN TRANSİT HUB OLMASININ ÖNÜNDE ENGEL YOK
e-ticaret tarafında üzerinde çalışılan en önemli konu iadeler. Tek pencere sistemiyle o alanda da Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı önemli adımlar attı. Hangi ülkelerden iadeler çok geliyor, bunu da araştırmak lazım. Kargo maliyetiniz 15-20 Euro olduğu zaman, bazen o ülkelerden getirmemek daha avantajlı oluyor. İadeler konusunda güzel düzenlemeler yapılabilir. Belki ithalatın kolaylaşması da önemli. Transit kuralları için bakanlıkla ve derneklerle çalışıyoruz. Türkiye’yi kargo alanında da bir transit ülke yapabiliriz. Hollanda’nın neden bu kadar bağlantılı bir ülke olduğuna bakarsanız, üretimden çok transit yaptıklarını göreceksiniz. Nike da Apple da orada şirket kurdu. Hollanda ile birlikte bu transit işini güzel yapan ülke; Polonya. Türkiye’nin de transit hub olmasının önünde engel yok. Çünkü Türk Hava Yolları gibi, dünyayı bu kadar birbirine bağlayan bir havayolunuz varsa bundan faydalanmanız lazım. Bundan bizim de faydalanmamız lazım.
Denizli’de dünyaya model olacak sıfır emisyonlu istasyon
DHL Express’in Türkiye’de 14 ayrı noktada istasyonları var. Bu noktalar aynı zamanda Türkiye ihracatının da merkezi niteliğindeki kentlerde. CEO Mustafa Tonguç, işlerini büyütürken, gezegenin sürdürülebilirliğini de düşünerek adımlar attıklarının altını çizerek, şunları söylüyor: İklim değişikliği de lojistik sektörü için önemle takip edilmesi gereken bir alan. Sürdürülebilirlik konusunda da bu nedenle sözde değil, özde hareket ediyoruz. 2050 sıfır emisyon hedefimiz var. Türkiye’de ise 2025’e kadar bütün araçlarımızın yüzde 80’ini elektrikliye geçireceğiz. Globalin 2025 hedefi toplamda yüzde 60. Bunun içine üst yönetim araçları da dahil.
Denizli’de yeni bir istasyon kuruyoruz. Belki de alanımızda dünyada tamamı elektrikli ilk proje bu. Hem binamız elektrikli solar panellerle çalışıyor hem de satış dahil tüm araçlarımız elektrikli olacak. Onaylar, süreçler bizi geciktirmezse 3 ay içinde tamamlamayı öngörüyoruz. Şehir olarak sıfır emisyonlu ilk şehrimiz olacak. Binamızı orada yeni yapıyoruz. Bu nedenle sıfırdan elektrikli oldu.
Gaziantep’te de benzer bir proje yaptık. Binamız elektriğini üretmeye başladı, şimdi sıra araçları elektrikli hale getirmekte. Denizli’den farkı şu; burada zaten bir binamız vardı ve doğalgazla ısıtılıyordu. Hatta sistemi yeni yapılmıştı ama 50 bin Euro’muzu çöpe attık. Çünkü elde fırsat varken yapmamız lazımdı, elektrikliye döndük. Asıl maliyetli olan sıfırdan yaptığımız yerlerden çok, dönüşüm gerçekleştirdiğimiz istasyonlar. Global olarak 7 milyar Euro bir bütçe ayırmıştık. 40 bin Euro’ya biz Türkiye’de binalarımızı elektrikli yapıyoruz.
Hayalimizde Sabiha Gökçen Havalimanı’nda güneş enerjisi yatırımımızı devreye almak var. İstanbul Havalimanı’na da başvurduk, tüm çatımızı güneş enerjisi yapmak istiyoruz. Türkiye çapınca sadece operasyonda 300 aracımız var. 10 milyon Euro’ya denk geliyor. Bizim 14 tane istasyonumuz var. Tüm bu dönüşüm 1.5 milyon Euro gibi bir tutar. Değişim bunlarla başlıyor. Şirketlere büyük görevler düşüyor. Yöneticilerin kendi konforlarından da vazgeçmesi gerekiyor. Şu anda bir araba 700 kilometreyi rahatlıkla giderken, yeni alacağınız elektrikli muhtemelen 300 kilometre gidecek. Tabii insanlar tedirgin oluyor, nerede şarj edeceğim diye. Ama siz öncü olmazsanız, çalışma arkadaşlarınızı elektrikli araç kullanmaya ikna edemezsiniz.
Beyanda düzeltme yapılabilsin
Mikro-ihracat yaparken bir beyan veriyorsunuz. Eskiden şöyle bir sorun vardı; gümrüklere saat 14:00’ten önce beyan gelmezse ihracat ertesi güne kalıyordu. Ama Çin aynı gün çıkarıyor. Çin Avrupa’ya o kadar uzak olmasına rağmen neredeyse müşteriye Türkiye'ninkiyle aynı zamanda ulaşıyor. Ticaret Bakanlığı ile bir çalışma gerçekleştirdik. Şu anda aynı gün ihracat gerçekleştirebiliyoruz. Bu çok önemli bir adım oldu. Şimdi bunu bir adım ileri taşıyabiliriz. Bir gönderinin beyanını erken verebilmek veya beyanda bir hata varsa düzeltebilmek lazım. Diyelim ki ben dürüst bir tekstilciyim, beyanımı verdim. Yanlış olmuş düzeltmek istiyorum. Bunu sağlamalıyız. Avrupa’da da bu uygulama var. Ticareti hızlandırır... Bazen müşteri diyor ki; “Ben beyanı düzgün yapmak için son dakikaya kadar bekleyeceğim. Hepsini tek tek kontrol edeceğim.” Bu nedenle de gönderi aynı gün çıkmakta geç kalabiliyor. Hem ithalatta hem ihracatta bu uygulama sağlanmalı. Bakanlıkla bu konuda da çalışıyoruz.
GLOBALDEN HIZLI KOŞTU
● DHL olarak globalde gelirde yüzde 15 büyüyen bir şirket olduk. Rakiplerimiz son çeyrekte küçülme verirken, bizim performansımız önemli başarıydı. Türkiye olarak da geçen seneyi çift haneli büyümeyle kapattık, globalin üzerinde bir büyüme gösterdik. İlk iki çeyrek bizim için de zorlu geçecek ama yılın ikinci yarısında büyüme bekliyoruz. Bir de gerek yerelde gerek globalde güzel fırsatlar oluyor. Mesela geçtiğimiz yıl Hillebrand adında bir şirketi satın aldık. Bu şirket şarap ve alkol lojistiği sağlıyor. Akıllıca bir satın alma oldu, niş bir alan. Şişeleme hattından müşterinin masasına kadar ürünlerin sorunsuz ulaşmasını sağlıyoruz. Bu tarz yatırımlar her zaman büyük fırsatlar sunar. Denizcilikte çok büyük etki yaratacak bir iş oldu. Farklı ülkelerde yerel pazarlar da fırsatlar sunuyor olabilir.
ŞİRKETLER İÇİN ONLINE ALIŞVERİŞ BÜYÜYOR
● B2B e-ticaret dediğimiz, şirketlerin online olarak başka şirketlerden alım yaptığı model de gittikçe genişliyor. Bu anlamdaki alışveriş de dijital platformlara dönüyor. Hatta bu alanda alışveriş yaparken, yapay zekayla cevap veriyorlar. Bu bizim için verimli bir alan. Dağıtım yaparken, teslim alanlar mutlaka yerlerinde oluyor, işimiz kolaylaşıyor. Kullananlar için de maliyetleri düşürüyor. Online alışveriş yapılıyor, kataloglar hazırlanıp onlara para harcanmıyor. Ayrıca satıcılar güzel kampanyalar yapıyor, alıcı şirketlere de indirimlerden yararlanıyor.
DRONE’LA TESLİMATTA REGÜLASYON YOK, HAYATIMIZA HEMEN GİRMEZ
● Yapay zeka iş süreçlerimizi daha verimli hale getirdi. Şu anda Chatbot’umuz var. Müşteri hizmetlerini aramadan sorusunu soruyor, yanıt alıyor. Biz verileri düzelte düzelte en ideal cevabı vermesini sağladık. Çok memnunuz. Biz hiçbir zaman insandan vazgeçemeyeceğiz. Araçlar, drone’lar, robotlar deneniyor. Ama ben kısa bir süre içinde hayatımıza girebileceğine inanmıyorum. Drone’lar konusunda bir hava regülasyonu yok daha. Hangi metrede uçmalı, nasıl uçacak, hangi trafiği izleyecek… Dünyada hiçbir yer daha bunun regülasyonunu yapmadı. Dubai bir açıklama yaptı, ‘buradan uçacak’ diye ama o bir regülasyon değildi. Sivil havacılık nasıl olacağını görmek için izin verdi. Bizim buradaki regülasyon şu anda diyor ki; “500 metreye kadar gözle görülür şekilde uçacak”. Drone dağıtımına kilometreler lazım ve gözden uzak uçmalı. Arkasında insanlar da oturmamalı ki verimli olsun. Buraya taşındığımızda arkadaşlarımız yüksek otomasyondan dolayı işlerinden olup olmayacaklarını düşündüler. Biz o zaman da kimse işinden olmayacak dedik. Sadece yetkinlikler ve pozisyonlar değişiyor. Buraya geçtikten sonra 110 kişi büyüdük. Başka şirketin binasında ihracat yapıyorduk, şimdi kendi binamızda ihracat yapıyoruz. Büyüyen bir şirkette sorun değil. Küçük şirketlerde belki sorun olabilir.
KAYNAK: Handan Sema CEYLAN – EKONOMİ.COM
LOJİPORT