DHL, proje yüklerinde fark yaratıyor

Müşterilerinin ihtiyaçlarını en ayrıntılı noktasına kadar analiz ederek proje yüklerini başarıyla taşıyan DHL Türkiye Endüstriyel Projeler Departmanı, sahip olduğu know-how ve küresel bağlantılarını da bu işe adıyor…

DHL Global Forwarding bünyesi altında başarıyla faaliyet gösteren Endüstriyel Projeler Departmanı, taşıdığı formanın hakkını veriyor. DHL’in bilgi birikimi, tecrübesi ve network’ünü DNA’sında barındıran departman, yaptığı işte oldukça iddialı. Birden fazla taşıma modunu entegre biçimde kullanarak freight forwarder prensibiyle çalışan şirket, özellikle enerji, inşaat ve maden taşımalarına odaklanmış durumda.

Sahip oldukları know-how, network ve tecrübe sayesinde proje yüklerini taşıma konusunda son durucu iddialı olduklarını söyleyen DHL Türkiye Endüstriyel Projeler Müdürü Güney Gök, müşterilerinin ihtiyaçlarını iyi analiz edebilmeleri sayesinde bu alanda bir adım önde olduklarının altını çizdi. İş bağlantıları, ekipman seçimi ve sigorta gibi noktalarda da DHL Türkiye Endüstriyel Projeler Departmanı’nın rakiplerine göre farklı bir konumda olduğunu söyleyen Güney Gök ile proje lojistiğini enine boyuna konuştuk…

DOĞRU EKİPMANI DOĞRU YERDE SEÇMEK GEREKİYOR
“Proje taşımacılığı hizmeti verebilmeniz için birden fazla parametreye sahip olmanız lazım” diyen Güney Gök, bunlardan en önemlisinin know-how olduğunu söyledi. Farklı ölçekteki yüklerin farklı elleçlenme sistemi olduğunu hatırlatan Gök, “Bunları bilmeden bir iş yapmaya kalktığınızda kötü sonuçlarla karşılaşmanız mümkün. DHL olarak biz bu tecrübeye zaten sahibiz. Zaten proje taşımacılığı konusunda bizi en öne çıkaran avantajlarımızdan biri de budur. İkinci parametre ise network. Taşıma işini yapacak firmaların güçlü bir networke sahip olmaları lazım.  Mesela bize gelen projelerin çoğunun lokasyonu, herkesin pek de iyi bilmediği coğrafyalarda, şehirden uzak noktalarda yer alıyor. Çoğu zaman haritada bulmakta bile zorlandığımız yerlere malzeme taşıyoruz. Bu yüzden de bu tür lokasyonlara kapıdan kapıya taşıma yapacağınız zaman karşı tarafta da bir muhatabınız, bir bağlantınız olması gerekiyor. Bizim bu konudaki en büyük avantajımız, hemen hemen her ülkede ofisimizin olması ve çoğu ülkede de proje taşımacılığı üzerine departmanlarımızın bulunması. Üçüncü nokta ise doğru ekipmanın seçimini doğru yerde yapabilmek. Şöyle örneklemek lazım, konteyner taşımacılığında çok fazla bir ekipman bilgisine gerek yok. Çünkü konteynerin bir standardı var. Geminin kalkış saatinden yükün birim fiyatına kadar birçok konu zaten önceden belirlenmiştir. Ama proje yükleri konteynere sığmayan yükler olduğu için özel bir bilgi birikimi gerekiyor” diye konuştu.

İHTİYAÇLARI İYİ ANALİZ ETMEK GEREKİYOR
Proje yüklerini taşırken risklerin en aza indirilmesi gerektiğini vurgulayan Gök, aksi halde ortaya çıkacak zararın, normal taşımalara göre çok daha büyük olabileceği uyarısında bulundu. Bunu başarabilmek içinde müşterinin ihtiyaçlarını iyi anlamak gerektiğini anlatan Gök, “Biz DHL olarak, müşterilerinin ihtiyaçlarını en iyi anlayan firma olduğumuzu düşünüyoruz, bu konuda iddialıyız. Bu ihtiyaçları iyi analiz etmek gerekiyor. Zaten bunu yapamadığınız zaman, yatırım sürecinde olan bir firmayı yanlış yönlendirmiş oluyorsunuz. Yapılan yatırımlar gerçekten büyük bütçeli yatırımlar ve bu yüzden de alacağınız riski minimuma indirmeniz gerekiyor. Bir proje yükünü taşımaya başlamadan önce yol etütleri dediğimiz fizibilite çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmayı sadece kağıt üzerinde yapmıyoruz, sahaya iniyoruz. Yolun, köprünün, limanın kısacası başlangıçtan bitişe kadar tüm güzergahın incelemesini yapıyoruz ki, ileride de bir sürprizle karşılaşmayalım. Özelikle Türkiye’de fiziksel koşullar gün be gün değiştiği için bu çalışmaları da periyodik olarak yapıyoruz. Proje daha planlama aşamasındayken, yaptığımız bir fizibilite çalışmasını, projenin hayata geçirileceği zaman tekrar ediyoruz ki taşıma sırasında bir aksilik yaşanmasın” ifadelerini kullandı.

ARMATÖRLER KONUSUNDA ÇOK GÜÇLÜYÜZ
Gök, yıllar boyunca edindikleri işbirliği ağları sayesinde de büyük bir avantaj sahibi olduklarını kaydetti: “İyi ilişkiler içinde olduğumuz, bizimle çalışmaktan mutlu olan tedarikçilerimiz var. Özellikle armatör kısmında çok güçlü olduğumuzu düşünüyoruz. Çünkü armatörler, bu işin ana aktörleridir. Proje taşımacılığı yapan armatörler konteyner taşımacılığı yapanlar kadar çok fazla sayıda değil. Ve konteynerde olduğu gibi çok fazla bir servis ağından söz etmek de mümkün değil. Çünkü proje taşımacılığı düzensiz ve standart dışı bir taşıma şekli. Örneğin konteyner taşımacılığında haftanın birinci ve beşinci günü servis bulunabilirken proje taşımacılığında böyle bir periyod söz konusu değildir. Tamamen talep ve arzın birleşmesi sonucu oluşan bir hizmet. Sizde yük var, armatörde de gemi var. Bunların eşleşmesi gerekiyor. Burada da bir know-how devreye giriyor. Çünkü o proje yükünü zamanında taşıyabilecek en uygun ekipmanın bulunması gerekiyor. İşte DHL olarak bir diğer farkımız da bu düzenli işbirliği ağımız.”

ENDÜSTRİYEL BÖLGELERDEKİ YOL YATIRIMLARI
PROJE TAŞIMALARA DÜŞÜNÜLEREK YAPILMALI

Yaptıkları işin özel durumu nedeniyle kamu kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yürütmek zorunda kaldıklarını anlatan Gök, özellikle sanayi bölgelerinde altyapı yatırımlarının yapılırken, proje yüklerinin de düşünülmesi gerektiğini ifade etti. Gök, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle karayolu taşımalarının gerçekleşmesi için kamu kuruluşlarından bazı izinlerin alınması gerekiyor. Kamunun da, otoritelerin de bu işleri kolaylaştırmak için yapmaları gereken şeyler var. Örneğin endüstri alanlarına yakın olan yerdeki bir belediye, yol düzenlemesi yapacağı zaman, bu tarz yüklerin de taşınacağını varsaymalı, yüksek ya da geniş araçların geçişini de düşünmeli. Siz, 5 metrelik bir mal üreten bir fabrikanın bağlantı yoluna 4.50 metrelik bir köprü koyduğunuz zaman o malın o yoldan geçişini imkansız hale getirirsiniz. Proje taşımacıları olarak kamudan en büyük beklentimiz, yolları ya da köprüleri yaparken bizi de düşünmeleridir. Türkiye’de bu işlerin nispeten çok da kötü olduğunu düşünmüyorum. Avrupa’da bir yol için kamudan izin alma süreci bazen 4-6 haftaya kadar uzayabiliyorken Türkiye’de bu süreç yeri geldiğinde 1-2 günde aşılıyor.”

KABOTAJI NEDEN KULLANAMIYORUZ?
Güney Gök, Avrupa’da aktif kullanıyor olmalarına rağmen demiryoluyla proje yükü taşımacılığının Türkiye’de henüz çok kullanışlı olmadığına dikkat çekti. Kabotajın da aynı şekilde proje taşımaları konusunda kullanılamayan bir diğer önemli enstrüman olduğunu belirten Gök, “Tren yolu daha aktif olarak kullanılabilmeli. Avrupa’da yaptığımız çoğu taşımada ağırlık olarak tren yolunu aktif bir şekilde kullanabiliyoruz. Bunun yanı sıra Kabotaj kuralları doğrultusunda yurt içi deniz taşıması daha aktif olarak kullanılmalı. Madem böyle bir kanun var, kendi gemilerimizi aktif olarak kullanmalıyız. Karayolları belli bir ağırlıktan sonrasını kaldıramıyor. Bu yüzden kabotajın daha aktif hale geçirilmesi lazım. Devlet limanlarındaki ekipmanlar ve depo sahaları modernize edilmeli. Ayrıca tüm limanlara tren yolu bağlantısı yapılması gerekiyor” dedi.

SİGORTANIN ÖNEMİ BÜYÜK
Proje taşımalarında sigortanın son derece önemli bir konu olduğunu belirten Gök, “Çok yüksek maliyetli yükler taşıdığımız için bizim işimizde sigortanın önemi büyük. Biz büyük bir firma olduğumuz için büyük bir sigorta güvencesine sahibiz. Açıkçası, ben müşteri olsam, lojistik partnerimden böylesine büyük ölçülü proje taşımaları için kesinlikle sigorta talep ederim. Çünkü her hangi bir aksilik durumunda oluşan zarar, taşınan malın değerinin büyüklüğüne göre yüksek olabiliyor” açıklamasında bulundu.

SIRA DIŞI DURUMLARDA NÜFUZU KULLANABİLMEK GEREKİYOR
Lojistikte, güvenin çok önemli bir kavram olduğunu kaydeden Gök, başlarından geçen bir olayı paylaştı: “Çünkü lojistik işi, sürprizlere açık bir iş. Özellikle proje taşımacılığında sürprizlerle karşılaşma ihtimaliniz çok artıyor. Bütün fizibilite çalışmalarını eksiksiz olarak yapmak bile bazen riskli durumlarla karşılaşmamızı engellemiyor. Örneğin savaş gibi sıra dışı durumlar da var. Libya’da yaşanan halk hareketi sırasında Libya’daki bir müşterimiz için bir yol çalışması yapıyorduk. Öyle şanssızdık ki, tamamen mal yüklü olan gemimizin limana girdiği gün Kaddafi devrildi. Müşterimiz de çok zor durumda kaldı. Müşterimiz birden yardım talebinde bulundu. Gücümüzü kullandık, armatörü ikna ettik ve gemi, demirlemiş olduğu limandan kalkarak tüm yükleriyle hiçbir zarar yaşanmadan Türkiye’ye geri döndü.”

Burak GÜNER - LOJİPORT

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Lojistik Haberleri

2024’ün en sıra dışı DHL teslimatları
Türkiye yüzyılı lojistiğin de yüzyılı olacak
8. LOJİ&TED Konferansı İstanbul’da Sektör Devlerini Buluşturuyor!
Murat Lojistik, Yolda.com’u satın aldı
İmsan Group, karayolu ve Ro-Ro taşımacılığıyla büyüyor