Amerika Birleşik Devletleri?nde başlayan ve tüm dünyaya dalga dalga yayılarak uluslararası şirketleri iflas ettiren, insanları işsiz bırakan ?küresel kriz?in, Hollanda ekonomisini de derinden etkilediğini söyleyen Hollanda Türk İşadamları Derneği(HOTİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Torunoğulları, ?Mevcut tabloya baktığımızda, küresel krize paralel olarak Hollanda ekonomisinde kendini gösteren ?geriye gidiş?, tahmin edilenin de ötesine geçmiş durumdadır. Gelinen noktada, Merkezi Planlama Bürosu(CPB)?nun açıkladığı ekonomiye dair rakamlarda, Hollanda?da önümüzdeki zaman diliminde ?her on kişiden birisi işini kaybetme? tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır.
Dolayısıyla Hollanda?da önümüzdeki günlerde ?istihdam açığı?nda da önemli yükselmeler olacağı aşikardır. Hatta Hollanda?da işsizlik rakamlarının 1980?li yıllardaki oranlara varan bir yükselme trendi içerisine gireceği uyarıları yüksek sesle telaffuz edilmeye başlanmıştır. Bütçenin de yüzde 6,7 oranında bir açık vermesi ileriye yönelik öngörüler arasındadır.
Hollanda?da vurgulanan bu olumsuz tablo, ekonomide kendini gösteren ?küresel kriz? oryamına bağlı gelişen ?durgunluğun? doğal bir sonucudur. Bilinmelidir ki, ekonomide gerçekleşen hiçbir olgu insanlardan bağımsız bir seyir izleyemez, yani sonuçlardan mutlaka vatandaşlar da etkilenecektir. Belki vergiler artacaktır, maaşlar yerinde sayacaktır, emeklilik fonları olumsuz bir seyir izleyecektir, yani insanlar elbette mutsuz olacaktır. Kriz ortamlarının tek sonucu vardır; mutsuz insanlar? dedi.
Torunoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: ?Peki biz işadamları kriz ortamlarında nasıl davranmalıyız, ne yapmalıyız ki, ekonomiye pozitif katkımız olsun, krizden uzaklaşma yolunda nasıl adımlar atmalıyız ki, bu stratejilerimiz insanların mutlu olmasına aracılık edebilsin?
Hepimiz biliyoruz ki, Hollanda bir olanaklar ülkesidir. Bu olanaklar sayesinde dünya ticaretinin merkezinde yeralan Hollanda şirketleri, krizde nasıl stratejiler izliyorlar? Bana göre özellikle krizlerde işe yarayacak politikalardan bir tanesi, firmaları ve işadamlarının uzun vadeli projeler üretebilmesidir. Ayrıca şirketler, dünya pazarlarına açılarak firmalarını bir anlamda ?güvenli bir şemsiye?nin de altına almış olurlar. Dünya pazarlarına açılabilmek, firmalar için tabir-i caizse ?sigorta? işlevi görecektir. Bununla beraber ?Avrupalı ortaklarla işbirliği yapmak? fikrine sıcak yaklaşan ve bu konuda somut adımlar atabilen kurumların adeta ?ekonomik bağışıklık sistemleri? güçlenecektir. Ufak krizleri hiç sarsıntısız atlatabilecekler, büyük krizlerden de alınlarının akıyla çıkabilme başarısını gösterebileceklerdir.?
Sinan SAYGI-FETHİYE