Öyle bir lider ki O, dünyada hiç bir lidere layık görülmeyen büstler, anıtlar, cadde ve sokak isimleri ile yaşatılıyor. Altta okuyacağınız kahramanlıkları ve medeni buluşları ile, yediden yetmişe sevilen ve sayılan Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası değildir.
İşte O Mustafa Kemal Atatürk, bizleri 101’inci kez biraraya getirdi ve rahmetle anıldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 101’inci kuruluş yıldönümü, Türkiye ve yavru vatan Kıbrıs’tan sonra, tüm dünyada olduğu gibi, Hollanda’da da coşkuyla kutlandı. İki farklı resepsiyon ile kutlanan bu anlamlı gün, hem Türk toplumu hem de uluslararası diplomatlar tarafından büyük ilgi gördü.
AMSTERDAM’DAKİ RESEPSİYON
Corendon Otel’de saat 18.00’de başlaması gereken resepsiyonun girişinde, bir saat önceden yer alan (soldan sağa) Büyükelçimiz Selçuk Ünal ve değerli eşi Lerzan Kayhan Ünal, Amsterdam Başkonsolosumuz Mahmut Burak Ersoy ve değerli eşi Çiğdem Ersoy, Rotterdam Başkonsolosumuz Sevgi Kısacık, Deventer Başkonsolosumuzun değerli eşi Çiğdem Cengiz ve Başkonsolos Muammer Hakan Cengiz, 500’ü aşkın davetlinin ellerini tek tek sıktılar.
Amsterdam’daki kutlama, Corendon Otelinde gerçekleşti. Rotterdam, Deventer ve Amsterdam Başkonsoloslukları ile Türkiye’nin Hollanda Büyükelçiliği’nin ortak organizasyonunda düzenlenen bu resepsiyon, iş dünyasından ve Türk topluluğundan yoğun katılımla gerçekleşti. Yemekli resepsiyonda Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal bir konuşma yaparak katılımcılara hitap etti. Ayrıca, Rotterdam Başkonsolosu Sevgi Kısacık, Deventer Başkonsolosu Muammer Hakan Cengiz ve Amsterdam Başkonsolosu Mahmut Burak Ersoy ev sahipliği yaptı. Resepsiyona gösterilen yoğun ilgi, otel çevresindeki trafikte aksamalar yaşanmasına neden oldu.
Program, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir sinevizyon gösterisi ile başladı.
Daha sonra söz alan Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal şunları söyledi:
“Hollanda Türk Toplumunun Kıymetli Üyeleri, Değerli Vatandaşlarımız,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101. yıldönümünü kutladığımız resmi kabulümüze hoş geldiniz. Bu davetin hazırlanmasına katkı sağlayan Garanti BBVA International, Cadde Marina, Necati Erbaş Emlak Ofisi, Özkur Sigorta ve Corendon Otel’e teşekkür ediyoruz.
Kuruluşundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti “az zamanda çok ve büyük işler başarmış” ve uluslararası camia içindeki saygın yerini almıştır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti, ekonomisi, küresel diplomatik etkinliği ve uluslararası barışa katkılarıyla ön planda yer almaktadır.
Cumhuriyetimizin günümüze kadar kat ettiği mesafeye baktığımızda, gelecekte daha büyük işler başaracağımız muhakkaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın “Türkiye Yüzyılı” olarak tanımladığı önümüzdeki dönemde, Cumhuriyetimizin kurucularının bizlere bıraktığı aynı azimle ülkemizi daha da ileriye götüreceğiz.
Bu yıl karşılıklı ziyarette bulunan birçok heyete ilaveten Başbakan Sayın Rutte Türkiye’ye gitmiş, 10. Wittenburg Konferansı için Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan ilk kez Lahey’i ziyaret etmiştir. Bu ziyaretler ilişkilerimizi güçlendirmiştir.
Bu yıl aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti ile Hollanda Krallığı arasında 16 Ağustos 1924’de imzalanan Dostluk Antlaşması’nın 100. yıldönümünü ve Türkiye ile Hollanda arasında 19 Ağustos 1964 tarihinde imzalanan İşgücü Anlaşması’nın 60. yıldönümünü idrak ediyoruz.
Ülkemiz 1924’ten bu yana büyük mesafe kaydetmiştir. 1964’den sonra hem ülkemiz hem buradaki toplumumuz büyümüştür. İnsanımız o dönem en zor, en meşakkatli, en tehlikeli işlerde, çok yoğun bir şekilde çalışmaya başlamıştır. Fabrikalarda, tersanelerde sanayinin bel kemiğini oluşturmuştur. O dönemki Hollanda hükümetlerinin talebiyle bilahare ailelerini getirmiş, Hollanda’yı zamanla ikinci vatan olarak benimsemiş, çalışkanlığı sayesinde Hollanda toplumunun parçası olmuştur. İşçilikle sınırlı kalmamıştır. İşçi gelip işveren olmuştur. Bugün, yaklaşık 25.000 işyeri ile Hollanda’ya katkıda bulunmaktadır. Siyaset, ekonomi, ticaret, kültür, bilim, eğitim, sanat ve spor gibi hayatın her alanında varlık göstermiştir. Toplumumuz, anavatanına, diline, dinine, kültürüne, örf ve adetlerine hep bağlı kalmıştır. Anavatan da onları hep kalbinde hissetmiştir.
Bu yıl, Hollanda Türk toplumu ve Hollandalı dostlarımızla pek çok etkinlik düzenledik. Bu etkinlikler, Hollanda Türk toplumunun başarılarını göstermektedir. Bu yıl içinde yaptığınız tüm çalışmalar için hepinize teşekkür ediyorum.
Program, açık büfe olarak sunulan akşam yemeğinden sonra, geç saatlere kadar sohbet edilerek tamamlandı.
LAHEY’DE WİTTENBURG ŞATOSU’NDAKİ KUTLAMA
Lahey’in milyonerler kasabası Wssenaar’daki Wittenburg Şatosu’nda düzenlenen resepsiyon, daha çok kordiplomatik çevreye yönelikti. Bu resepsiyona, diğer ülkelerin büyükelçileri ve başkonsolosları ile Hollanda Hükümetini, Avrupa Birliği ve NATO’yu temsil eden yetkililer yoğun ilgi gösterdi.
Organizasyonun sponsorlarından Laila Restaurant’ın ünlü aşçısı Nihat Özdemir tarafından yapılan leziz yemeklerin yenildiği resepsiyonda, yine sinevizyon kanalıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı yayınlandı.
Hollanda Dışişleri Bakanı’nı temsilen kutlamaya katılan, Güneydoğu Avrupa Kümelenme Koordinatörü Carlijn Lubbinge ve Nienke Dekens ile sık sık ve uzun görüşme yapan Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal ile birlikte bu sohbete naçizane şahsım da bir süre katıldım.
ATATÜRK’ÜN KAHRAMANLIKLARI VE CUMHURİYETİN KURULUŞU
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, sadece askeri dehası ile değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal reformları ile de tanınan büyük bir liderdir. Cumhuriyetin kurulma aşamasına gelmeden önceki kahramanlıkları, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir rol oynamıştır.
ÇANAKKALE SAVAŞLARI Atatürk’ün askeri kariyerindeki en parlak başarılarından biri, Çanakkale Savaşları’nda elde ettiği zaferdir. 1915 yılında, İtilaf Devletleri’nin Gelibolu Yarımadası’na yönelik saldırılarına karşı gösterdiği direniş, savaşın seyrini değiştirmiş ve Türk milletinin direniş ruhunu simgelemiştir. Atatürk’ün burada gösterdiği liderlik ve stratejik dehası, onun askeri bir deha olarak tanınmasını sağlamıştır.
KURTULUŞ SAVAŞI
1919’da Samsun’a çıkarak başlattığı Kurtuluş Savaşı, Atatürk’ün liderliğinde Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Erzurum ve Sivas Kongreleri ile milletin bağımsızlık azmi pekiştirilmiş ve Misak-ı Milli ilan edilmiştir. 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile birlikte, Kurtuluş Savaşı’nın askeri ve siyasi mücadeleleri hız kazanmıştır. 1922’de Dumlupınar Meydan Muharebesi ile zafer kazanılmış ve Türk toprakları düşman işgalinden kurtarılmıştır.
CUMHURİYETİN İLANI VE REFORMLAR
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin zaferle taçlanmasını simgeler. Atatürk, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, modern, laik ve demokratik bir devlet yapısının temellerini atmıştır. Hukuk, eğitim, ekonomi ve toplumsal alanlarda gerçekleştirdiği köklü reformlarla Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmayı hedeflemiştir.
HUKUK VE EĞİTİM REFORMLARI
Atatürk’ün en önemli reformlarından biri, hukuk alanında gerçekleştirdiği değişikliklerdir. 1926’da Medeni Kanun’un kabul edilmesi ile birlikte, toplumsal hayatta köklü değişiklikler yapılmış ve kadın-erkek eşitliği sağlanmıştır. Eğitim alanında ise Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim sistemi birleştirilmiş ve modern bilimsel eğitimin temelleri atılmıştır.
EKONOMİK VE TOPLUMSAL REFORMLAR
Atatürk, ekonomik alanda da önemli reformlara imza atmıştır. Sanayi ve tarımda modernleşme çabaları, ekonomik bağımsızlığın sağlanması için atılan önemli adımlardır. Toplumsal alanda ise kıyafet inkılabı, soyadı kanunu ve kadınlara seçme ve seçilme hakkı gibi reformlarla, toplumun modernleşmesi ve çağdaşlaşması hedeflenmiştir.
ATATÜRK VE DÜNYADAKİ İZLERİ
Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde de saygı gören bir liderdir. Dünyanın birçok yerinde Atatürk’ün büstleri, cadde ve sokak adları ile onun anısı yaşatılmaktadır. Atatürk, modern Türkiye’nin kurucusu olarak, dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir liderdir.
DÜNYA GENELİNDE ATATÜRK ANITLARI
Atatürk’ün anısına yapılan anıtlar ve büstler, onun dünya çapındaki saygınlığını gösterir. Japonya’dan Küba’ya, ABD’den Güney Afrika’ya kadar birçok ülkede Atatürk’ün heykelleri ve büstleri bulunmaktadır. Bu anıtlar, Atatürk’ün evrensel barış ve insan haklarına olan katkılarının bir göstergesidir. (Atatürk’ün dünya ülkelerinde gördüğü yakın ilgi ve sevgiyi, en sonda göreceksiniz.)
KADIN HAKLARI VE YOKLUKTAN KURULAN BİR CUMHURİYETİN MİMARI
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve modernleşme sürecinin öncüsü olarak sadece askeri başarılarıyla değil, aynı zamanda toplumsal reformlarıyla da dünya tarihine damga vurmuştur. Özellikle kadın hakları konusundaki ilerici görüşleri ve ekonomik olarak yokluk içindeki bir ülkeyi yeniden inşa etme konusundaki başarısı, Atatürk’ü eşsiz bir lider yapmaktadır.
KADIN HAKLARI KONUSUNDA İLERİCİLİK
Atatürk, kadın hakları konusunda, kendi döneminde Avrupa’da bile henüz tanınmamış pek çok hak ve özgürlüğü Türk kadınlarına kazandırmıştır. 1930’da kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı verilmiş, 1934’te ise genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Bu reformlar, Türk kadınının toplumsal hayatta aktif rol almasını sağlamış ve kadının statüsünü yükseltmiştir. Atatürk, “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez” diyerek Türk kadınının fedakarlığını ve önemini vurgulamıştır.
YOKLUKTAN KURULAN BİR CUMHURİYET
Atatürk, 1923’te Cumhuriyet’i kurduğunda, ülke ekonomik olarak büyük bir yıkım içindeydi. Savaşların ve işgallerin getirdiği yıkım, ülkenin kaynaklarını tüketmiş, halk yoksulluk içinde yaşamaktaydı. Ancak Atatürk, bu yokluk döneminde dahi büyük bir kararlılıkla ekonomik kalkınma hamlelerini başlatmıştır. Sanayi tesisleri kurularak üretim artırılmış, tarımda modernleşme çalışmaları yapılmış ve eğitim reformlarıyla insan kaynağı güçlendirilmiştir. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine dayanan dış politika anlayışı, uluslararası ilişkilerde de Türkiye’nin saygın bir yer edinmesini sağlamıştır.
ATATÜRK’ÜN EŞSİZ LİDERLİĞİ
Atatürk’ün yaşamını ve yaptıklarını öğrenen herkes, onun eşsiz bir lider olduğunu anlamaktadır. Modern, laik ve demokratik bir Türkiye yaratma yolunda attığı adımlar, sadece Türkiye için değil, tüm dünya için örnek teşkil etmiştir. Atatürk’ün düşünceleri ve reformları, pek çok ülke tarafından ilham kaynağı olarak kabul edilmiştir. Ne yazık ki, Atatürk’ü anlamayanlar da vardır.
NELSON MANDELA VE ATATÜRK
Dünya genelinde saygı duyulan liderlerden biri olan Güney Afrika’nın kurtuluş kahramanı Nelson Mandela, maalesef Atatürk’ü tam anlamıyla tanıyamamış ve anlayamamıştır. Mandela, Türkiye’nin kendisine layık gördüğü Atatürk ödülünü almayı reddetmiş, bu da onun Atatürk’ün değerlerini ve mirasını yeterince kavrayamadığını göstermektedir. Bu durum, Atatürk’ün evrensel değerlerinin ve katkılarının her zaman tam olarak anlaşılmadığını ortaya koymaktadır.
Böylesi bir sevgi seli, dünyanın hiç bir ülkesinde görülmemiştir. İzmir’de yapılan Atatürk’ü anma ve kutlama törenlerine milyonlarca yurttaş katılıyor.
Sonuç olarak şunları söyleyebilirim:
Mustafa Kemal Atatürk, kadın haklarından ekonomik kalkınmaya, eğitim reformlarından uluslararası barışa kadar pek çok alanda devrim niteliğinde adımlar atmış, yokluk içindeki bir ülkeyi modern ve güçlü bir devlet haline getirmiştir. Onun eşsiz liderliği, dünya tarihine altın harflerle yazılmıştır. Ancak Atatürk’ün mirasını ve değerlerini tam anlamıyla kavrayamayanlar da olmuştur. Bu nedenle, Atatürk’ü ve yaptıklarını her fırsatta anlatmak ve onun mirasını yaşatmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve dünya barışının devamı için büyük önem taşımaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. kuruluş yıldönümü, hem Hollanda’da hem de dünya genelinde coşkuyla kutlanırken, Atatürk’ün kahramanlıkları ve Cumhuriyetin kazanımları bir kez daha hatırlanıyor. Her türlü zorluğa ve baltalamalara rağmen, Cumhuriyetimiz güçlenerek yoluna devam ediyor. Bu özel gün vesilesiyle, Atatürk’ün mirasını ve Cumhuriyetin değerlerini yaşatmaya devam etmeliyiz. ********************************************************************************************
Naçizane şahsım, Atatürk’ün ve Cumhuriyetimiz’in önemini her zaman öne çıkarmaya çalışan biriyim. Daha önce yayınlamış olduğum, “Atamız yurtdışında bir başka anılıyor ve seviliyor” başlıklı haberi fotoğrafları ile bir kez daha sizlere sunuyorum:
Atamız yurtdışında bir başka anılıyor ve seviliyor
Varsın, bazı kendini bilmezler Atatürk’ümüze hakaret etsinler. Varsın, bazı kara cahiller, Atatürk’ümüz için çeşitli iftiralar yaratsınlar. Varsın, Atatürk’ümüze yapılan bu haksızlıklara başta göz yumanlar, şimdi gerçeği görmüş olsunlar ve Atatürk’ümüze saygıda kusur etmemeye başlasınlar. Halkımızın büyük bir kesiminin, daha doğrusu tamamına yakınının yüreklerindeki Atatürk sevgisi, sadece anavatınımızda değil, dünyanın dört bir yanında, aynı duygularla yaşatılıyor.
Amsterdam’daki Atatürk Sokağı’nda Atatürk Anıtı
İlhan KARAÇAY Yazdı:
Ata’mız yurtdışında bir başka anılıyor ve seviliyor. Anavatanımızdaki bazı kendini bilmez kara cahillerin acımasız ve insafsız yalan ve iftira çirkinlikleri, ne mulu ki yurtdışına sıçramamış. Yurtdışındaki Türkler’in Atatürk sevgisine gıpta eden yerel yöneticiler, bu sevgi karşısında hayrete düşüyorlar ve Türkler’e jest yapmak için Atatürk ismini sokak ve caddelere veriyorlar.
İşte, bu jeste başlayan kentlerden ilki belki de Amsterdam oluyor. Bir zamanlar, Amsterdam’ın kuzeyindeki gemi tersanesinde çalışan Türkler için kurulan Atatürk Kampı’nın bulunduğu sokağa ‘Atatürk’ ismini veren Amsterdam Belediyesi, jest yapan kentlerden ilki oluyordu.
1969 yılında Amsterdam’daki Atatürk Kampı’nda bir mülakat
Hollanda’da sokaklarına ‘Atatürk’ ismini veren kentler arasına Rotterdam’ da katılmış. Ermeniler ve ayrımcıların kışkırtması ile harekete geçen bir ırkçı siyasetçi buna karşı çıkmıştı ama, geçen hafta yapılan oylamada, Atatürk Sokağı’nın idame edlmesine karar verilmişti. Dün yazdığım haberde bu konuya geniş yer vermiştim. Utrecht Belediyesi de Atatürk adını bir sokakta yaşatıyor.
Amsterdam’da Atatürk Sokağı’nda bir de Atatürk anıtı var
Daha sonra çeşitli Belediyeler sokaklarına Atatürk adını yakıştırıyor. Hollandalılar’daki Atatürk sevgisini anlayabilmek için, soğanını bizden aldıkları bir lale çeşidine ‘Atatürk’ adını vermelerine bakmalıyız. Hollandalılar, zenginliklerini bize borçlu oldukları lale soğanlarından yeni bir tür yarattılar. 10 yıllık bir çalışmadan sonra ürettikleri bir lale çeşidine ‘Atatürk’ adını verdiler ve dünyanın en büyük çiçek bahçesi Keukenhof’ta bu laleyi sergilediler.
Keukenhof’taki dünyanın en büyük çiçek bahçesini gezen milyonlarca kişi, Atatürk ismi verilen laleye hayran kalıyorlar
DÜNYA’DA ATATÜRK’ÜN İSMİNİN VERİLDİĞİ VE ANITININ YAPILDIĞI ÜLKELER
Türkiye’nin kurucusu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ün Dünya’nın her yerinde tanınıyor ve O’nun anısına soskaklara ismi veriliyor anıtlar yapılıyor. (Derleme / Semra BAYRAKTAR)
PLACE ATATÜRK-Vise / BELÇİKA: Belçika`nın Almanya sınırı yakınında, Vise kentine bağlı Cheratte kasabasında bulunan Mustafa Kemal Atatürk`ün adını taşıyan meydan, bölgedeki Türkler`in gurur kaynağı. Maden ocaklarında çalışmak için Belçika`ya gelen Türk ailelerin yaşadığı bölgede, Türkiye ve Atatürk hayranı Vise Belediye Başkanı Marcel Neven`in girişimi ile, 2003`te asılan 2002 yılında önce bir caddeye Atatürk adı verilmiş, bazı çevrelerden tepki gelmesi üzerine levha kaldırılmıştı. Bunun üzerine bir yıl sonra caddenin hemen yanındaki meydana Atatürk adı verilmişti. Ancak daha sonra Atatürk Meydanı`nın “Place Attaturk” diye yanlış yazıldığı anlaşıldı. Bir süre sonra bu hatadan dönüldü ve yazı “Place Ataturk” şeklinde değiştirildi.
MEKSİK A’DA OSMANLI SAATİ VE ATATÜRK: Meksika`nın başkenti Mexico City`de 1910 yılında yaptırılan ve “Osmanlı Saati” olarak bilinen tarihi saat kulesi, Türkiye`den binlerce kilometre uzaklıktaki ülkenin Osmanlı izlerini taşıyan tek yapısı olarak yükseliyor. Meksika`da ayrıca bir Atatürk anıtı da yer alıyor. Osmanlı saat kulesi, başkentin tarihi Zocalo meydanı yakınlarındaki Venustiano Carranza ve Bolivar sokaklarının kesiştiği köşede bulunuyor. Çinilerle bezenmiş saat kulesinin üzerindeki levhada, İspanyolca “Osmanlı Cemaatinden Meksika`ya-Eylül 1910″ yazıyor.
Saat kulesinin, Meksika`nın bağımsızlığının 100. yıl dönümünü kutlamak üzere, Meksika`ya göç eden çoğu Lübnan ve Arap kökenli Osmanlı vatandaşı tarafından hediye edildiği belirtiliyor.
Saatinde hem Latince hem de Arapça sayıların kullanıldığı kulenin açılışının, 22 Eylül 1910 tarihinde, dönemin Meksika Cumhurbaşkanı Guillermo de Landa ile Osmanlı 100. Yıl Komitesi Başkanı, Osmanlı vatandaşı Antonio Letayf tarafından yapıldığı biliniyor.
1970`li yılların sonunda Lübnan asıllı Meksika vatandaşları, saat kulesinin atalarının mali katkısıyla yapıldığını ileri sürerek, levhadaki “Osmanlı” kelimesini “Lübnan” olarak değiştirtmiş, ancak Türk Büyükelçiliğinin çabaları sonucu 1986 yılında “Osmanlı” kelimesi levhaya yeniden yazdırılmıştır.
Meksika`da ki Atatürk Anıtı 2002 yılında Türkiye’nin Meksika Büyükelçisi Ergün Pelit tarafından yoğun girişimler sonucunda TİSK’in de katkılarıyla La Reforma caddesine yaptırılmış.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK STREET – Santo Domingo / DOMİNİCAN REPUBLİC: Calle Mustafa Kemal Ataturk, Santo Domingo, Dominican Republic Dominik Cumhuriyeti (İspanyolca República Dominicana, okunuşu `Republika Dominikana`), Karayiplerdeki Hispanyola adasında yer alan bir ülkedir. Hispanyola, Porto Riko`nun batısında, Küba ve Jamaika`nın doğusunda yer alır. Venezuela ile deniz sınırı vardır. Adanın batı kısmında Haiti bulunur. Dominik Cumhuriyeti Avrupalıların Amerika kıtalarında ilk oluşturdukları yerleşimdir. Başkenti, Santo Domingo da Amerika`lardaki ilk sömürge başkentiydi. Bağımsızlığının büyük bir bölümünde ülkede siyasi buhran yaşanmış, halkı temsil etmeyen ve baskıcı pekçok hükümet tarafından idare edilmiştir. 1961`de diktatör Rafael Leonidas Trujillo Molina`nın ölümünden sonra Dominik Cumhuriyeti temsili demokrasiye geçmiştir.Yaklaşık 10 milyon nüfusa sahip.
ATATÜRK Statue – Be`er Sheva / ISRAEL: Sderot David Tuviyahu ile Ali Daivis caddelerinin kesiştiği yerde.
ATATÜRK ANITI – Wellington / YENİ ZELANDA THE ATATÜRK MEMORIAL IN WELLINGTON, NEW ZEALAND M. K. Atatürk Anıtı; Tarakina koyu, başkent Wellington`ta. Anıt Cook Boğazı`na bakıyor, burasını Gelibolu Yarımadası`na benzemesinden dolayı seçmişler.
Mustafá Kemal Atatürk – Caracas / VENEZUELA: Reconocido como fundador del moderno estado Turco, La plaza Santa Sofía, municipio Baruta.
Havana / KÜBA;Başka hiçbir yabancı devlet adamın heykeli bulunmamaktadır!
Canberra / AVUSTRALYA: Anzac Savaş Anıtı karşısında ki Atatürk Anıtı.
Albany / BATI AVUSTRALYA: The Ataturk Channel Mustafa Kemal Ataturk (1881-1938) Heykel Atatürk`e benzemiyor, ama adı yeter.
Bükreş / ROMANYA: Statuia lui Mustafa Kemal Ataturk
Santiago /ŞİLİ: Şili`nin başkenti Santiago`da Apoguindo Caddesi Novigod Parkı`ndaki Atatürk Anıtı. Şili`nin başkenti Santiago`da belediye, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için bir parka, Atatürk`ün sözlerinin yer aldığı rölyefini yaptırdığı bildirildi.
Statue of Mustafa Kemal ATATÜRK – Kuşimoto / JAPONYA Kashino, Kushimoto, Higashimuro District, Vakayama, Japonya
18 Eylül 1890`da ERTUĞRUL FIRKATEYNİ Kushimoto açıklarında tayfuna yakalanınca kayalara çarparak batmıştı. Amiral Osman Bey dahil 655 mürettebattan, sadece 69 kişi kurtulabildi. Şehitler arasında Hasan Âli Yücel`in annesi Neyyire Hanım tarafından dedesi ve Can Yücel`in büyükdedesi Kaptan Âli Bey de bulunmaktaydı. Kazada ölenlerin anısına Kuşimoto’da bir anıt yapılmıştır. İlk anıt Japonlar tarafından 1891’de dikilirken, 1929 yılında yine Japonlar tarafından genişletilmiştir. Şehitlik Anıtı, 3 Haziran 1929 tarihinde Japon İmparatoru tarafından da ziyaret edilmiştir. 1937’de Türkiye tarafından restore edilen anıt önünde her yıl düzenli olarak anma törenleri yapılmaktadır. Kuşimoto kasabası Mersin ve Yakakent ile kardeş şehirdir.Kuşimoto’da bir de müze bulunmaktadır. 1974 yılında inşa edilen “Türk Müzesi”nde Ertuğrul Fırkateyni’nin maketi, gemideki asker ve komutanların fotoğrafları ve heykelleri bulunmaktadır.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK MARG CADDESİ – Yeni Delhi /HİNDİSTAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK MARG CADDESİ, KONSOLOSLUKLAR BÖLGESİ – YENİ DELHİ / HİNDİSTAN
Largo Mustafa Kemal Atatürk – Roma / İTALYA
THE ATATÜRK AVENUE – İslamabad / PAKİSTAN
Bu da değişik bir hikâye
Muhammed Alparslan Civrilli adlı bir dost yazmış ama altına da Hüsnü Oral’dan alıntı demiş. Gemi ile yapılan bir dünya turu sırasında başlarından geçenler şöyle anlatılmış:
Yıl 1971
Fırat adlı gemiyle, Amerika’nın Philadelphia limanına 10 bin ton tütün götürmüştük. 3 kişi olarak şehri dolaşmış gemiye dönüyorduk. Yanımıza bir araba yaklaştı. Sürücü nereye gittiğimizi sordu. ‘Limana’ deyince bizi götürebileceğini söyledi. Bizi geminin bordasına kadar getirdi. Bu kibar Amerikalıyı ‘Türk kahvesi’ ikram etmek için gemiye davet ettim. Memnuniyetle kabul etti. Zabitan salonuna geçtik. Kaptanımız da oradaydı. Misafirimiz salonu inceledıkten sonra; “Bu geminin Türk gemisi olduğunu söylediniz. Ancak, salonda Atatürk resmi yok” dedi ve hemen ilave etti; “Önce Atatürk’ün resmini koymalıydınız”. İnanır mısınız, çok kızdığı için kahveyi içmeden gemiden ayrıldı. Hepimiz şaşırıp kalmıştık. Karşılaştığımız olaya bir anlam veremiyorduk. Bu olayı çok düşündüm. Sanırım bu kibar Amerikalı, varlık nedenimiz olan Atatürk’e kayıtsız kaldığımızı düşünmüş ve tavrımızı vefasızlık olarak değerlendirerek bizi protesto etmişti. Karşılaştığımız bu sıradışı olaya başka açıklama bulamamıştım…
Yıl 1985
İzmir’e yük getiren Yunan bandralı gemide baş mühendis mide kanaması geçirdiği için hastahaneye kaldırılmış. İşe davet ettikleri için görev aldım. Gemide tek Türk, baş mühendis olarak benim. Bir sohbet esnasında gemi kaptanı Kosta, gümrükte fotoğraf makinesinin mühürlü kamaraya kilitlendiğini ve bu duruma çok üzüldüğünü söyledi. ‘Makine yanında olsaydı ne yapacaktın’ diye sordum. Oğlu istediği için, Kordon’daki Atatürk Anıtı’nın resmini çekeceğini söyledi. Şaşırmıştım. “Atatürk size tarihinizin en büyük darbesini vuran komutandı, neden onun resmini çekmeyi düşünüyorsunuz” dedim. Adam şu cevabı verdi; “Biz, emperyalizmin emrinde haksız ve işgalci olarak Anadolu’ya geldik. Uçurumdan aşağı yuvarlanırken Atatürk sizi uçurumun kenarından alıp, özgür uluslar arasına modern bir ulus olarak kattı.Bunu yaparken, insanlık tarihine ezilen ulusların kurtuluşuna örnek olan, yeni bir deneyim kazandırdı. Onlara, özgürlükleri için mücadele ederlerse kazanacaklarını öğretti. Atatürk, bu nedenle bizim için de değerlidir”.
Bu cevap nedeniyle, etkisini hayatım boyunca taşıdığım bir duygu yoğunlaşması yaşamıştım…
Yıl 1988
Ekvador’un Guayaquil şehrindeyiz. Gemideki işim bitince, çevreyi tanımak için dolaşmaya çıktım. Bir okula rastladım. okulun girişindeki alanda 5 tane büst gördüm. Birinci büst Simon Bolivar’a aitti. İkincisi Che Guavera’ya, üçüncüsü Fidel Castro’ya, dördüncüsü Emiliyano Zapata’ya ve Beşinci büst de Mustafa Kemal Atatürk’e aitti.
Büstleri inceleyip İspanyolca açıklamaları anlamaya çalışırken, öğretmen olduğunu düzgün İngilizcesi ile söyleyen bir kişi geldi. Nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyleyince, içtenlikli bir ilgi gösterdi. Atatürk hakkında konuşmaya başladık. Türk devrimi konusundaki bilgisi yüksekti.
Atatürk’ü, saygı duyduğu diğer 4 devrimciden ayrı tuttuğunu söyledi. “O yalnızca ülkesini kurtarıp modern bir ulus yaratmakla kalmadı, ezilen uluslara evrensel bir örnek yarattı. İnsanlık tarihinde hiçbir lider bunu başaramamıştır” dedi. O an duyduğum övünç ve mutluluğu unutmam mümkün değildir.
Yıl 1999
Hindistan’ın Visakapatman limanındayız. Şehri dolaşırken büyük bir kitapçı dükkanına girdim. Çocuklar için kısaltılmış İngilizce dünya klasikleri dizisi olduğunu gördüm. İncelediğim listede, ‘Atatürk’ün Hayatı ve Devrimleri’ isimli bir kitap bulunuyordu. Listede olmasına rağmen raflarda yoktu. Görevliyi buldum ve diğerleri ile bu kitabı istediğimi söyledim. Görevli, okulların yeni açıldığı, ilginin fazla olması nedeniyle kitabın kalmadığını, ısmarladıklarını ve bir hafta sonra uğramamı söyledi. Ertesi gün limandan hareket edeceğimiz için zamanım olmadığından bu kitabı alamadım. Bir yandan bütün kitabevi benim olmuş gibi mutlu oldum, diğer yandan, derin bir acı ve üzüntü duydum. Dünyanın öbür ucunda, çocuklara öğretilen Atatürk’ün, kendi ülkesinde unutturulmaya çalışılması ne hazin değil mi?
Yıl 2003
Kamerun’un Douala Limanındayız. Kütük kereste yüklenecek. Yükün sahibi, gemiye yüklemeye nezaret edecek bir kaptan göndermişti. Kaptan Hırvattı. Zabitan odasına geldiğinde, karşısına düşen duvardaki Atatürk resmini görünce duraladı. Bir süre durduktan sonra resme doğru yürüdü. Saygı ifade eden davranışlarla resmi nazikçe düzeltti ve hepimizin yüreğine bir ok gibi saplanan şu sözleri söyledi; “Siz bu insanı ve ideallerini anlayamadınız. Anlamış olsaydınız bugün Avrupa kapılarında sürünmez, Avrupalılar sizin kapılarınızda bekleşirlerdi. ”
Yıl 2017
Bangladeşin Chittgong limanındayız. Gemiden inmiş limanın çıkış kapısına doğru gidiyordum. Takkeli, entari ya da şalvar giyimli, yaşlı birisi ile hafifçe çarpıştık. Çarpışmanın nedeni o olmamasına rağmen özür diledi ve konuşmaya başladık. Nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyledim. Hiç beklemediğim bir cevap verdi; “Atatürk’ün çocuğusun yani” dedi. Heyecanlanmıştım. Sohbeti sürdürdüm. Birçok kimseye inanılmaz gelebilir ama bana şunları söyledi; “En büyük Müslüman Atatürk’tür. Biz Bangaldeş olarak onun öğrettiği yoldan gittik ve özgürlüğümüze kavuştuk. Fakiriz ama onun yaptıklarını yaparsak fakirlikten de kurtulabiliriz. O sadece Türklerin değil tüm Doğu halkları için de büyük bir liderdir”