Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkan Yardımcısı Kamil Turgut Erkeskin, lojistiğin çağımızın en gözde sektörlerinden biri olduğunu ve 32 trilyon dolarlık dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 10'unu oluşturduğunu belirterek, Türkiye'nin lojistikte çok geride kaldığını, lojistik merkezlerin neredeyse yerel ölçekte çalıştığını söyledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Avrupa Birliği Bilgi Bürosu, "AB ile Entegrasyonda Lojistik" konulu konferans düzenledi. MTSO konferans salonundaki toplantıya konuşmacı olarak UTİKAD Başkan Yardımcısı Kamil Turgut Erkeskin, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı AB Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Hasan Köseoğlu ve Adana Ulaştırma Bölge Müdür Yardımcısı Mahmut Gürses katıldı. Konferansın açılış konuşmasını yapan MTSO 19. Meslek Komitesi Başkanı Vural Zafer Emirel, lojistik ve antrepoculuğun bölgemizde olmazsa olmaz sektörlerin başında geldiğini belirtti. Lojistik ve antrepoculuk hizmetlerinin ne kadar etkili ve verimli uygulandığının çok önemli hale geldiğini ifade eden Emirel, bu nedenle konferans düzenlediklerini kaydetti.
Konuşmasına lojistiğin tanımını yaparak başlayan UTİKAD Başkan Yardımcısı Turgut Erkeksin ise, son yılların bir sektörü olarak görülen lojistiğin, aslında çok eski yıllara dayandığını söyledi. Erkeskin, "Nuh'un Gemisi"ni örnek vererek, geminin inşası ve gemideki faaliyetler açısından Nuh'un ilk lojistik müdürü olduğunun söylenebileceğini kaydetti. Tarihte Panama Kanalı'nın açılmasının da bir lojistik deha olduğunu ifade eden Erkeskin, Çin Seddi ve Mısır Piramitleri'nin yapımında da lojistiğin önemli yer tuttuğunu, diplomatik mücadeleler çerçevesinde yine lojistik girişimlerin görülebileceğini anlattı. Turgut Erkeskin, lojistiğin, doğal afetlerdeki çalışmalar kapsamında insani yardımlar olarak da karşımıza çıktığını dile getirdi.
Lojistiğin, bilişim teknolojileri, biyokimya gibi çağımızın en gözde sektörlerinden biri olduğunu vurgulayan UTİKAD Başkan Yardımcısı Erkeskin, bunun nedenini globalleşmenin artmasına, bilginin dijitalleşmesine, yeni teknolojilerin gelişmesine ve değişen ticari ilişkilere bağladı. Taşımacılık ve lojistikte kalite, güvenlik ve yenilikçi girişimciliğin ön plana çıktığına işaret eden Erkeskin, bunun temini için de sektördeki işgücünün eğitiminin önemli olduğunu belirtti. Bugünkü anlamda lojistiğin ilk defa ABD'de askeriyede ortaya çıktığına, 1960'lı yıllardan bu yana iş dünyasında da kullanılmaya başlandığına dikkat çeken Turgut Erkeskin, lojistik pazarında rekabetin önemine de değindi. Tüm lojistik faaliyetlerin rekabet avantajı yakalayabilmesi için sistematik olarak yönetilmesi gerektiğinin altını çizen Erkeskin, "Dünyada lojistik pazarına baktığımızda, sermayenin serbest dolaşımındaki gelişmeler, teknolojiye erişimin kolaylaşması, pazarda rekabet eden işletmelerin benzer ürünleri üretme esnekliğinin artışı, rekabette ayırıcı üstünlük yaratmayı gerektirmektedir. Rekabette lojistik faaliyetlerin önemi hızla artmakta ve lojistik en önemli rekabet gücü faktörü olmaktadır" dedi.
Dünyada lojistik faaliyetlerin cirosunun 3 trilyon dolar olduğunu söyleyen Erkeskin, bu değerin yaklaşık 32 trilyon dolar olan dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 10'unu oluşturduğunun altını çizdi. Küresel lojistik üslerin önemi üzerinde de duran Turgut Erkeskin, dünya ticaretinin kalbinin bu lojistik üslerde attığını vurguladı.
Türkiye'nin, bölgesinde bir lojistik üs olmasının uzun zamandır tartışıldığını belirten Erkeskin, "Türkiye bir lojistik üs olabilir mi? Neler yapması lazım?" gibi soruların günümüzün en fazla tartışılan konuları olduğunu kaydetti. Türkiye'nin, 3 büyük kıtanın tam ortasında yer aldığını, Balkanlar, Kafkaslar, Karadeniz, Akdeniz ve Ortadoğu gibi stratejik öneme sahip bölgelere deniz, kara, hava ve demiryolu ile ulaşım olanağı sağlayan sayılı ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Erkeskin, şunları kaydetti:
"Kuzey-güney ve doğu-batı ekseninde Türkiye her zaman bir kavşak olarak görülmektedir. Türkiye, hep söylenen ve dünyada eşi benzeri olmadığı iddia edilen coğrafi avantajını, ekonomik gelişme ve ticaret hacmine daha yeni yansıtmaya başlamaktadır. Ancak lojistik açıdan deniz ve hava limanlarımızın gücü de istenilen düzeyde değildir. İstanbul, İzmir ve Mersin limanları ile Adana Havalimanı birer lojistik üs olmaya aday limanlardır. Fakat dünya ölçeğindeki uluslararası deniz ve hava limanlarına göre bizdeki bu merkezlerin çok geride kaldıkları, bölgesel hatta yerel ölçekte faaliyet gösterdikleri söylenebilir. Ekonomik anlamda daha ileri gidilmesi ve bulunduğumuz noktanın daha etkin değerlendirilmesi açısından dünyadaki başarı örneklerini incelememizde ve oralardan kıyaslama yaparak ders çıkarmamızda mutlak gereklilik vardır."
LOJİPORT