Son 3 yılda ortalama yüzde 50 büyüyerek dikkat çeken Etis Lojistik, henüz 8 yaşında bir şirket olmasına rağmen sektörde göze çarpan firmalardan biri olmayı başardı. 4 yıl önce başlayan büyük yatırım hamlesiyle birlikte entegre lojistik alanında hızla büyüyen şirket, dökme ve endüstriyel yüklerde yürüttüğü liman ve liman arkası operasyonların yanı sıra müşterilerine farklı çözümler ve sistemler üreterek bu alandaki başarısını çoktan kanıtlamış durumda… Geçtiğimiz yılın başlarında, entegre lojistiğin yanında sektöre farklı hizmetler getirebilmek için araştırmalarını yoğunlaştıran şirket, geçtiğimiz yılın sonlarına doğru Hamidiye Su’yun Marmara bölge dağıtıcılığını üstlendi. Bu hamleden kısa bir süre sonra da İndirim Mağazacılığı’nın tedarikçilerinin ürünlerini, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bulunan 40 farklı depoya ulaştırılmasını sağlayacak bir tedarik altyapısını oluşturdu.
DAĞITIM LOJİSTİĞİNDE YILSONU HEDEFİ 15 MİLYON TL
Bu yılın başlarından itibaren, tüketim odaklı, mikro dağıtım ve depo hizmetlerini de içerende içeren dağıtım lojistiği alanındaki faaliyetlerine ağırlık verdiklerini anlatan Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç, daha önce hiç görev almadıkları farklı alanlarda, yeni sorumluluklar üstlenecek bir yapı oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. “Bu, yeni bir konsept. Müşteri beklentileri farklı, ihtiyaçları farklı, iş yapma fazları farklı, ihtiyaç duyulan insan kaynağı, IT altyapısı ve diğer ekipmanlar farklı” diyen Kılıç, bu iş için genel olarak ihtiyaç duyulan altyapı hizmetlerini tamamladıklarını dile getirdi. 2015 yılı sonu itibariyle bu alanda 15 milyon liralık bir ciro yapmayı hedeflediklerini söyleyen Kılıç, 2016 yılında da dağıtım lojistiği alanına farklı projelerle takviyeler yaparak büyümelerini sürdüreceklerini kaydetti.
KAZANMAK İÇİN ÖNCE MÜŞTERİMİZE KAZANDIRIYORUZ
Etis’i farklı kılan şey, yönetici aklıdır. Müşterinin problemlerini dinlerken, onun sorunlarını doğru anlayacak analitik bir çerçeve çizmesi, Türkiye’de çokça var olan lojistik süreçlerdeki verimsizliği ortadan kaldıracak farklı iş modellerinin kurulması gibi süreçleri hızlandıran hamlelerle işe başlıyoruz. Bizim bir müşteriye gidişimiz ile sözleşmenin imzalanmasına kadar geçen zaman takriben 1 buçuk yıl sürüyor. Çünkü biz, müşterinin ihtiyacı netleşmiş, sorusu ve cevapları belli olan sözleşmelere çok itibar etmiyoruz. Çünkü orada ihtiyaç da bellidir, çözüm de bellidir ve sizin yapabileceğiniz çok fazla şey yoktur. Bizim odak noktamız bu değil. Biz, gittiğimiz şirketlere şunu söylüyoruz: ‘Sizin toplamdaki tüm işlerinizi masaya yatıralım, bir danışman gibi çalışalım ve buraya bir katkı yapıp yapamayacağımızı analiz edelim. Eğer işin sonunda bir fayda oluşursa, biz de o faydaya talip olalım.’ Bu çalışmaların sonucunda müşterimizin organizasyon yapısından IT altyapısına varıncaya kadar bir takım müdahale önerilerimiz oluyor. Ve bu müdahaleler sonucunda hem müşterimiz kazanıyor, hem de biz kazanıyoruz.
TARIM LOJİSTİĞİYLE MALİYET DÜŞÜYOR, VERİM ARTIYOR
Tarım lojistiği alanında da yatırım yapan Etis Lojistik, bu konuda çiftçilere ve ürünleri işleyen firmalara tasarruf ettiriyor. Ürünleri tarladan toplama işi, profesyonel ellerde daha verimli hale gelirken, zaman faktörü de yeni bir artıya dönüşüyor. Tarım lojistiği, tarladan başlayarak gıda işleyen fabrikalara, oradan da tüketim noktalarına kadar uzanan bir süreç… Normalde, ürünler tarladan toplanır ve verimsiz bir nakliye sürecinin ardından fabrikaya ulaştırılır, ardından da ürünler raflara ulaşana kadar standart lojistik süreçler işler. Etis Genel Müdürü Kılıç, bu işlemi daha farklı yönettiklerini söyledi. Kılıç, “Müşterimize diyoruz ki, ‘Siz artık çiftçilerle muhatap olmayın. Biz, gerekirse söküm makinesi yatırımı yapalım.’ Çünkü birden fazla işlem gerekiyor. Bir kişi ürünü söküp yere koyuyor. Ürünler yerde kirleniyor, çürüyor. Oradan alıyor başka yere koyuyor. Ve bu sırada da zayiat oluşuyor. Halbuki bunların hepsini otomatik sistemlerle yapmak mümkün. Toplanan ürünleri yere değdirmeden, otomatik sistemlerle taşıma dorselerine aktararak oradan da fabrikaya ulaştırmak mümkün. Böylece hem söküm maliyeti düşüyor hem de tarladan alınan verim artıyor. Bu tür sistemlere ülkemizde çok fazla rastlamak mümkün değil. İşte biz de bu alandaki boşluğu fark edip ona yönelik girişimler gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı.
AVM’LERE YÜK TAŞIYAN ARAÇ SAYISINI 4 KAT AZALTABİLİRİZ
AVM lojistiği alanında bir takım projeler geliştirdiklerini söyleyen Kılıç, bu alanda ülkemizde büyük belirsizliklerin hakim olduğunu kaydetti. “Her mağaza kendi lojistiğini yapıyor. Bir AVM’de 200 mağaza varsa ve her biri de günde 2 servis yapsa, toplamda 400 araçlık bir trafik ortaya çıkar. Halbuki tüm araçlar aynı mağazaya gidiyor. Bu araç sayısını konsolide ederek üçte birine hatta dörtte birine inmek mümkün” diyen Erdal Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bu alandaki açığı gördük ve bu konuda ikna etmeye çalıştığımız müşterilerimiz var. Elbette ki söylenen yeni şeyler çok kolay kabul görmüyor, biraz zamana ihtiyaç var. Çünkü siz, var olan çalışma sistemini değiştirmeye çalıştığınızda bazen zihinler ya da altyapı durumları hazır olmayabiliyor. Ama eninde sonunda bu tür değişiklikler olacak ve o değişiklikler de bizim gibi lojistik şirketlerinin işe dahil olmasıyla yaşanacak.”
TRAFİK DERDİ GECE OPERASYONLARIYLA AZALACAK
AVM lojistiğinin gelişmesiyle birlikte şehir içi trafiğinin de bir nebze olsun rahatlayacağını ifade eden Kılıç, buna paralel olarak gece operasyonlarına da ağırlık vermeyi düşündüklerini belirtti. Kılıç, “Şehir içi su dağıtımı işine girdiğimizde, İstanbul gibi köprü trafiği, kamyon trafiği fazla olan bir şehirde büyük zaman kayıpları yaşadık. Bunları ortadan kaldıracak çok farklı çözümler geliştirdik. Bunlardan biri de gece operasyonları. Bunun dışında başka yöntemler de geliştirdik. Örneğin; köprünün rahat olduğu zamanlarda sevkiyatı yapıp yükü geçici depolara aktarmak ve daha sonra dağıtımı bu noktalardan yapmak gibi… Sonuç olarak hayat sizi sürekli zorluyor ve her zorlandığınızda yeni yollar bulmak zorundasınız. Bizim yaptığımız da bu…” diye konuştu.
TEKNOLOJİ, OPERASYONLARIMIZIN MERKEZİNDE
Tüm operasyonlarının, teknolojiyle harmanlandığını kaydeden Kılıç, spesifik işlere özel Ar-Ge çalışmaları yürütebildiklerini belirtti. Kendisinin de IT kökenli bir yönetici olduğunu hatırlatan Kılıç, “Teknolojiyi çok yoğun olarak kullanıyoruz. Zaten ben de IT kökenliyim, bu yüzden de şirketler için IT kullanımının ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Özellikle böyle bir zamanda IT, hem kendi işlerinizi düzgün yapmak, raporlamak, müşteriye bildirmek gibi konularda bir fark oluşturuyor. Bu yüzden de bizde hiç bitmeyen, sürekli devam eden bir teknoloji yatırımı söz konusu. İnsan faktörünü aradan çıkartarak tüm verileri doğrudan kaynağından toplayarak hata oranımızı sıfıra indirgeyen bir takım yatırımlarımız var. Teknoloji yatırımlarının yanı sıra elimizdeki iş mekanik bir geliştirme gerektiriyorsa, onu da yapacak kapasitemiz ve mantığımız var. Mesela, geçen sene AFAD için afet konteyneri ürettik. Bu konteynerlerle ilgili en önemli beklentilerinden bir tanesi, uzaktan izlenebilirlikti. Bizim ürettiğimiz konteynerler, herhangi bir enerji beslemesi olmaksızın 30 gün boyunca nerede olursa olsun takip edilebiliyor. Biz, bütün meselelere böyle bakıyoruz. Bir Ar-Ge ofisi değiliz ama çevremizde elektrik, elektronik, elektromekanik ve IT tasarımı-uygulaması yapan firmalar var. Bu firmaları destekleyerek bizim istediğimiz kriterlerde ve özelliklerde üretim yapılmasını sağlıyoruz. Bunun, sektördeki tüm firmaların, uygulaması gereken bir yöntem olduğunu düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.
İSTANBUL’DAN ÇİN’E ÜRÜN GÖNDERMEK
KAYSERİ’YE GÖNDERMEKTEN DAHA UCUZ
2016 yılında uluslararası taşımacılığa başlamaya yönelik hazırlıklarına hızla devam eden Etis Lojistik, Çin’de yerel bir ortakla lojistik merkezi kurmayı hedefliyor. Genel Müdür Erdal Kılıç, Çin’de yatırım yapma kararının nedenlerini Lojistik Ekipmanlar okuyucuları için anlattı: “Türkiye’deki ihracat potansiyelini nasıl destekleyebiliriz, Çin’de nasıl fırsatlar oluşturabiliriz diye bir analiz yaptık ve şöyle bir durum ortaya çıktı: Türkiye’nin gelişmiş ve oturmuş ithalat-ihracat pazarları var. Onların da sonucunda oluşmuş lojistik yollar var. Bunun yanı sıra ülkemizdeki ekonomik zorluklar, üreticileri ve tedarikçileri yeni pazarlar bulmaya itiyor. Ama her pazar kendi içerisinde kendi lojistik yolunu da bulmak zorunda. Yol yoksa ticaret de yok… Ticareti kolaylaştıran şey de bu yolların güvenilir olması, hızlı olması, ucuz olması… Dolayısıyla biz, Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilere baktığımızda, 1’e 11’lik bir ithalat-ihracat dengesizliğinin söz konusu olduğunu gördük. Yani Türkiye, Çin’den 11 birim mal alırken sadece 1 birim mal satıyor. Arada, çok yüksek ve telafisi mümkün olmayan bir fark var. Aslında lojistik açıdan buradaki fark, Türkiye’deki üreticilerin Çin’e ihracat yapma potansiyellerini ortaya koyuyor. Bugün, Türkiye’den Çin’e giden konteynerlerin fiyatları ortada… İstanbul’dan Çin’e ürün göndermek, Kayseri’ye göndermekten daha ucuz.”
ÇİN’DE YENİ İŞ POTANSİYELİ YARATACAĞIZ
Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye ihracat pazarına baktığınızda, çok büyük bir bölümünü mermer gibi madencilik ürünlerinin kapladığını, ikinci sırada ise gıda ürünlerinin geldiğini görürsünüz. Özellikle gıda, büyümeye çok açık bir pazar. En son DEİK’in organize ettiği Çin-Endonezya gezisine katıldığımızda, buralarda bir takım temaslarımız oldu. Madencilik ve gıda başta olmak üzere, buralarda ciddi bir potansiyel olduğunu gördük. Dolayısıyla bizim burada kurmaya çalıştığımız lojistik altyapı şu: Çinli bir ortakla bir araya gelelim, Çin’de bir lojistik merkez kuralım. Türkiye’deki ihracatçılara, ürünlerini Türkiye’deki limanlardan ya da fabrikalardan alıp, gümrük işlemlerini halledip bu lojistik merkeze getirme fırsatı yaratacağız. Çin’deki lojistik ortağımız da bu ürünlerin iç dağıtımını sağlayacak bir mekanizma geliştirecek. Türkiye’deki ihracatçılara şunu demek istiyoruz: Siz sadece müşterinizle bağlantı kurun, satışınıza odaklanın ve başka bir şey düşünmeyen. Geri kalan tüm işlemleri Çin’deki lojistik ortağımızla birlikte gerçekleştirelim. Bu projeyi bu yılsonu için hedeflemiştik, Çin’deki kriz nedeniyle belki önümüzdeki yılın başına sarkabilir. Şu an yaptığımız görüşmelerden bir tanesinin olumlu sonuçlanacağına ve oradaki lojistik merkezimizin en kısa zamanda açılacağına inanıyorum. Önümüzdeki yıllarda Rusya, Mısır ve Afrika’da da aynı sistemi içeren yatırımlar yapmayı düşünüyoruz.”
YENİ DEPO YATIRIMI GEBZE’YE
Entegre lojistik ve dağıtım lojistiği hizmetleri sunan sektörün iddialı oyuncularından Etis Lojistik, dağıtım lojistiğindeki ilk depo yatırımını İstanbul Esenyurt Kıraç’ta hayata geçirdi. Yeni depo, zincir mağaza dağıtımında ve diğer dağıtım lojistiği işlerinde ana toplama ve dağıtım merkezi olarak fonksiyon görecek. Biri ekstra geniş olmak üzere toplam 5 yükleme rampası bulunan depo, 6 metre tavan yüksekliğine ve 4 bin metrekarelik bir alana sahip. Etis özellikle zincir mağaza dağıtımı ile başladığı dağıtım lojistiği segmentindeki iddiasını bu depo yatırımı ile perçinlemiş oldu. Şirket, Anadolu yakasındaki depo yatırımının yeri için ise Gebze’yi seçti.
Burak GÜNER - LOJİPORT