Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Marka Konferansı’nda, “Fonksiyonellikten Akıllı Güzelliğe: Sürdürülebilir Marka Olmanın Sırları” başlıklı bir konuşma yapan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, katılımcılara 47 yaşındaki Transit’in başarısının ardındaki sırları anlattı, en başarılı markaların bile kendilerini çağa uygun olarak geliştirmelerinin şart olduğunu söyledi. Yenigün, günümüz tüketicisinin artık “profesyonel” olduğunu ve trendleri yönlendirdiğine de dikkat çekti.
Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün İstanbul’da düzenlenen Marka Konferansı 2012’ye konuşmacı olarak katıldı. Yenigün konuşmasında; 47 yıldır dünyada, 45 yıldır Türkiye’de üretilen Transit’ten yola çıkarak, sürdürülebilir bir marka olmanın sırlarını anlattı. Otomotiv sektöründe bugünün ve geleceğin tüketici trendleri hakkında katılımcılara ilginç bilgiler verdi.
Değişen dünya ve teknolojinin hızlı gelişimiyle tüketici beklentilerinin değiştiğini; dolayısıyla, otomotiv sektörünün de bu sürecin içinde olduğunu belirten Yenigün, bunun en güzel örneğinin efsanevi Transit markası olduğunu söyledi. Yenigün, “İlk üretildiğinde fonksiyonelliği öne çıkan Transit, bugün 7’nci nesliyle aklı ve güzelliği temsil ediyor” dedi.
Ford’un en uzun ömürlü markası: Transit
Transit, Yenigün’ün de söylediği gibi Ford’un ürün gamındaki en uzun ömürlü marka olarak tanınıyor. Markanın itici gücü olarak da tanımlanan Transit; sınıfında fonksiyonellik, sağlamlık ve dayanıklılık DNA’sını oluşturdu ve doğru konumlandırma stratejisinin sonucu olarak 47 yıldır, değişik hayat ve işlere sahip tüketicilerin yaşamının her anında yer aldı.
Transit’i bu kadar güçlü kılan, kuşkusuz tüketici beklentilerine hızla uyum sağlaması oldu. Transit, trendleri hep yakından takip etti; çevre odaklı dönüşüm, butik çözümler ve ürün çeşitliliğiyle lider konumunu sürdürdü. 2012 yılında 7’inci nesli üretilen Transit, çıtayı daha da yükseltti. Hem düşük kullanım maliyeti ve dayanıklılık özelliğiyle gelenekselliğini korudu, hem de şıklığını ve fonksiyonelliğini artırdı, sürücü dostu özellikler ve akıllı araç teknolojilerle donatıldı. Tüm bu adımlar, Transit’i ihracat pazarlarının da gözdesi yaptı. Meksika ve Güney Afrika gibi yeni pazarlarla birlikte Transit 90 ülkeye ihraç edilmeye başlandı.
Sürdürülebilir marka olmanın ipuçları
Türkiye’de 1967 yılında başlayan üretimiyle birlikte Transit kendi ekonomisini de oluşturdu. Türkiye’de doğmayan ancak Türkiye’de büyüyen Transit, geçen bu 45 yılda kendi yan sanayisini, bayi satış teşkilatını ve servis ağını oluşturdu. Transit büyürken, Türkiye ekonomisini de büyüttü ve geliştirdi. Sosyal yaşamın her noktasında yer aldı. Transit bugün; fonksiyonellikten akıllı güzelliğe uzanan bu uzun yolu başarıyla kat etmiş bir marka, global olarak benimsenmiş gerçek bir otomotiv ikonu olarak yoluna devam ediyor.
Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, günümüzde tüm sektörlerin tüketici kitlesinin artık ne istediğini bilen ‘profesyonel’ müşteriler olduğunu, bu nedenle ürünün yaşam döngüsünün analiz edilmesinin ve inovasyonun şart olduğunu belirtiyor. Markanın sürdürülebilir olması için sosyal, ekonomik, çevresel, insan ve ticari odaklı yaklaşıma sahip olması, tüketiciyle duygusal bağ kurabilmesi ve tüm sektörler için ürünün, özelliklerin, faydanın ve hizmetlerin demokratikleştirilmesinin gerektiğini söylüyor. Ürün pazarında rakipsiz bile olsa, bu şartları yerine getirmesi gerektiğinin altını çiziyor ve “Başarımızın sırrı burada yatıyor” diyor.
Günümüzün ve geleceğin tüketici trendleri
Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, konuşmasında günümüzün ve geleceğin tüketici trendlerine de değindi. Küreselleşmeyle birlikte birbirine benzemeye başlayan araçlarda fark yaratılmasının; tasarım, donanım ve teknoloji gibi noktalarda mümkün olduğunu söyledi. “Müşteri beklentileri, bugün yeni sınıfların doğmasını da sağladı. Artık pazarda sınıflar arası diyebileceğimiz melez araçlar da var” diyen Yenigün, günümüz tüketicisinin bir markada neler aradığını da şöyle özetledi:
“Tüketici artık markalardan, aracının sağladığı katma değere ilave özellikler de bekliyor. Genel marka tasarım dili ve buradaki tutarlılık, tüketici açısından artık daha önemli. Tüketici özgün tasarım istiyor ve bu tasarımda da hacmin doğru kullanımına ve fonksiyonelliğine öncelikli olarak dikkat ediyor. Yükselen kalite algısıyla birlikte; yüksek güvenlik özellikleri ve genel ekonomik krizlerin ardından gelen düşük yakıt tüketimi beklentisi giderek pazara hakim oluyor. Tüketiciler zaman ve mekandan bağımsız olarak istedikleri anda ve yerde dünyayla bağlantıda olma taleplerini, otomotiv sektöründen de bekliyor. İnternet yayımı, telefon bağlanabilirliği, TV ve video yayınlarına araçlarında da ulaşmak istiyor.”
LOJİPORT