Bilgiyi iktidar aracı olarak, sırf kendi egosunu tatmin edebilmek uğruna kullanma yanılgısına düşen insanoğlu zamanın ve Dünya'nın sınırlarını acımasızca zorluyor. Evrensel acılarla birleşen bireysel acıları onu derin bir yalnızlığın en karanlık noktasına sürüklüyor. Kırık hayatlarda yaşanmış insan manzaralarının hüzünlü öyküleri de yitik zamanın ardında sessizliğe bürünüyor.
Ölüme hükümlü zaman dilimi içinde doğa ve onun uzantısı denizler, okyanuslar bütün insani ve ahlaki etik değerler ezip geçilerek, en ağır tahribata uğratılarak vahşice yok ediliyor. Biçim, içerik, nitelik ve nicelik olarak hiç bir engel tanımayan bu uluslar arası yağma ve talan harekatı küreselleşmenin verdiği güç ile evrensel boyutlara ulaşıyor. Halbuki denizler abihayattır, varoluşumuzun gerçeğidir, sevgimiz, aşımız ve ekmeğimizdir. Duyarlılık dünyamıza açılan ve onu yaşama sıkı sıkıya bağlayan efsanevi bir güçtür.
Denizler, gelecek kaygılarının derin huzursuzluğu içinde acılarla boğuşurken, insanoğlu onlara karşı yeni hainliklerin düşlerini kurmaya sonsuz bir özlem içinde devam ediyor. Boyutları her geçen gün değişerek artan bu inanılmaz derecedeki vicdansız saldırılar ne zaman son bulacaktır bilinmez. Artık denizler bu yükü ve tahammül sınırlarını fazlasıyla zorlayan bu baskıyı kaldıramaz hale gelmiştir.
Denizler de göç var göç !! Denizler göçe hazırlanıyor ardından okyanuslar, bu yıkım artık yeter. Binlerce albatros hüzünlü ve küskün, martıların kanatları kırık, yunuslar gözyaşları içinde. Balina yavruları öksüz. Denizler ise bu zoraki vedanın acıları içinde Dünya'yı son bir kez sevgiyle ve hasretle kucaklıyor. Dalgalar rüzgarsız, deniz kızları şaşkın, yengeçler panik içinde. Denizler ise bu hüzünlü görüntülerin açmazları içinde edebi varlıklarını ebediyete kadar sürdürebilmenin gururunu yaşıyor.
Fersiz bir ışık, doyasıya bir tutku, bir yudum sevgi, güzel bir düş, kim bilir belki de hayallerin ötesindeki bir özlem bu çaresizliğin umudu olacak. Denizlerle hayatın buluştuğu en uç nokta aydınlığa en yakın olan noktadır. İşte doğanın o inanılmaz gücünün insanoğluna sunduğu son bir fırsat daha. Sözde modern yaşam ve çağdaş teknoloji adına fosil kaynaklı enerjinin kölesi olmuş insanoğlu eğer çok yakın bir zaman dilimi içinde denizlerin geleceğine yönelik çok ciddi ve kalıcı önlemler almazsa bunun sonuçlarına katlanmak ve fosil kentlerde yaşamını sürdürmeye şimdiden alıştırmak zorundadır.