“Tamam, ölüm fizikötesi bir skandal hatta daha doğrusu bir zorbalıktır” der hep gemi kardeşlerimin çoğu bana ve hemen ardından da şunları eklerler: “Deniz ve denizcilik âşıklısı olsun olmasın, insanlık ailesinin pek çok üyesi ölümden müthiş korkar. İyi de, aralarında senin de yer aldığın onca insan ölümden korkar korkmasına ancak ölümün ne olduğunu tam anlamıyla bilmez! Belki bunu bu pazar sabahında açıklığa kavuşturabiliriz. Nasıl mı? Ölüm nedir şair-yazar Güntürk Üstün [G.Ü.] kardeş? Seni fazla merakta bırakmadan söyleyelim bir çırpıda. Ölüm, biz gemilere ve tüm diğer deniz taşıtlarına göre engellenemez bir tükeniş, süresiz bir oyun dışında kalıştır. Yani, ‘Üzgünüm ama buraya kadar. Bitti bu iş! Finito la musica! Artık o kimileyin çok sevdiğin, kimi kez de tiksindiğin görkemli oyunda ne oyuncu ne de seyirci olarak yer alamayacaksın’ diyerek yanı başında beliriverir, genelde hiç tahmin edilmeyen bir anda deniz hukukunun tek yaşlanmaz yargıcı unvanına sahip ölüm!”
Anladım diyebilirim sizleri gemi kardeşlerim. Peki, başka neler söyleyebilirsiniz bana bu hassas konuda? “Siz insanlar gibi biz gemilerin de çoğunun ölümden korkmaktan hiç hazzetmediği yorumunu yapmak yanlış olmayacaktır. Niçin önemli bir çoğunluk ölümden korkuyor öyleyse? Çünkü ölümü kavramak adına yeterince düşünülmüyor bizce! Ölüm hakkında herkes daha fazla
kafa yorup, onu anlamaya ve onun varlığıyla uzlaşmaya çalışmalı. Bir başka deyişle, ölümün kendini dolaysız biçimde ve doğru anlatabilmesi için ciddi bir şans tanınmalı ona! Ne de olsa, sonsuzluğa dümeni kırmamıza sebep oluyor ölüm. Sonsuzluk eğer fırtınasız, dingin bir okyanus ise şair-yazar G.Ü. kardeş, ölüm biz gemileri siz insanlar kadar aşırı ürkütmüyor. Bak, seninle güzel güzel söyleşirken birdenbire aklımıza düştü. Belki de ölümün bu denli korkutucu nitelik taşımasının bir nedeni de renginin siyah oluşudur. Örneğin rengi siyah yerine lacivert olsaydı ölümün, korkutuculuğunun niceliği bu kadar devasa boyutlara ulaşmayabilirdi. Sen ne dersin?” Ne diyeyim, tabii ki “Haklısınız” derim gemi kardeşler! Hem ben lacivert rengi pek severim. Hele de, boylu poslu sarışın veya kumral kadınların gözlerinin rengi olursa! Neyse ölüm gibi önemi yadsınamayacak bir konuyu aşk ve gönül işleriyle dağıtmayayım. Biraz da, ölümün yalnızlık-ıssızlık yönünden bahsetseniz bana!
“Aslında hiçbirimizin yeryüzünde tam anlamıyla yalnız olmadığını bilmek ve unutmamak harika bir sav bizce sevgili şair-yazar G.Ü. kardeş! Şimdi durup, birkaç dakikalığına arıları, karıncaları, kuşları ve balıkları düşünelim hep beraber. Her gün sayısız arı, karınca, kuş ve balık ölüyor bu gezegende ve ne biz gemilerin ne de siz insanların umurunda mı? Ve eminiz ki o çalışkan, yaşama sevinciyle dopdolu gezegen sakinleri de bizimle aynı şekilde düşünüyorlardır konu ölüm olunca! Hatta yaşıyorken ölüm tarafından aranıp da bulunmak bile yeryüzünde yapayalnız olmadığımız anlamına gelmez mi sence de?
Öte yandan gel şair-yazar G.Ü. kardeş, bir de hiç ölmek zorunda olmadığımızı varsayalım! Bu, bizce pek de hoş bir tablo yaratmazdı açıkçası. Düşünsene bir! Eğer ki, 40 yaşında bir deniz taşıtı zar zor yüzebiliyorsa, 400 yaşında bir deniz taşıtının vahim halini hayal edebiliyor musun? Hayallerin değil hakikatlerin deniz kurtlarından biri bile hayal edemez böylesi mantıksal akıl yürütme engellisi bir çıkarımı! Ve son bir görüş daha bizden sana ölüm hakkında. Hayatın aksine ölüm adildir çünkü o ayrım gözetmez ve salt bu realite bile intiharı hükümsüz kılmaya yetmez mi? Keşke kimi yunus ve balina kardeşlerimize, dipsiz ve bunaltıcı bir karanlığa düştüklerinde yardım edebilecek psikiyatristlerle psikologlar da olsa deryalar âleminde!”
Can veren ve geride hiçbir kalıntısı kalmayan gemi kardeşlerime göre, ölümle ilgili bir başka olası sakinleştirici ve rahatlatıcı düşünce de şu sayılabilir arzu edilirse: “Gemileri, ölümlerinden diyelim en az 80 en çok 100 sene sonra denizlerdeki görkemli sefer zamanlarından gayet iyi hatırlayan ve içtenlikle özleyen hiçbir vefalı gemiciyle gemisever, gezegenin sahillerinde hayatta olmayacaktır! Sadece bu gerçeklik bile ölümlülüğümüz düşüncesini vakti gelene dek denizlerin fersah fersah dibine gömmek için yetmez mi?” Radarlarınızla telsizlerinize sağlık sevgili gemi kardeşlerim! Umarım, dünya denizlerindeki canlı kalma süreniz daima beklentilerinizden daha uzun olur! Arka arkaya üç kısa düdük sesi lütfen, nicedir paslanmaya yüz tutmuş büyücek kulaklarımın acil hatırına!
Verimli günler ve gelecek yazımda yine bu sütunda görüşmek üzere.