Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GISBIR) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch Rating’in Türkiye’nin yerel para birimi cinsinden uzun vadeli kredi notunu iki basamak birden artırarak BBB’ye çıkarmasına ilişkin değerlendirmede bulundu:
“Türkiye ekonomisinin 2002 yılında başladığı yapısal dönüşüm / transformasyon süreci, bugün yeni bir aşamaya girdi ve Türkiye artık “Yatırım yapılabilir ülke” unvanını aldı. Son on yılda izlenen sürdürülebilir ekonomik büyüme odaklı, kamu maliye dengesini de tamamen gözeten ekonomi politikalarının doğruluğu bir kere daha teyit edildi.
Türkiye’de imalat yapan her sanayici, sürdürülebilir ekonomik büyümenin önemini zaten bilmektedir. 1990’lı yılların Mehter Takımı yürüyüşü benzeri (yani 2 yıl ileri, bir yıl geri) ekonomik büyüme performansları bizim uluslararası rekabet gücümüzün hep sınırlı kalmasına neden olmuştu.
Kamu maliyesi dengesi ise, ilk bakışta imalat sanayini etkilemezmiş gibi gözükse bile, dönüp dolaşıp ya enflasyon, ya cari açık, ya sıcak para politikası ya da döviz kuru kaynaklı mali kriz olarak ekonomiye geri döndüğü için bizi de sanayici olarak çok yakından ilgilendirmektedir. Fitch derecelendirme kuruluşunun özellikle kamu maliyesi dengesine ve ekonomik büyümenin sürdürülebilir bulunduğuna gönderme yapması çok önemlidir.
Tabii bu karar ile birlikte Türkiye’ye tabiri caiz ise “gökten para yağmasını” beklemiyoruz. Çünkü, ne yazık ki, ülkemizin hâlâ bazı kayda değer içsel ve dışsal risk noktaları vardır. Iç toplumsal barışın hâlâ tam olarak oturmaması ya da komşularımızda yaşanan sıcak çatışmalar, uluslararası yatırımcıyı rahatsız etme potansiyeli de taşımaktadır. Yine de kısa dönemde ülkemizde ticari ve tüketici kredi faizlerinin gerilemesini bekliyoruz. Mali piyasalarımızın bu kararla daha fazla rekabete açılmasını ve finansman maliyetleri üzerinde yük oluşturduğunu düşündüğümüz bazı kalemlerin tekrar gözden geçirilerek gerekli düzenlemelerin yapılacağını umuyoruz.
Ayrıca ekonomi yönetimimiz, bu kararın yeni bir sıcak para dalgası yaratmasını ve TL’nin aşırı değerlenmesini önleyici önlemleri de mutlaka almalıdır.”