Kurulduğu günden bugüne, çalıştığı firmaların yükleri için ithalat, ihracat ve dış ticaret rejimlerine uygun ve uluslararası anlaşmalara bağlı olarak lojistik hizmeti veren TRİGRON KARGO LOJISTIK‘in kurucusu Gülnihal Yegane, lojistikte yüksek topuklar farkını ortaya koyuyor. Lojistik sektöründe “Kadın olmak”ın zorluklarını, yaşadıklarını, övgülerini ve kendini anlattığı röportaj tadındaki yazısında kadın farkıyla malzemeleri mutluluğa, kendisini de mutlulukla dünyaya daha umutlu yolculuğa taşımasını, anlatıyor.
Lojistikte Kadın Olmak
Kadın olarak geliyorsanız hayata başarmak zorundasınız.. Ayaklarınıza iyi bakıp, sapasağlam ayakta durmalısınız.. Önce kendinizi sonra da çevrenizdekileri mutlu etmek zorundasınız… Ve gelecek için kararlı, ne istediğini bilen ruhu ve bedeni sağlam nesil yetiştirmek zorundasınız… Bütün bunlardan hiç yılmadım ben. Kendimi bildiğimden beri yeni bir şeyler öğrenmek, öğrendiklerimi uygulamak, başardığım zaman çevremdekilerden taktir görmek her zaman bir sonrası için tetikleyici oldu bende. Hiç durmadım, duraklamadım...
DEME OLMAZ...!
Mühendislik ve işletme okuduktan sonra hiç yapmam dediğim bankacılıkla başladım. Hayallerim olan pilotluğu yapamayınca havacılıkla devam ettim. Yabancı bir havayolunun Türkiye’deki sorumlusu olmak her gün yeni şeyler öğretti. Öyle ki bir gün bölge müdürümün, “İstanbul’da iki ayrı apronda iki uçağımız var. İkisi de parçalanacak. Parçalamayı değil ama parçaların lojistik işlemlerini yapmanı rica ediyoruz.” dediklerinde işte o denize atılmış oldum. Alaylı derler ya; tam da alayından öğrendim; lojistiği ve gümrüğü. Mühendisler parçaladılar, ben paketleme, gümrük ve taşıma organizasyonunu yaptım. İki aylık operasyondan sonra uçaklar yerde kalmaktan kurtulurken ben de “DEME OLMAZ, OLMAZ OLMAZ!” mantığı ile tanıştım. Denizde boğulmak da vardı; okyanusa açılmak da… Ben okyanusa açılmayı tercih ettim. İki uçak, bir iniş takımı, bir motor derken bir de bakıverdim onuncu yılın sonunda bir çok havayolunun uçakları için acil yardım partneri, kargo taşımaları için de iyi bir taşıyıcı acenta oluvermişim.
... NEYDİ?
Marka neydi? Tanınmak, bilinir olmak neydi? Çalışma hayatımın on beşinci yılına kadar marka tanımın içeriğini ve derin anlamını bilmiyordum ama her zaman bir felsefem vardı, hala da var. “Ne yaparsan yap; en iyisini yap!.” Bunu uyguladığında başarı, her başarılı işinden sonra refere edilmen seni marka olmaya götürüyormuş. Sadece isim hakkını almak değilmiş marka; aldığın ismin her daim başarılı çalışmalarını akıllara kazımakmış. Ve her başarının ardından olduğun yerde durmadan yeni hedeflere yelken açmakmış.
Beş yıl önce yurt dışında yaptığım bir toplantıda, bir pilottan “Sizi üç yıldır takip ediyorum Yegane Hanım, çalışmalarınızı titizlikle izliyorum. Sanırım hiç problem yaşamadınız. İki hafta önce beş havayolunun genel müdürlerinin bulunduğu toplantıda ben de vardım ve önemli bir konuya değinildi. Parçaların acil olarak sevkiyatı gerekiyordu ve havayolu için hayatiydi. Kim yapabilir diye düşündüğümüzde sizi önerdiler. Hepsi sizi biliyor ve tanıyor, üstelik sorunlu işi halledebilecek tek kişinin de siz olduğunuzu düşünüyorlar.” Geri bildirimini almıştım. İşte benim için markanın tanımı buydu.
BENİM FARKIM NEYDİ?
Bir çok kişi benim yaptığım işi yaparken benim farkım neydi peki? Farkımı kadın olmam yarattı.
Evet ben bir kadınım,
Yaradılışım gereği bir çok şeyi aynı anda düşünüp aynı anda yapıyorum.
Evet ben bir kadınım,
Erkeklerin egemen olduğu bir sektörde işimi kadın düşünme şekli olan detaylarla yürütüyorum.
Evet ben bir kadınım,
Ne kadar duygusal olsam da söz konusu işim olduğunda bir erkekten daha soğukkanlı, daha zor kararlar veriyorum.
Evet ben bir kadınım,
Yaptığım işleri maddi kazanımlarından öte sosyal sorumluluk kazanımlarını düşünerek yapıyorum.
Evet ben bir kadınım,
Problemler karşısında nedeni bularak, çözümü üretiyorum.
Evet ben bir kadınım,
Cebimdeki mıknatıslarla sorunlu her işi çekip üstesinden geliveriyorum.
Evet ben bir kadınım,
Oğluma gebeliğimden bu yana hep aktif lojistik işi yapıyorum.
Evet ben bir kadınım ,
Geleceğe gülümseyerek bakan, kendinden emin, umutlu bir evlat ve genç lojistikçiler yetiştiriyorum. Dedim ya zordur kadın olmak, sorumlulukları ağırdır. Ama başarılar önce inanmakla gelir; sonra da hazırlık ve planlı çalışmakla. İnanmak, hazırlanmak ve çalışmayı bir araya getirdiğinde ağır sorumluluklar da, zorluklar da yerini mutluluğa bırakıyor. “LOJİSTİKTE YÜKSEK TOPUKLAR”, kadın farkıyla malzemeleri mutluluğa, beni de içimdeki mutlulukla dünyaya daha umutlu yolculuğa taşıyor.
LOJİPORT