Daha evvel Plan Bütçe Komisyonu’nda sivil toplum örgüt lideri olarak, gümrük kanunu değişiklik tasarısında görevli olarak bulunacağımı ifade etmiştim. İkişer gün ve iki hafta olarak yapılan çalışmalarda meclis genel kuruluna yollanmak üzere tasarı onaylanmış durumda. İşte kaosun en tepe de yaşanacağının açık onayı burada meydana gelmiştir. Ülkemizde maalesef her kes kendi geleceğini ve çıkarını düşünür duruma geldiğinden, atılan taşın yansımaları hiç hesap edilmiyor durumda. Devamlı olarak bahanede hazır. AB bizden istiyor safsatası. Maalesef bürokratlar sadece masa başında kaldıklarından, icra içinde ne sıkıntılar olacağını, nelere gebe kalınacağını kestirememekte ve dar bir çerçeve ile gördüklerinden sonuç sebep ilişkisi kuramamaktadırlar. Sivil toplum örgütlerinin seslerine tam olarak kafalarını ve kulaklarını kapatmış durum içindelerdir. Doğal olarak sektörden gelmeyen müsteşar ve bakanımız da olayı o pencereden görmektelerdir. Bürokratların nerede ise her dedikleri tasdik edilmiştir. Türk ticaretini dinamitleyecek ( AEO) Yetkilendirilmiş yükümlü sıfatı onaylanmıştır. O çok sığındıkları AB istiyor bir noktasını bile değiştiremeyiz denilen kararda, iki madde iptal edilmiştir. Biri taşıma ile ilgili evrakların bulundurulması, diğeri ise Türkiye’de yerleşik olmama kuralıdır. Bu durum işlerine geleni onaylamak olduğunu gözler önüne sermektedir. Gümrük müşavirliğinin, müşavir olma sebebi olan dolaylı temsilcilik delinmiştir. Bilgi, beceri, deneyim ve güvenirlilik nerede ise iptal noktasına gelmiştir. Mükellefler de bu sıfatı kullanabilecektir. İşte devletimizin vergi toplama, kaçakçılıkla mücadele ve sanayicimizin kollama ve koruması ortadan kalkmıştır. Bu yaptırımı takip eden ve uygulayan kişiler YETKİSİZ VE BİLGİSİZ olabilecektir. Gelsin kaçakçılıkla yargılanma ve vergi kayıpları……. Komple uygulanan kanunlar bilgisiz kişilerin atacağı bir imza ile gerçekleştirilecektir. Bu taşı atanların doğurduğu sonuçlar, hem onların ve hem de ucuz işçilik arayanların başını çok ağrıtacaktır. Aslında ben gümrük bilirkişisi olarak ellerimi ovuşturmam gerekiyor ama, yapılan işin yanlışlığı ve doğuracağı sonuçların ülkeme zarar vereceğini çok net olarak gördüğümden, sevinmem söz konusu olamıyor. Kabahatler kanunu diye bir acuze ortalıkta bildiğiniz gibi dolaşmaktadır. Nerede ise bu iş devletin simsarlık yapmasını doğurmuştur. Sadece para kazanmayı doğurmuştur. Ufacık bir eksiklik veya hatadan dolayı, taşıyıcı, mükellef ve müşavirler yani üç ayrı sektör, tek işten ayrı ayrı ceza yemektedir. Bir suça veya kabahate tek ceza uygulaması, hukuku arkadan dolaşarak çoğulculuğa döndürülmüştür ki bu durum, vergi usul kanununa ve anayasaya aykırı olmasına rağmen uygulamaya devam edilmektedir. Üstelik epeyi tartışma olmasına rağmen, top gene aynı kanuna atılmış ve orda bir değişiklik yapılana kadar, gümrük idareleri uygulamalarına devam kararı almışlardır. Bu ekonomik çıkmazda üç kuruşun bile önemi varken, gelsin cezalar ve gelsin paralar. Zora girmek kimsenin umurunda değil. Nerede ise devlet tefeciliği………… Gümrük teşkilatı ve camiamız senelerdir imzacı gümrük müşavirlerinden şikayet ederlerdi. Üstelik bu durumu ortadan kaldırmak için, anayasaya, medeni kanuna, ticaret kanununa ve insan haklarına aykırı olarak kanun çıkarmış ve uygulamaya sokup yılların şirketlerini kapatmışlardı. Bütün bu çabalarını gene kendi elleri ile yıkmaktan geri de kalmayarak, şirketleşeme statüsünü değiştirip, her kesin bir gümrük müşaviri ile ortaklığının önünü açarak imzacılığı hortlatmışlardır. Bu ne lahana, bu ne turşusu. Başı kesilmiş şaşkın ördeklik değil de nedir?. . Bu gelişmeler içinde kendi menfaatlerine dokunulduğunu gören gümrük müşavir dernekleri yetkilileri, hemen ayaklanalım, grev yapalım demeye başladılar. İyi de adama sormazlar mı? Daha evvel nerede idiniz?İlla başınıza taşın düşmesini mi beklemeniz gerekiyordu?Tam bana dokunmayan yılan bin yaşasın durumu. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Olan şey tam olarak budur. İşte bu gelişmeler hem gümrük teşkilatını, hem de Türkiye’nin ticareti ile sanayicisini tıkanma noktasına getirecek gelişmelerin en kısa ve yalın ifade edilmesi bu şekildedir. Özellikle bu mantıkla ve ortamda çıkarılan kanunlardan medet ummamak yerinde olacaktır…Bindik alamete gidiyoruz kıyamete…