Havaalanında kısıtlı kaynakların, yönetim ve planlamasını etkin bir şekilde gerçekleştirecek “RMS Sistemi”geliştirildi.
İlk olarak Atatürk Havalimanı'nda uygulanacak sistemle, havaalanlarında uçakların körüklere yanaştırılma oranının ve yolcu memnuniyetinin arttırılması hedefleniyor.
TAV Yazılım Geliştirme Müdürü Mehmet Fatih Berber, 2008 yılı sonunda TAV Bilişim olarak kendi ürün portföylerini genişletmek, aynı zamanda yoğun olan Atatürk Havalimanı'nın trafiğindeki planlamayı rahatlatmak amacıyla kaynak planlamasının uygulanmasına karar verdiklerini ve bu kapsamda fizibilite çalışmalarına başladıklarını söyledi.
Daha sonraki süreçte İTÜ ile bu sistemi hazırlamaya karar verdiklerini belirten Berber, “Uygulamanın ilk amacı, havalimanındaki kısıtlı kaynakların yönetimidir. Bunlar uçak park alanları, kontuar bölgeleri, bagajların düştüğü alanlardı. Ancak şu anda geldiğimiz aşamada en önemli olarak gördüğümüz nokta uçak park alanlarının yönetimi, özellikle bu trafik yoğunluğunda çok önemli bir yer işgal ediyor bizim işlerimizde. Dolaylı yoldan müşteri memnuniyetine hizmet ediyor. Bunları düşünerek bu konuya yoğunlaşmamız ve çalışmamızı bu yönde yürütmemiz gerektiğine karar verdik” dedi.
Havaalanına gelen uçakların, nerelere park edeceklerinin, uzun zamandır kağıt üzerinde, manuel olarak yapıldığını ifade eden Berber, bu çalışmanın, THY, yer hizmetleri şirketleri ve TAV'a dağıtıldığını anlattı. Bu sürecin değiştirilmesine yönelik bir çalışma yapmak için yola çıktıklarını ve amaçlarına ulaştıklarını dile getiren Berber, “Tüm paydaşlarla gerçek zamanlı veri paylaşımı entegrasyonunu sağladık. Çalışmamızda, optimizasyon ve planlama konusunda, İTÜ'den Yrd. Doç. Dr. Osman Kaan Erol ve Prof. Dr. İbrahim Eksin'in tecrübelerinden yararlandık. Onların çalışmalarını bu ürünün bir parçası haline getirdik. Bu, İstanbul için bir proje, ama TAV için bir ürün” dedi.
Bu tür çalışmalarla, kapasitenin belirli miktarlarda aktarılabildiğini anlatan Berber, hedeflerinin kapıların kullanım oranının maksimize edilmesi olduğunu belirtti.
Kapıların kullanım oranının maksimize edilmesinin müşteri memnuniyeti ve otobüslerin az kullanılması gibi faydalarının bulunduğunu dile getiren Berber, otobüs az kullanılınca aprondaki trafiğin azaldığını, dolayısıyla trafik azalınca uçakların bekleme sürelerinin de azaldığını anlattı. Berber, bu projenin ürün portföylerindeki önemli bir boşluğu doldurduğunu ifade ederek, projenin ilk olarak İstanbul'da Atatürk
Havalimanı'nda uygulanacağını belirtti.
Projenin TÜBİTAK tarafından da desteklendiğini anlatan Fatih Berber, TAV ekibinin projede, sistemin tüm yazılımlarını hayata geçirdiğini, bilgisayar, kullanıcı ekranları ve bilgi alma birimleri gibi çevre donanımlarının yazılımla entegre çalışmasını sağladığını anlattı.
“PROJENİN AMACI, UÇAKLARIN KÖRÜKLERE YANAŞTIRILMA ORANINI ARTTIRMAK”
İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Kaan Erol da projenin amacının havaalanlarında uçakların körüklere yanaştırılma oranını ve yolcu memnuniyetini arttırmak olduğunu söyledi.
İTÜ ekibi olarak projede, bu alanda dünyada ilk olarak geliştirdikleri ve bilimsel ortamlarda yayınladıkları amaca özel algoritma sayesinde, uçakların daha etkin olarak körüklere yanaştırılmasını sağladıklarına dikkat çeken Erol, bilimsel literatürde giderek artan oranda atıf alan ve adını yine kendilerinin koyduğu “Büyük Patlama-Büyük Çöküş” (Big Bang - Big Crunch) optimizasyon yöntemini kullandıklarını belirtti.
Bu çalışmayla, körüklerin gereksiz yere boş kalmasını önlediklerini anlatan Erol, uçakların günlük geliş ve gidiş verilerinden ve havaalanına özgü çeşitli kısıtlardan hareketle hangi uçağın hangi kapıya saat kaç ile kaç arasında atanacağının planını oluşturduklarını, algoritmanın hızlı çözüm üretmesi sayesinde gün içinde olabilecek değişiklik durumunda planın revize edilebilmesini mümkün kıldıklarını kaydetti.
Uçuş trafiği düşünüldüğünde ciddi bir algoritma geliştirmenin gerekliliğinin ortaya çıktığını belirten Erol, “Mevcut çalışmaları taradık. Bu çalışmaların açık noktalarını ve iyileştirilebilir yanlarını görmek bizim görevimiz. Biz de literatüre kazandırmış olduğumuz 'Büyük Patlama-Büyük Çöküş' optimizasyon yöntemimizi bu alana uyarlayabileceğimizi gözlemledik. Kapı atama problemleri, kolay anlaşılabilir, ancak zor çözülür tipte problemler içerisinde yer almasına rağmen, mevcut literatürdeki çalışmalara göre ciddi iyileştirmeler sağlayan bir arama algoritması geliştirebildik” dedi.
Doktora öğrencileri Hakkı Murat Genç'in de bu projede yer aldığını ifade eden Erol, yayınlar çıkardıklarını, bildiriler yayınladıklarını, projenin akademik yönden de katkısı olduğunu sözlerine ekledi.