Şubat ayının ilk haftasında sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en büyük felaketlerinden birini yaşadık.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde binlerce insanımızı kaybettik, on binlerce insanımız da yaşadığı toprakları terk etti. Felaketin sonucu sadece kaybettiğimiz canlar değil, üretim de oldu. Yaklaşık 100 milyar dolarlık darbe alan Türkiye, hâlâ yaralarını sarmaya çalışıyor.
Deprem kuşağında olduğumuzu kabul etsek de ne yazık ki planlarımızı, projelerimizi bu gerçeğe yönelik yapamıyoruz. Örneğin dünyada birçok ülkede olmasına rağmen Afet Bakanlığı’nı hâlâ kuramadık. Hâlâ ülkemizin en büyük kenti İstanbul, sanayimizin can damarı ve Marmara, önümüzdeki günlerde veya yıllarda yaşanacak felaketi konuşuyor. Hâlâ konuşuyoruz aslında.
Geçtiğimiz hafta Patronlar Dünyası’nda çıkan bir haber Türkiye’nin odaklanması gereken bir gerçeği ortaya çıkardı. 22 milyar eurodan fazla bir bütçeyle hayata geçen, dünyanın en büyük havalimanı olma özelliğine sahip “Çılgın Projeler” arasında yer alan İstanbul Yeni Havalimanı’nın inşaatında sismik deprem izolatörü kullanılmamıştı. Havalimanını işleten İGA yönetimi de bu bilgiyi doğruladı.
Kapatılan Atatürk ve Anadolu yakasındaki Sabiha Gökçen havalimanları bu sistemi kullandığı için 8 şiddetindeki depreme dayanıklı bir yapı haline gelirken, Yeni Havalimanı’nın kullanmaması açıkçası bir sorun gibi duruyor. Sismik izolasyonu sağlayan izolatör, binaları depremden ve depremin zararlı etkilerinden koruyan bir teknoloji olarak biliniyor. Sismik izolatörler, deprem sırasında binanın sağa sola sallanmasına engel oluyor ve böylelikle binalar hasar almadan depremi atlatabiliyor.
İstanbul depremini her fırsatta hatırlatan Jeofizik ve Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür de sismik izolatörün hayat kurtaran bir sistem olduğunu dile getiriyor. Şubat ayında yaşadığımız depremde bölgedeki havalimanlarının yapısını hatırladığımızda sistemin önemi daha çok anlaşılır görünüyor.
Bu bilgileri vermemin nedeni ise bir başka çılgın projenin deprem hazırlığı. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un üçüncü köprüsü ve bağlı otoyol için deprem konusunda bir ortaklık kuruldu. IC Holding’in iştiraki olan ICA Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu projesi için bir lojistik merkezi kuruluyor.
Depreme hazırlık
Kurulacak çok katmanlı lojistik merkezinin ilk ayağını ise ICA IC İçtaş Altyapı İşletme ve Bakım ile Türkiye’nin en büyük lojistik şirketlerinden Netlog’a bağlı SGN Lojistik Yatırım oluşturacak. Edindiğim bilgilere göre lojistik merkez, olası bir İstanbul depremi senaryosunda her türlü yardım ve organizasyonun akışında şehrin kuzeyinde ve ana ulaşım arteri üzerinde lojistik merkezlerinin önemli bir hizmet ihtiyacını karşılamayı planlıyor. Önümüzdeki dönemde büyüyecek olan bu lojistik ve yük aktarma merkezi ayrıca Batı-Doğu ticaret yolu için altyapıyı eksiksiz karşılamak için çalışacak.
Aynı zamanda elektrikli araç
Musoshi’yi üretiyor Netlog’un Yönetim Kurulu Başkanı Gökalp Çak’ın kurduğu ve CEO’su olduğu SGN Lojistik’in en önemli özelliği Türkiye’de tasarlanan ve imal edilen elektrikli araç Musoshi’yi üretmesi. Gebze’de yer alan tesiste üretilen araç, 350 kilogram ağırlığında ve 8 saatte şarj olabiliyor.
Tasarım ve üretimi Türk mühendislerince yapılan elektrikli şehir içi son nokta lojistik aracı Musoshi, Almanya’nın Münih ve Stuttgart, Hollanda’nın Amsterdam, Fransa’nın Paris ve Lyon şehirlerinde kullanılıyor. İstanbul ve Marmara bölgesi, depremini bekliyor. Uzmanlar her fırsatta hatırlatırken, hazırlık ne yazık ki yeteri kadar yapılamıyor. Çılgın projelere felaket zamanında ihtiyaç duyacağımız kesin. Beklemek değil, hazırlanmak ve tedbir almak zorundayız.
KAYNAK: Kerim ÜLKER – DÜNYA GAZETESİ
LOJİPORT